Brecht estetiğinin sinematografik görünümlerine kolay kolay rastlanamıyor ne
yazık ki... Brecht'in tiyatro için belirlediği, fakat özellikle içinde
barındırdığı 'sahneleme' olgusu nedeniyle sinemaya da başarıyla uyarlanabilen
estetik yönlenme, basite indirgeyerek söylemek gerekirse, izleyicinin salondan
rahatlayarak değil kafasında yeni soru işaretleriyle çıkmasını sağlamaya yönelik
bir girişim, daha doğrusu bir uygulamalar dizisini barındırıyor. Bunun için
öncelikle izleyicinin perdedeki karakterlerle özdeşleşmesini en alt düzeye
indirmek ve dramatik yapının sunumunda kullanılacak yeni ve farklı bazı unsurlar
yardımıyla filmin finalinde yaşanacak arınmayı -katharsis- ortadan kaldırmak
gerekir. Bu yeni ve farklı unsurları, Mutlu Parkan'ın kuramsallaştırmasıyla
naivete, mesel çalışması, epizodik anlatım, gestus, yabancılaştırma,
tarihselleştirme, anlatımcı yapı ve göster-meci oyunculuk başlıkları altında
toparlamak mümkün. Ama ne yazık ki işin pratik kısmı, yani bu başlıkların
sinematografik çalışmaya yedirilmesi hiç de kolay olmuyor. Hem bu uygulama
zorluğundan dolayı, hem de aslında sinemacıların neredeyse hiçbirinin izleyiciyi
seyrettiği filme yabancılaştırmak ve aslında yabancılaştığı hayatın
gerçekleriyle yeniden buluşturmak gibi bir derdi olmadığı için Brechtyen sinema
örneğiyle karşılaşmak pek mümkün değil. Hatta bir çok Brecht takipçisine göre
Joseph Losey filmlerinden bu yana Brechtçi film çekilmemiştir...
|
|