Lütfi Ömer Akad’ın 37 yıl, Metin Erksan’ın 35 yıl işşiz bırakıldığı bir sektörde
Ersin Pertan eşsiz bir mücadele vermişti…
Yönetmen, senaryo yazarı ve yapımcı Ersin Pertan “Şarkıcı”, Kemal Tahir
uyarlaması “Kurt Kanunu”, Orhan Kemal uyarlaması “Tersine Dünya”, Bizanslı bir
kadınla bir erkeğin baş karakterleri olduğu Bizans’ın son günleri öyküsü
“Kuşatma Altında Aşk” gibi sıra dışı, eşsiz ve değerli filmler geride bırakarak
altı yıl önce aramızdan ayrılmıştı…
21 Nisan 1973’te Kemal Tahir vefat ettiğinde Aziz Nesin “Bir fırtına dindi”
diyecekti…Kemal Tahir hayranlığı Bülent Ecevit, İsmail Cem, Metin Erksan, Halit
Refiğ, Atıf Yılmaz, Ertem Eğilmez, Ayşe Şasa, ve Ersin Pertan’ın ortak
paydasıydı…
Halit Refiğ Kemal Tahir’den “Yorgun Savaşçı” ve “Karılar Koğuşu”nu uyarlarken,
Bülent Ecevit’in tutkulu desteğine,ısrarına,hatta yapım bütçesi sağlamasına
rağmen devletin bürokratik çarklarını aşamayarak Kemal Tahir’in “Devlet Ana”sını
filmleştirmeyi başaramayacaktı…
Bu arada Ersin Pertan, sekiz saat uzunluğundaki “Yorgun Savaşçı”da set
fotoğrafçısı olarak çalışacaktı…
1977’de Wisconsin Üniversitesi’nin yapım bütçesini sağladığı “The Intercessors-Araya
Girenler” adlı filmini gerçekleştirmesine Annie ve Ersin Pertan çiftinin
Büyükada’daki evinde 1974 yazında tanıştığı tarih profesörü Rogers Hollingsworth
vesile olan Halit Refiğ, Ersin Pertan’ın 23 Temmuz 2009’da erken yaşta vefat
etmesine de çok üzülmüştü.Halit Refiğ Pankreas kanserinin son aşamalarında
olmasına rağmen 25 Temmuz’da Ersin Pertan’ın Zincirlikuyu Mezarlığı içindeki
Camiden kaldırılan cenazesine katılmıştı.
Ersin Pertan, Cengiz Ergun’un Odak Film Yapımevi ve fındık tüccarı Lokman
Kondakçı’nın Varlık Film Yapımevi gibi 1980’li yıllarda Türk sinemasının en iyi
filmlerine yapım bütçesi sağlayan şirketlerin havlu attığı bir dönemde
yönetmenliğe başladı.Bu nedenle de, 1990’ların başından bugüne kadar, dünyadaki
ve Türkiye’deki pek çok meslekdaşı gibi, bir taraftan projelerini geliştirmeye
kafa yordu, bir taraftan da bunlara finans kaynağı bulabilmek için gereğinden
fazla zaman ve enerji harcamak zorunda kaldı.Bu dönemde yönetmenlerin film
çekebilmeleri için ikna etmeleri gereken işadamı ve sermayedar sayısı tüm
dünyada inanılmaz bir artış göstermişti.
Öte yandan halkımızın geğirmelerini bile komik ve izlemeye değer bulduğu, birkaç
adet, ne yapsa (A dese) güldüren adamın dışında kimsenin bilet sattırma
garantisinin olmadığı bir dönem başlamıştı. Kişisel projelere neredeyse tüm
finans kapıları kapanmıştı.Aynı dönemde ilk filmini çekenlerin çoğu ikincisini,
ikincisini de çekebilenlerin çoğu üçüncüsünü gerçekleştirme olanağı
bulamadı.Çoğu yönetmen, filmleri uğruna borca battı, evini ve otomobilini satmak
zorunda kaldı…Ömer Kavur ailesinden kalan birikimleri filmlerinde batırdı…Halit
Refiğ, Metin Erksan, Lütfi Akad gibi ustalar bile film çekebilecek enerjileri
olduğu halde bir kenarda işsizliğe terk edildi…
Metin Erksan ölümünden önceki 35 yıl boyunca, Lütfi Akad da ölümünden önceki 37
yıl boyunca sinema filmi yapımcıları tarafından işsiz bırakıldı...Türk sineması
en verimli yaşlarındaki en büyük ustalarını işsizliğe mahkum etmiştir…
Ersin Pertan, film üretmek için giderek daha fazla emek ve çaba harcamanın
gerektiği son yirmi yılda kaliteden taviz vermeden el emeği, göz nuru filmler
üretebildiyse, bunu kendi iradesi kadar mutlu bir evlilik kurduğu ve sürdürdüğü
Annie Pertan’ın desteği ve işbirliğiyle gerçekleştirmişti. Hatta şu da
söylenebilir: Ersin Pertan’ın da başarılarının ardında yaşamının odak
noktasındaki kadın (Annie Pertan) vardı.Annie-Ersin Pertan çiftinin Ersin ve
Esra adlarında iki çocuğu bulunuyor.Halit Refiğ’in “Aşk-ı Memnu”su dahil pek çok
filmde çalışan ve Türkiye’nin en iyi sanat yönetmenlerinden biri olan Annie
Pertan, Refiğ’in finans bulunamayan “Mimar Koca Sinan” adlı tasarısı için Paris
kütüphanelerinde dönem kostümleri incelemesinde bulunmuştu.
Giovanni Scognamillo, Agah Özgüç, Rekin Teksoy, Ali Ulvi Uyanık ve Erden Kıral,
yeri hiçbir zaman doldurulmayacak Ersin Pertan’ı bu satırların yazarına anlattı…
Yaptığımız görüşmelerde Giovanni Scognamillo ve Agah Özgüç , Ersin Pertan’ın
“Kuşatma Altında Aşk” ve “Şarkıcı” adlı filmlerinin, yönetmenin en iyi filmleri
olduğu konusunda görüş birliğine vardı.
Ersin Pertan, Agah Özgüç’e Neler Söylemişti?
1960 öncesinde çekilen Türk filmleriyle ilgili tüm kayıtları, künyeleri Rakım
Çalapala, Nijat Özön ve Giovanni Scognamillo tutuyordu.1960 sonrasında bu
kayıtları Agah Özgüç tutmaya başladı.Türk Sinema tarihinin yedi binden fazla
filminin tutanaklarını işte bu dört yazar tutmuştur.
Agah Özgüç “Bu kayıtları tuttuğumuz için kaçık olarak bile tanımlandık,” diyor.
Ersin Pertan, 1978 yılı sonunda sinema yazarı Biltin Toker’in “Yeşilçam’ın
muhtarı” lakabını verdiği Agah Özgüç’e “Bu çalışmalarından ne çıkarın oldu?”
diye sordu.
Agah Özgüç’ün cevabı şöyleydi: “Çıkarım, kazancım olmadı.”
Bu cevap üzerine Ersin Pertan Agah Özgüç’e şunları söyleyecekti : “Peki zorun
neydi bu kadar didinecek?”
Oysa bizce Ersin Pertan’ın kendisi de 1991’den itibaren yaptığı filmlerden
umduğu karşılıkları (yeterince seyirci, ödül ve övgü) bulamayacaktı.Ersin Pertan
da en az Agah Özgüç kadar yapıtları (kitapları) için özveride bulunmak zorunda
kalacaktı.
Agah Özgüç, Ersin Pertan’ı Anlatıyor:
“Ersin Pertan kişi olarak mesafeli bir insandı.Kendi içine kapalı bir
insandı.Bizlere çok sıradışı filmler armağan etti.O olmasaydı başka kimsenin
yapmayacağı filmlerdi bunlar. Kemal Tahir’den Kurt Kanunu’nu, Orhan Kemal’den
Tersine Dünya’yı uyarlayarak da Türk edebiyatının ölümsüz eserlerini
beyazperdeye taşıdı.Ersin Pertan bu açıdan Türk Sineması’nda Halit Refiğ’in
çizgisine yakın bir yönetmendir.”
“Müjde Ar nasıl “Afife Jale”de bedava oynadıysa, Türkan Şoray nasıl “Gramofon
Avrat” setine yapımcıdan para gelmesi kesilince çekimler devam edebilsin diye
sette çalışanlara kendi cebinden ödeme yaptıysa, Ömer Kavur nasıl “Karşılaşma”
adlı filmi için evini sattıysa, Ersin Pertan da özverili, fedakar bir
sanatçıydı.Emeklilik yıllarında kullanması gereken kişisel birikimini bile
sinema aşkı uğruna, iyi filmler yapabilmek uğruna, sevdiği iş uğruna, harcamış
ve cebinden koyduğu bu parayı ne yazık ki filmlerinin yeterince bilet satmaması
sonucunda geri alamamıştır.Üstelik, Ersin Pertan filmleri çoğu zaman insafsız,
haksız eleştirilere uğramış ve acımasızca yargılanmışır.”
Ersin Pertan’ın en başarılmış filmleri “Şarkıcı” ve “Kuşatma Altında Aşk”tır.
İkisi de iddialı birer edebiyat uyarlamaları olan “Tersine Dünya” ile “Kurt
Kanunu”ysa yeniden izlenip yeniden değerlendirmeyi hak eden filmlerdir. Tümünün
başarısında da bu filmlerin sanat yönetmeni olan Annie Pertan’ın büyük payı
vardır.
Rekin Teksoy, Ersin Pertan’ı Anlatıyor:
“Düzgün, dürüst, işini çok seven, kendini sinemaya adamış bir yönetmenimizdi.
Keşke kendisini bu genç denebilecek yaşta kaybetmeseydik. Çok üzüldüm.”
Erden Kıral, Ersin Pertan’ı Anlatıyor:
“Çok üzgünüm.Ersin’in ölümü ani oldu.Ersin Pertan az sayıdaki filmini bir keşiş
disiplini, sabrı ve titizliğiyle yaptı.Her sorunu her aşamasında tek başına
göğüsledi.Filmlerinin yapımını, çekim sürecini, post prodüksiyonunu yalnız
gerçekleştirdi.Tabii değerli eşi Annie Geelmuyden Pertan’ın katkılarını
unutmamak lazım.
Ersin Pertan’ın daha çok dönem filmlerine ilgisi vardı.Bizans ve Osmanlı ilgi
alanıydı.Felsefi görüşlerinde ise Kemal Tahir etkisi görülür.İyi bir Kemal Tahir
okuruydu.
Bugün artık, üzerinde hemen anlaşılan klasik filmlerin, olgun üslupların dönemi
değil.Ayrıca şöyle bir yanılsıma yaşanıyor: Teknoloji gelişir, ilerler.Ama sanat
ilerlemez.Kendi içinde devinir biçim değiştirir sadece.Dolayısıyla Ersin
Pertan’ın filmleri zaman içinde doğrulanıp modern klasiğe dönüşebilir.Nur içinde
yatsın.
Ali Ulvi Uyanık, Ersin Pertan’ı anlatıyor:
“Bir önemli entelektüeli, yaşadığı İstanbul’un-Pera’nın dokularına nüfuz etmiş
has bir kentliyi, popülizme prim vermeyen bir sinema insanını kaybetmenin derin
üzüntüsü içindeyim. Çünkü biliyorum ki, giderek sığlaşan ve çoraklaşan kültür
ortamımızda Ersin Pertan’lar kolay yetişmiyor. Sanıyorum ki, O, evrende asla
kaybolmayan o muhteşem enerji yoğunluğunda nice değerli sanatçının arasında
şimdi. Biz ise daha yalnızız.
Onun mesafeli duruşu, beyefendiliğinin bir simgesiydi. Karşılıklı diyaloglarda
daima saygılı ve kırmaktan çekindiğiniz hassas yüreğinin samimiyetini
hissettiren bir gerçek beyefendi... Sizi çok arayacağım: İzlediğimiz yepyeni
filmleri sıcağı sıcağına değerlendirme sohbetlerimizi, sinemamızın uzak durduğu
konuları perdede seyirciyle buluşturmak için verdiğiniz mücadeleleri,
özverilerinizi, sevgili eşinizle birlikte sinemaya olan derin hayranlığınız ve
aşkınızı… Çok ama çok özleyeceğim. Artık daha da eksiğiz. Geride bıraktığınız
filmleriniz ise sinemamızın değerleri, izledikçe siz hep bizlerle birlikte
olacaksınız. Bize kattıklarınız için, teşekkür ederiz.”
Giovanni Scognamillo, Ersin Pertan’ı anlatıyor:
Soru: Niye böyleyiz? Çoğu değerimize neden yaşarken, sağlığı yerindeyken hakkını
teslim etmiyoruz?
Scognamillo: Çünkü duygusal bir toplumuz ve çoğu şeyleri mantığımızla değil de
duygularımızla değerlendirmeğe çalışıyoruz.
Soru: Pertan inatçı bir sanatçıydı.Piyasanın, yapımcıların,medyanın,hatta
seyircilerin istediği, el üstünde tuttuğu türde filmler yapmadı.Herkes yeni yeni
Kahpe Bizans’lar isterken Pertan sıradışı filmler yaptı.Bizans’a bir ağıt bile
çekti.Çok az takdir gördü.Gerçek değeri geç de olsa anlaşılacak mı?Bu konuda
sizin ümidiniz var mı?
Scognamillo:Evet, Ersin Pertan inatçı bir arkadaştı ve her zaman kendi sinema
görüşüne uygun filmler yapmak istedi ve yaptı. Bizans’a yaptığı ağıt (Kuşatma
Altında aşk) sinema tarihinde benzeri olmayan bir çalışma idi. Son derece dürüst
ama Kahpe Bizans mantığı ile değerlendirildiğinden anlaşılamadı, cahilce
eleştirildi. Zaman ve zamanla gelen değişik değerlendirmelerle belki ilerde
anlaşılır. O artık tarihçilerin görevidir.
Soru: 1990’larda yönetmenliğe başladığında Türkiye’de gerçek anlamda film
yapımcısı kalmamasından/olmamasından , yönetmenlerin aynı zamanda filmlerine
finans kaynağı bulmak zorunda olmasından dolayı, Pertan da başka ülkelerdeki
meslekdaşlarının uğraşmak zorunda kalmadığı ek sorunlarla karşı karşıya
kaldı.Türkiye’de 1950’lerin, 1960’ların, 1970’lerin, 1980’lerin yönetmenleri bu
açıdan daha mı şanslıydı?
Scognamillo: Kendi yapımcısı olan yönetmen bir taraftan kendini çok özgür
hisseder (ve olur) öte taraftan ise daha ağır sorumluluklar yüklenir yapımcı
tarafı yönetmen tarafını dizginlemek zorunda kaldığından, Evet geçmiş dönemlerde
bir yapımcıya bağlanan yönetmenler daha şanslıydılar.
Soru: Ersin Pertan’ın en başarılmış filmleri hangileridir?
Scognamillo: “Kuşatma Altında Aşk” ve “Şarkıcı”.
Soru: Haksızlığa uğradığı, haksız eleştirilere uğrayan filmleri olmadı mı?
Scognamillo: Pek tabii ki oldu ama her sanatçı haklı veya haksız eleştirilere
açık olmak zorundadır, oyunun kurallarından biridir bu.
Soru: Ersin Pertan’ın sinemamıza kazandırdıkları ve katkıları nelerdir?
Scognamillo: Bağımsız bir sinemanın mümkün olduğunu çok önceden kanıtlamış
olması.
Soru: Kendisinin yönetmenlik kariyerini oluştururken Halit Refiğ’in izinden
gittiği ve Refiğ’i kendisine model olarak aldığı söylenebilir mi?
Scognamillo: Kanımca Ersin Pertan’ın izinde gittiği tek bir yönetmen vardı o da,
doğal olarak, kendisi idi.
Soru: En iyi filmlerinden ”Kuşatma Altında Aşk”, Finli yazarın “Bizanslı
Aşıklar” adlı romanından serbest bir uyarlama gibi görünüyor, bu konuda ne
diyeceksiniz?
Scognamillo: Evet, kullanılan kaynaklardan biri Mika Waltari’nin Kara Melek
romanı oldu ki Dino de Laurentis’in Türkiye’de gerçekleştirmek istediği bir
tasarı idi. Ancak Pertan başka kaynaklar da kullandı ve Türk sinemasında ilk kez
bunları filmin sonundaki tanıtma yazılarında gösterdi.
Soru: Mütevazi olanaklarıyla Bizans üzerine, tarihi gerçeklere en yakın, en
dürüst filmi yaptı ve bununla neden yurt dışına açılamadı?
Scognamillo:Bildiğim kadarı ile film yurt dışında kimi etkinliklerde gösterildi
ama tecimsel bir dağıtımı yapılamadı birçok Türk filmlerinde olduğu gibi.
Soru: 1970’li yıllarda kendisinin ev filmlerinde oynamıştınız.Bunu anlatır
mısınız?
Scognamillo: Kısa filmler çoğu yönetmenler için bir başlangıçtır, Ersin Pertan
ve Annie Pertan ile benim de rol aldığım iki kısa film çektik: Mavi Sakal ve bir
uyarlama olan Sanrı.
Soru: Ersin Partan’ın anlatacakları vardı.Dolu dolu, iz bırakan, izleyenlerin
hayatını değiştiren filmler yapmak istiyordu.Boş içerikli filmler yapmak
istemiyordu.Edebiyat uyarlamaları yaptı, hatta Nahid Sırrı Örik’in “Abdülhamit
Düşerken” adlı romanını da Ziya Öztan’dan önce uyarlamaya çalışmıştı.İyi bir
entelektüel, iyi bir kitapsever ve sinemasever olduğuna tanık oldunuz/ olduk.Bu
açıdan da çoğu meslekdaşıyla benzeşmiyordu.Bu açıdan sanıyorum sadece Metin
Erksan ve Halit Refiğ’e yakındı.
Scognamillo: Amacı tecimsel sinema yapmak değildi, gözü gişede de değildi,
inandığı ve kaleme aldığı senaryoları dilediği şekilde ve özgürce çekmek
istiyordu ve yaşamı boyunca tüm zorluklara rağmen bunu yaptı.
Soru: Her başarılı erkeğin arkasında mutlaka ve mutlaka bu başarıda çok büyük
payı olan bir kadın var.Annie Pertan da hayat boyu Ersin Pertan’ın adeta
koruyucu meleği rolünü üstlendi.Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
Scognamillo:Sadece koruyucu bir melek değil: bir eş, bir iş ortağı, bir destek,
bir arkadaş ve de her zaman çok başarılı bir sanat yönetmeni olarak.
Ersin Pertan hakkında:
Ersin Pertan 1971-88 arasında Yeni Dergi, Yedinci Sanat, Milliyet Sanat,
Hollywood Reporter gibi dergilerle Dünya ve Güneş gazetesine yazar ve muhabir
olarak katkıda bulundu.
1981-90 arasında 24 filmde set fotoğrafçısı ve yönetmen yardımcısı olarak
çalıştı.
Ersin Pertan, “Acı Gönül” adlı filminde “Alexis Zorbas-Zorba the Greek” (1964)
adlı filmin görüntü yönetmenliğiyle Oscar ödülü kazanan Walter Lassally ile
çalışmıştı.
Ersin Pertan’ın Filmlerinin Ödülleri:
Ersin Pertan’ın “Kurt Kanunu” adlı filmi Yasemin Alkaya’ya Ankara Uluslararası
Film Festivali’nde en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Tersine Dünya” adlı filmi Antalya Film Festivali’nde Demet
Akbağ’a en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Kuşatma Altında Aşk”ı Ankara Uluslararası Film Festivali’nde
Annie Pertan’a en iyi sanat yönetmeni ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Kuşatma Altında Aşk”ı Antalya Film Festivali’nde Annie Pertan’a
en iyi sanat yönetmeni ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Kuşatma Altında Aşk”ı Antalya Film Festivali’nde Erdal
Kahraman’a en iyi görüntü yönetmeni ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Şarkıcı”sı Antalya Film Festivali’nde Yeşim Salkım’a en iyi
kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Şarkıcı”sı Antalya Film Festivali’nde Ertunç Şenkay’a en iyi
görüntü yönetmeni ödülünü kazandırmıştır.
Ersin Pertan’ın “Şarkıcı”sı Sadri Alışık ödüllerinde Nurseli İdiz’e en iyi
yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştır.
Son Söz:
Bizler Ersin Pertan’a hakkımızı helal ettik. Acaba Ersin Pertan bize geçen
haklarını helal etti mi? Bir de merak ettiğim bir şey daha var: Günün birinde
insanlarımıza haklarını onlar yaşarken de teslim etmeyi öğrenebilecek miyiz?