Böyle hayranlık görülmemiştir! Türk sinemasının unutulmaz ismi Filiz Akın, 41
yıldır fotoğraflarını biriktiren, evinin heryeri resimleriyle dolu olan
hayranını ziyaret etti
Türk sinemasının unutulmaz ismi Filiz Akın, "Başrolde Filiz Akın" adlı kitabını
geçtiğimiz aylarda piyasaya süren Pınar Çekirge'yi evinde ziyaret etti. Akın,
tüm duvarları kendi fotoğrafları ve film afişleriyle dolu olan bu eve girdiğinde
büyük şaşkınlık yaşadı.
Filiz Hanım, Pınar Bey'in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler
hissettiniz?
Filiz AKIN : Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim.
Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle
dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış.
Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç
kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.
Pınar Bey, bu hayranlık ne zaman başladı?
Pınar ÇEKİRGE : Altı yaşındayken... Tam 41 yıl boyunca da onun filmleri ve
fotoğrafları varlık nedenim oldu. Filiz Hanım'ı izledim, Filiz Hanım'ı yazdım.
Filiz AKIN : Eve ilk adımımı attığımda Nil Karaibrahimgil'in "O Beni Prenses, Peri
Sanıyor" şarkısını hatırladım. Pınar Çekirge de beni bunca sene bir iyilik
meleği gibi görüp yaşatmış. Eşim geçen gün aynı şeyi söyledi aslında, "Küçük bir
çocuğun duygu dünyasını zenginleştirmişsin. Perdede canlandırdığın kimliklerle
adeta bir sığınak olmuşsun" dedi. Şimdi çok daha iyi anlıyorum bunu. Sınırsız
bir sevgi. Nasıl desem, sanki mistik bir kahraman olmuşum onun için. Büyük bir
duygu seli yaşatmışım demek ki... Duygusal yıkıntılarını onarmışım o filmlerle.
Hatırlıyorum da bir defasında Pınar'a sormuştum "Zor olmuyor mu bunca fotoğraf
ve yaşanmışlık arasında yaşamak" diye, yanıtı "Asla" olmuştu. "Ben onlarla
varım" demişti.
Ama alışılmış hayran tavırlarına benzemiyor bu... Çok büyük bir emek ve hiç
azalmayan bir sevgi var ortada...
Filiz AKIN : Hiç kuşkusuz sıra dışı bir hayranlık bu... Düşünsenize, bütün
filmlerimi benden daha iyi biliyor, sahne sahne anlatabilecek kadar hem de...
Arşivliyor, kayıt altına alıyor. Geçmişten bugüne kadar benimle ilgili çıkmış
tüm gazete ve dergi haberleri arşivinde. Üstelik tüm bunları kaleme alarak
yarına taşıyor. Mutluluk veren bambaşka bir sevgi bu. O bilinen hayranlıklardan
uzak, araştıran, inceleyen, gözden kaçan kimi ayrıntıları bulup çıkaran bir
hayranlık...
Filiz Akın sevgisiyle dolu tam 41 yıl; eşi benzeri olmayan bir sevgi... Siz
neler söyleyeceksiniz Pınar Bey?
Pınar ÇEKİRGE : Sinemanın görkemiyle yüzleşmiştim bir kez. Kaçarım yoktu. Kendime
onun fotoğraflarıyla yeni bir hayat ısmarlamıştım. Duyarlılığımı öylesine
besledi ki o filmler, onlarla yaşadım. Platonik bir sevgiden öte vazgeçilmez,
ihanet edilmez bir tutkuydu. Güzel olan her şeyin bir ifadesiydi Filiz Akın
benim için... İçimde bir yerlerde eksik bırakılmış mutlulukların, özlemlerin,
sevinçlerin, elem ve neşenin en güzel tezahürü... Çocukken onun rol gereği
öldüğü sahnelerde yıkılırdım. Yine o yaşlarda İlker'i (İnanoğlu) kıskandığım,
diğer tüm kadın oyuncuları yok saydığım doğrudur.
Filiz AKIN : Basın danışmanım Bircan Usallı Silan, hastalığım döneminde Pınar
Bey'in yaşadığı endişenin, paniğin en yakın tanıklarından. Öyle duru, koşulsuz
bir sevgi ki bu, eşi benzeri yok gerçekten...
Filiz Hanım, Pınar Bey'in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler
hissettiniz?
Filiz AKIN : Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim.
Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle
dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış.
Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç
kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.