Üniversitemiz İletişim Fakültesi Radyo, Sinema ve Televizyon Bölümü ile Sinema
Topluluğu’nun ev sahipliğinde gerçekleşen “İngiltere’den Genç Filmler”
kapsamında Belgesel Sinemacılar Birliği Başkanı Enis Rıza Sakızlı "Belgesel
Sinema - İmgesel Sinema" konulu söyleşiye katıldı. 19 Aralık 2006 tarihinde
Merkez Konferans Salonu'nda yapılan söyleşide, ağırlıklı olarak Türkiye’de
belgesel sinemanın gelişimi ve imgesel sinema ile farklılıkları konuşuldu.
Söyleşide ayrıca, İngiliz sineması ve İngiliz sinemasının belgesel sinemayla
olan ilişkisi değerlendirildi.
Belgesel sinema geçmişinin Türkiye’de çok eski olmadığını vurgulayan Sakızlı,
belgesel sinemacılığın da tarihinin çok gerilerde olmadığını kaydetti.
Türkiye’deki belgesel sinemacılığın Nazım Hikmet ile başladığını söyleyen
Sakızlı, şair yönüyle tanınan Nazım Hikmet’in belgesel filmler çektiğini ve çok
sayıda senaryosunun bulunduğunu ifade etti. Sakızlı, aynı dönemlerde Sebahattin
Eyüpoğlu ve Adnan Benk’in de İstanbul Üniversitesi’nde belgesel sinemacılık
adına bir hareket başlattıklarını, Anadolu’da var olan kültürleri, farklılıkları
ve tarihi ortaya çıkararak kamuoyuna yansıtan belgeseller yaptıklarına değindi.
1969 yılında kurulan ve kendisinin de içinde bulunduğu Genç Sinema Hareketi ile
belge filmler, kısa filmler ve kısa imgesel filmler çekilmeye başlandığını
söyleyen Sakızlı, “Genç Sinema Hareketinin en önemli özelliği, kolektif ve sivil
bir hareket olmasıydı. Kameranın sokağa indiği ve gerçeğin esas alındığı bir
hareketti. Film çekmek zor ve masraflıydı. Anadolu’ya film yapmak ya da
çektiğimiz filmleri izletmek için gittiğimizde insanlar kan paralarını bize
verirdi. Filmleri kendimiz yıkamayı öğrenir, börek tepsilerinde film yıkardık. O
dönem televizyon yeni kurulmuş, ancak televizyon haberciliği gelişmemişti. Biz,
Türkiye’de yaşanan her şeyi çekiyor, kısa filmler halinde enformasyon
yayıyorduk” diye konuştu.
1971 yılından sonra yaşanan siyasi ve toplumsal gelişmelerin etkisiyle Genç
Sinemacılar Hareketinin dağıldığını belirten Sakızlı, bu hareketin iki gruba
ayrıldığını; bir grubun belgesel sinemaya devam ederken, diğer grubun
reklamcılık sektörüne geçtiğini kaydetti. 1996 yılında Belgesel Sinemacılar
Birliğini kurduklarını ancak, bu tarihe kadar belgesel sinema alanında önemli
gelişmeler yaşanmadığını sözlerine ekleyen Sakızlı, geçen sürede genç
sinemacılar hareketi içinde yer alan kişilerin öğretim üyesi, kuramcı, belgesel
sinemacı ya da eleştirmen olarak yaşamlarına devam ettiklerini vurguladı.
Konuşmasında İngiliz sinemasına da değinen Sakızlı, İngiliz sineması hakkında şu
sözleri kaydetti: “İngiltere sineması, sinema tarihi içerisinde çok önemli bir
yere sahiptir. İmgesel ve belgesel sinema ayrımı, İngiltere’de ortaya çıkmış; bu
ayrım ortaya çıkmadan önce sinema, belgesel sinema olarak var olmuştur.
İngiltere sineması, dünya sinema tarihini de çok etkilemiştir. Sanayi devrimiyle
yaşanan toplumsal ve sınıfsal değişimler, sanatçıları toplum üzerine düşünmeye
itmiştir. Bu yüzden İngiltere sinemasında sınıfsal çıkarsamalar hep olmuştur.
İmgesel sinema dahi toplumsal gerçeklik temelinden gelişmiş; imgesel sinema ve
belgesel sinema iç içe ilerlemiştir.”
1960-1970 yılları arasında dünya genelinde belgesel sinemacılığın uyku durumuna
geçtiğini ifade eden Sakızlı, 1990’lardan sonra yeniden hızla yükselişe geçen
belgesel sinemacılığın tehlikeli bir sürece girdiğini kaydetti. 1980 döneminde
yaşanan güven erozyonunun belgesel sinemacılığa da yansıdığını belirten Sakızlı,
belgesel sinema yöntemlerinin imgesel sinemada kullanılmaya başlandığını ve
özellikle Hollywood filmlerinin bu yöntemleri ideolojik olarak kullandığını
vurguladı.
Belgesel sinemayı imgesel sinemadan ayıran en önemli özelliğin etik kaygı
olduğunu kaydeden Sakızlı, “İmgesel sinemada, doğru ya da yanlış, istediğiniz
her şeyi söyleyebilirsiniz, ancak belgesel sinemada istediklerinizi değil, var
olanı söyleyebilirsiniz. Çünkü belgesel sinema etik kaygı taşır. Hollywood
sinemasında, özellikle tarihsel filmlerde yüzlerce yanlış vardır ve kimse bu
yanlışların hesabını vermek zorunda değildir.” dedi.
Türkiye’de belgesel sinema alanına gerektiği kadar eğilinmediğini sözlerine
ekleyen Sakızlı, “Çoğu iyi yönetmenin mutlaka bir belgesel geçmişi vardır.
Yönetmen, belgesel film sayesinde zihinsel, kültürel ve mantıksal zaaflardan
daha kolay kurtulur. Belgesel sinema yapmanın koşulları, kişiye sinema yapmayı
öğretir.”
Basın ve Halkla İlişkiler Bürosu
http://www.mersin.edu.tr/icerik.php?hid=411