Cenaze levazımatçısı gibi müşterisinin ölümünü bekleyen biri midir belgeselci?
Avının cansız düşmesi için saat sayan vahşi bir akbaba mı yoksa?
Adi bir koleksiyoncu gibi, elindeki tablonun ressamının ölüp malının
kıymetlenmesini mi düşler günler boyu?
Tersine...
Ödü patlar her ölüm haberinde... Büyük rakibi Azrail'le yarış halindedir. Canı
pahasına savaşın tanıklarına ulaşmalıdır. "Son Gazi"yi çekmelidir. Depremi
belgelemelidir. Bir yaralı kuşu yuvasında görüntülemelidir.
Her ayrıntıyı kaydetme, her tanığı konuşturma, her olayı belgeleme tutkusu, ona
hayatı zindan eder.
Tanıkların ölümünden, mekanların yıkımından, belgelerin yitiminden, belki
herkesten çok acı çeker.
Çünkü tarih, onlarla yazılacaktır.
Bülent Ecevit'in bayram öncesi bir söyleşisinde "Can Dündar belgeselimi çekti,
ama yayımlamak için herhalde ölümümü bekliyor" demesi, bir belgeselciden önce
bir insan olarak yaraladı beni...
Nazik bir siyasetçinin ve duyarlı bir şairin, espritüelliğine verdim.
Yine de ayrıntıları yazmak istedim:
Sevgili dostum Rıdvan Akar'la birlikte yaklaşık 1 yıldır bir "Karaoğlan
belgeseli" üzerinde çalışıyoruz. Bu, kapsamlı bir biyografik belgesel için
normal bir süre... Hele konunun Ecevit gibi Cumhuriyet'in her dönemine tanıklık
etmiş bir lider olduğu düşünülürse...
Bu süre içinde Ecevit üzerine yazılmış ne varsa okuduk. Türkiye'de ve dünyada
kaydedilmiş görüntülerini toplamaya çalıştık. Onu tanıyan 30'a yakın tanıkla
kamera karşısında söyleştik. Sonra Bülent - Rahşan Ecevit çiftiyle 10 gün bir
stüdyoya kapanıp son derece ayrıntılı bir söyleşi yaptık. 7 bölümlük belgeselin
montajı bitti. Jeneriği, müziği hazırlandı.
Belgesel Kanal D ve CNN Türk'te yayımlanacaktı.
Yayın için uygun tarihi kasım olarak belirledik.
Çünkü o tarihte DSP kongresi toplanacak ve "Karaoğlan" ya siyaseti bırakacak
veya "Sonuna kadar devam" kararı alacaktı.
Beklemediğimiz iki engel çıktı:
Birincisi, kasımda toplanacağı açıklanan kurultaydan hiç ses çıkmadı.
İkincisi, - acı ama gerçek - Ecevit başbakan olsa böyle bir yapımı destekleyecek
pek çok sponsor bulunabilecekken, devrik bir liderin belgeseline katkı sunacak
gönüllü çıkmadı.
Kanal D ve CNN Türk, belgeselin asgari masraflarını karşılasalar da, dakikası 2
bin dolara varan yurtdışı görüntülerin ve özel ellerdeki filmlerin alınması için
daha büyük miktarlara ihtiyaç vardı.
Dolayısıyla kurultay bekleyişiyle birlikte sponsor arayışımız da sürdü. Bu süre
içinde ekip - Rıdvan ve ben dahil - gönüllü çalıştı. Ve bu sayede film, - kimi
görüntü eksikleriyle - her an yayına girebilecek şekilde hazırlandı.
Bundan sonrası Kanal'ın kararıydı.
Zarafetine her zaman hayranlık duyduğumuz Ecevit'i bu sorunlarla meşgul etmek
istemedik. Ama iş, "ölümümü bekliyorlar" suçlamasına varınca bu açıklama zaruri
oldu.
Bu vesileyle kendisine ve eşine uzun ömürler diliyor, belgeseli en kısa zamanda
birlikte izlemeyi umuyoruz.