Bugünden çok da geriye
gitmeyelim. Hani mesela 20, 25 yıl öncesine...
Yeşilçam'ın bugün araştırmalara, belgesellere konu olan kara günlerine.
Hollywood'un mutlak hakimiyetini pekiştirdiği ve ABD'nin dünyaya empoze etmeye
çalıştığı fikirleri satır aralarına sıkıştırdığı günlere. Sinema endüstrisinin
sayısallaşmanın kapısını araladığı, özel efektlerin bugünle karşılaştırıldığında
oldukça mütevazi olduğu; çağ atlamanın eşiğinde bir sinema hayal edin. Çok da
uzak değil aslında.
İyi sinema ürünüyle buluşmanın o günlerdeki zorluğu, ulaşabilmek sözcüğünde
gizliydi. Televizyonun 8 düğmesinin de aynı kanala açılan bir pencere olduğu -ve
bu yüzden uzaktan kumandanın henüz icat edilmediği-, sinema zevkinizin köşedeki
videocunun Beta-VHS ikileminde sıkıştığı günlerde; sinemayla gerçekten
ilgilenen, doğru bağlantılara ve ilişkilere sahip olan bir kısım sinema eliti
dışında, ortalama sinema izleyicisinin tabanına yayılmış bir görsel
çeşitlilikten ve seçme hakkından söz etmek anlamsızdı.
İzmir'in kendi halinde sinemalarına Cesar ödüllü filmlerin geldiğini
hatırlamıyorum. Sundance'in adını duymamıştık.
Bugünse iyi ürünle buluşmanın zorluğu seçmek sözcüğünde gizli. Siz gitmeseniz
bile iyi ve kötü ürünler ayağınıza geliyor. Rocky'nin Amerikan bayraklarını
dalgalandırdığı salonlarda bugün; Pakistan, İran, Japonya, Orta Avrupa,
İskandinav filmleri; bayrakların dalgalanmadığı Amerikan filmleri; bu defa
yatakta geçmeyen Türk filmleri; animasyonlar; ödüllü belgeseller vizyona
giriyor. Sinema salonlarını sevmeyenler için sinematek tadında oluşumlarımız
(doğru kelime mi acaba?), Özel Sanat Merkezleri'nde yapılan dönmesel
gösterilerimiz, uluslararası emsalleriyle aşık atan festivallerimiz var. Hiçbiri
olmadı, sizi yerinizden kalkmadan koltuğunuza gömen DVD'ler, artık kabloya bile
ihtiyaç duymadan laptopunuza transfer olan Divx'ler, hiç de küçümsenmeyecek
hacimde bir korsan film sektörü, paylaşım ağları, yeni legal formatlar (Blue
DVD'ler, çift katmanlı medyalar)...
Siz gitmeseniz bile iyi-kötü tüm filmler kapıdan, pencereden içeriye girmeye
çalışıyor. İstediğiniz herşeyi her formatta bulabiliyorsunuz.
Koleksiyon yapmayı seven birinin evi 80'lerin küçük bir video dükkanı kadar film
içeriyor. "Hadi bize gidip kahve içelim"ler, "Hadi bize gidip film
izleyelim"lere dönüştü.
Değişen kültürel alışkanlıkları ve teknolojileri nasıl bu kadar çabuk
içselleştirebildiğimizi gerçekten anlayamıyorum. Ama bunu sosyologlara bırakıp
ve bizi ilgilendiren soruya geri dönmek istiyorum. Ne izleyeceğiz?
Nasıl seçeceğiz? Hepimizin sınırları var. Kimimizin zamanı sınırlı, kimimizin
parası, kimimizin ise sabrı; ve bir filme zaman ayırdığımızda vazgeçtiğimiz
diğer fırsatların acabalarıyla değil; zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımız
keyifli saatlerin hayaliyle doldurmak istiyoruz içimizi.
Retorik sorular sormayı sevmiyorum. Doğru tavsiyeler yapacak, kişiyi zevklerine
göre yönlendirecek, izleyici için keşfedecek ve paylaşacak profesyonel film
eleştirisine ve film eleştirmenlerine ihtiyaç var.
Nihayetinde, seçim diyalektiğinin çözümü bizde ve bizi anlayıp doğru
yönlendirebilecek tavsiyede.
Geniş kapsamlı dosyalarımıza film eleştirisiyle devam ediyoruz. Konuyu tüm
hacmiyle, akademik bağlamda ele alan çalışmalarını, bizimle paylaşan Sn. İnci
Kurtay'a teşekkürü borç bilerek, perdeyi açıyorum tüm sinemaseverler için.
Mehmet Karal
Film Eleştirisi
Öncelikle bu konuyu seçmemin sebebi sinema sanatının ve onun ürünü olan
'Film'lerin 7'den 70'e bütün insanların ilgisini çeken bir sanat dalı olmasıdır.
Bu kadar popüler olan ve kitleler üzerinde çok geniş bir etkiye sahip olan bu
sanatın da elbette ki diğer sanat dallarında olduğu gibi "Eleştirilmesi" de
doğaldır.
Ancak geçmişte ve günümüzde diğer sanat dallarının eleştirisinden farklı olarak,
sinemada bir filmi eleştirmek kişilerden çok kitleler üzerinde etki
yaratmaktadır. Bu açıdan bakıldığında oldukça dikkat isteyen bir süreçtir. Çünkü
sinema ona ilgi duyan duymayan her insanın yaşamında az ya da çok bir yere
sahiptir.
Oysa ki diğer sanat dalları için böyle bir yargı söz konusu değildir. Sinemanın
geniş kitlelere seslenmesinin bir nedeni; hemen hemen herkesin evinde bulunan
televizyonlardır. Vizyondaki filmleri anında izlemeyen insanlar bile çok kısa
zaman sonra bu filmleri televizyonda seyredebilmektedir. Bu nedenden dolayıdır
ki, film eleştirisinin seslendiği kişi sayısı oldukça fazladır. Bu yüzden ben de
bu kadar popüler olan bir sanatın sinemanın ve onun ürünü olan filmlerin
eleştirisi ve yöntemleri üzerinde durdum.
Ve aslında günümüzde her ne kadar bir reklam aracı olarak kullanılsa da film
eleştirisi aslında işlevleri, yöntemleri ve çeşitli yaklaşımları ile farklı bir
dal. Ancak film eleştirisi günümüzde yazılı basının, medyanın, kapitalizmin kar
olgusu içinde sıkışıp kalmış. Sinemanın sanayileşmesi sonucu gerçekleşen bu
durum karşısında gerçek anlamda film eleştirisinin tanımı, amaçları ve
yöntemleri üzerinde durmaya çalıştım.
Bu projenin Birinci bölümünü; Film Eleştirisinin tanımı ve işlevi ve Film
Eleştirmeninin kimliğine ayırdım.
İkinci bölümü; Dünya'da ve Türkiye'de film eleştirisinin nasıl ortaya çıktığı,
geçmişten günümüze nasıl bir yol izlediği, hangi yayınlarda kimler tarafından
ele alındığı üzerinedir.
Üçüncü ve son bölümde ise; daha profesyonel anlamda sinemayla ilgilenen
izleyicinin ilgisini çeken, günlük gazetelerde yer alan film eleştirilerinden
(ki bunlara reklam yazısı demek daha doğru olur) farklı olarak, akademik
yayınlarda, ciddi sinema dergilerinde yayınlanan eleştirilerde kullanılan
'Eleştiri Yöntem ve Yaklaşımları'na değindim.
1.BÖLÜM
1.1 FİLM ELEŞTİRİSİ VE İŞLEVİ
Eleştirinin gerekliliği üzerine çoğu kez fikir ayrılığına düşmüştür, eleştirilen
ve eleştiren. Filmi yaratan ve onu yeniden anlamlandıran; eleştirmen.
Eleştiri sayesinde sanatsal üretimler hakkettikleri yeri elde etmekte ve
kültürel bir değer kazanmaktadırlar. Aksi halde "eleştiri olmaksızın iş yapmaya
çalışan ve ne istediğini ya da neden hoşlandığını bildiğini ileri süren bir
toplum, sanatı brutalize edecek ve kültürel belleğini yitirecektir."1
Film eleştirisinin yerine getirdiği temel işlevlerden birisi de, sinema hakkında
birikime sahip, filmleri edilgin bir biçimde seyretmekten çok belirli bir
eleştirel tavır alış içinde seyreden, sinema sanatının ürünlerini anlama ve
değerlendirme niteliklerine sahip bir sinema seyircisi kitlesi yaratmaya katkıda
bulunmaktır. Böylelikle film eleştirisi bu nitelikte bir seyirci kitlesinin
talepleri ya da algılama kapasitesi nispetinde gelişmeye müsait bir sanat ortamı
yaratılmasına yardımcı olmaktadır.2
Film eleştirisinin bir işlevi de eğitsel bir amacı barındırmasıdır. Film
eleştirisinin yol göstericiliğinde, sinema seyircisi filmleri nasıl
değerlendireceği hangi anlamlandırma koşullarında seyredeceği farklı eleştirel
yaklaşımlar bağlamında filmlerin hangi yönlerinin ele alınacağı gibi
yöntembilimsel ipuçlarını edinmekte ve bunları gördüğü filme uygulamaktadır.3
Film sanatının diğer sanat türlerine oranla daha belirleyici olan ticari doğası;
seyirci taleplerini ve gişe kaygısını göz önüne alma zorunluluğu düşünüldüğünde,
film eleştirisinin seyircinin entelektüel gelişimine katkısının, sıradan sinema
seyircisinin düzeyinin yükseltilerek eleştirel tavra sahip bireyler haline
getirilmesinin önemini ortaya çıkarmaktadır.4
Gerçek bir sinema izleyicisi, filmi patlamış mısır yeme telaşı içinde seyreden
kimse değildir. Film, izleyicisine bir çok mesaj verir, içinde gizli anlamlar,
semboller barındırır; bunları anlayabilmek için de eleştiriye ihtiyaç vardır.
Film eleştirisi izleyici ve yaratan arasında bir yerde durmaktadır, filmin
seyircisinin çözücüsüdür. Yapılan her eleştiri izleyicinin filmden farklı tatlar
almasını sağlamaktadır. İzleyici okuduğu eleştiriden ne kadar çok bilgi elde
edinebiliyorsa, filmi anlamlandırması, çözümlemesi de o oranda doğru
olacaktır.Sıradan bir seyirci olmak yerine düşünen, kafa yoran bilinçli bir
izleyici durumuna gelecektir.
Eleştiri bu anlamda seyirciye dönük işlevini gerçekleştirmiş olacaktır.Yaratana
dönük işlevi de aslında bu esnada gerçekleşmiş olacaktır, ister istemez.
Bilinçli bir seyirci izlediği filmi anlamlandırma yetisini kazandıktan sonra
daha seçici olmaya başlayacak ve bu doğrultuda takip ettiği yönetmenler
olacaktır.Her ne kadar filmi yaratanlar eleştirinin yönlendirmeye çalıştığı
yolda gitmeseler de aslında izleyici faktöründen dolayı, yapılan eleştirilerden
etkilenmektedirler.
Ancak yapılan eleştirilerin film hakkında olmasına dikkat edilmelidir. Eleştiri,
filmi yaratanlara karşı, objektif olmayı gerektirir. Kişisel zevk ve
beğenilerimiz filme karşı olmalıdır, filmi yaratanlara karşı yapılmış bir
eleştiri amacından uzaktır.
Eleştirmen bir yönetmeni kişisel olarak sevmiyor olabilir, ancak eleştiride buna
yer yoktur. Eleştirinin amacı yapılan filmi olumlu ya da olumsuz eleştirerek
izleyiciye bilinç kazandırmak, yol göstermektir. Bu durumun tersi eleştiri
kavramına ters düşmektedir.
1.2 FİLM ELEŞTİRMENİ
Sinematograf'ın ilk seyircileri La Ciotat garına giren treni seyrettikten sonra
düşüncelerini belirttikleri anda sinemanın ilk eleştirmenleri olduklarını
kuşkusuz düşünmemişlerdi. Oysa her seyircinin düşüncesini yazı yoluyla
başkalarına ulaştırmasını gerçekleştirilmeyecek bir olay olması sonucunda kimi
seyirciler bu örgüleri aşarak film eleştirmesine geçmişlerdir, büyük çoğunluk
ise azınlıkla arası açılarak bugünkü geniş seyirci kitlesini
oluşturmuştur.Böylece aynı işi yapan iki büyük grup çıkmıştır ortaya; seyirci ve
eleştirmen.5
Kimdir eleştirmen? Bu bölümde farklı görüşlerle bu soruya yanıt arayacağız.
Alim Şerif Onaran'a göre; "Eleştirmenin uğraşı herşeyden önce, seyircinin
danışmanlığını ya da avukatlığını yapmaktır. Filmin gösterilmesinden önce
niteliği hakkında mümkün olduğu kadar çok seyirciye bilgi verebilmek için
sinemaya giden ayrıksı bir seyircidir." 6
Nijat Özon ise; "Film Eleştirmeni, sinema ile seyirci arasında birleştirici bir
çizgidir ama, eleştirmen sinemacıyla bağının koptuğunu, sinemacıya söz geçirmek
olmadığının kalmadığını, gözünü hırs bürümüş sinemacı karşısında yaptığı işin
havanda su dövmekten öteye geçmediğini anladığı vakit sinemanın çıkarını korumak
için üzerine düşeni yapmaktan kaçınamaz. Bunda da en büyük silah, seyircinin
desteğidir." sözleriyle tanımlıyor.7
Kuşkusuz film eleştirisi ve eleştirmeni filmler üzerinde bir etki sahibi
olmaktadır, az ya da çok her eleştirmenin yazdıklarını takip eden bir okur grubu
vardır. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak da eleştirmenin bu seyirci grubuna karşı
önemli sorumlulukları vardır.
Seyirci düşündüğü fikrin, eleştirmen tarafından da savunulduğunu gördüğünde,
kendi kendine düşünmeyi bırakır ve eleştirmeni izlemeye başlar, filmlerini Onun
yargılarına göre seçer. Eleştirme etkinliğini sürdürür ama, izlediği eleştirmene
bağlı olarak. Eleştirmen bu esnada bir yol göstericidir. Zararlı bir yol
gösterici...
Eleştirmenin bundan kurtulmak için hiç düşünmediği bir fikri belli sınırlar
içinde, ters tepkileri de göze alarak belirtmesi gerekir. Böylece uyuşmuş
okurların bilinçlerinde yeniden bir doğuş oluşur ve doğan tepki sonucu, okur
daha dikkatli davranmaya yönelerek, eleştirinin eleştirmesini yapar.
Çünkü eleştirme yeni bir eleştiri ortaya çıkaracak her şeydir. İşte eleştirmenin
ulaşmak zorunda olduğu etki gücü budur.
Korkmadan ve hiç kimseyi düşünmeden en uç düşünceleri bile ileri sürecek, tek
kaygısı eleştirmesiyle yeni bir eleştirme ortaya çıkarmak olacaktır. Bu tutumdur
ki ancak görevini, anlayışını ve gücünü doğrulayacaktır.8
Film eleştirmeni hangi eleştirel yaklaşıma başvurursa vursun hangi nitelikte
yayın organında yer alırsa alsın, üç grup içinde yer alan insanlara yönelik
olarak eleştirisini yazmaktadır. İlk grupta az önce değindiğimiz sinema
seyircisi-okuyucusu bulunmaktadır. Filmler hakkında geniş bir bilgiye sahip
olmayan ve gösterimde olan filmleri tercih etme konusunda bir yol
göstericiliğine ihtiyaç duyan sinemaseverler bu gruptadır.
Film eleştirmenin hitap ettiği ikinci grubun içinde filmlerle daha entelektüel
ya da daha akademik düzeyde ilgilenen sinema seyircileri-okuyucular
bulunmaktadır. Bu grup içinde yer alan insanlar açısından film eleştirisi
filmlerin tercih edilmesinde, yol gösterici bir işleve sahip olmaktan ziyade
filmlerin daha derin anlam katmanlarına ulaşılmasını sağlayan, birer kültür ve
sanat ürünü olarak filmlerin değerlendirilmesini gerçekleştiren bir işlevi
yerine getirmektedir.
Film eleştirmeninin hitap ettiği üçüncü grubu ise, filmin yapımının her alanı
içinde yer alan ve filmlerde sanatsal yaratıcılık payına sahip olan insanlar
oluşturmaktadır.
Film eleştirmeni bu insanların bilinçli olarak filmlere yerleştirdikleri ya da
kendilerinin bile farkında olmaksızın yapıtlarına yansıttıkları öğeleri
eleştirel bir çözümleme sonucunda ortaya koyarak teşhis ve takdir edilmelerini
sağlamaktadır. Bu işlev doğrultusunda film eleştirmeni film yapımının her
alanında yer alan yaratıcı sanatçıların çabaları için yeni yol gösterme işlevini
yerine getirmektedir.9
"Bir filmi eleştirmeci gözle görebilmek, o filmi terkipleyen unsurları tanımakla
olur. Bu unsurlar magazinle, dergiyle hatta kitapla değil, kimyanın labarotuarda
öğrenilişi gibi set üstü deneylerle öğrenilebilir. Müzik eleştirmenin nasıl bir
çetin enstrüman devresi varsa, film eleştirmenin de oturaklı bir plato denemesi
olması gerek. Bizim film eleştirmenlerinin hiç birinde plato çabası yoktur.
Onlar, bilgide pişmek demek olan sinemanın güçlük çağını yaşamamıştır.
Dean'ın iki filmini gören, birkaç sahnenin çevrilişini seyreden herhangi bir
rafta rastladığı bir, iki kitabı okuyup bir, iki makale okumuş bir başkası ile
iki laf tokuşturan, kaleme sarıldı mı eleştirmen kesiliyor."
"Bizdeki film eleştirileri eleştirilen filmle sinema kuralları arasında bir bağ
kuramayan, iyi çevrilmiş olsa bile yerilmek istenen herhangi bir film için
söylenebilecek klişe yargılarla doludur. Bunun sonucu film eleştirmenlerimiz
formüle olmuştur."10
Son olarak seyirci eleştirmen kavramına da değinelim. Burada tartışacağımız konu
"Herkes film eleştirmeni olabilir mi? "Bu soru hakkında değişik düşünceler
bulunmaktadır, ancak ben bu soruya aynı fikri paylaşan kişilerden alıntı yaparak
başlamayı uygun buldum.
Chaplin'in seyircisini eleştirmen gözüyle görenlerden, "Seyirci her zaman
haklıdır." sözüyle seyircinin düşüncelerine önem verdiğini açıkça vurgulamakta;
"Herkesi eleştirme yapabilecek ve yapması gereken insanlar olarak görüyorum."11
Fransız yönetmen Francois Traffaut 'The Films in My Life' adlı kitabında "Herkes
film eleştirmeni olabilir" sözleriyle bu soruya yanıt verenlerden.
Gerçekten de "Herkes film eleştirmeni olabilir mi ?"
Jak Şalom'a göre "Aslında tümüyle doğru olan bu sözler aynı zamanda
eleştirmenlerin çoğunda yer etmiş olan yanlış bir düşünceyi yansıtmaktadır.
Birçok eleştirmen, yukarıdaki sözlerin sahibi gibi hem herkesi bir eleştirmen
görmek, hem de kendilerini herkesten ayırıp sekter bir tutum peşinde seyirciye
ders verir gibi görünmekle büyük bir çelişkiye düşmektedir. 'Eleştirme
yapabilecek' olmak insan olmanın beraberinde getirdiği bir şeydir, tersi
düşünülemez. 'Yapması gereken'ler ise zaten bunu büyük bir çoğunlukla
yapmaktadırlar. Eleştirmeyi geri itenler saplandıkları döngüden
kurtulamayanlardır. Bir tek cümle bile eleştirmenin yanlış eylemini ortaya
koymak için yeterli olabilmektedir yukarıdaki örnekte.
Nesnel bir değerleme yapıldığında anlaşılıyor ki eleştirmen (düşüncelerini
başkalarına iletme fırsatı bulmuş olan kişi) tamamen kendisinin olan bir yorumu
yazı ile okurlara ulaştırmaktadır. Eleştirme yapmadıkları (bu sınıfa halkın
istediği şeyleri yazan sinema yazarları dahildir) söylenen sinema yazarları bile
aslında sözünü ettikleri filme bir yorum vermekle eleştirme yapmaktadırlar. Yazı
yazan eleştirmenlerin verdikleri yargının genellikle tam tersi olan seyircinin
yargısı da eleştirmedir.
Sonuç olarak "Herkes eleştirmendir" ve bu eleştirmeyi de edimli olarak
sürdürmektedir.12
"Sinema seyircisi belirli bir ölçüde film eleştirmenidir. Filmi seyrettikten
sonra salonu terkederken aralarında konuşarak film hakkındaki düşüncelerini
birbirleriyle paylaşan seyirciler temel düzeyde bir film eleştirmeninin yaptığı
şeyi yapmaktadırlar; seyrettikleri filmde neyi beğendikleri ya da beğenmedikleri
konusunda düşüncelerini ortaya koyarak film hakkında eleştirel bir yargıda
bulunmaktadırlar."13
İbrahim Altınsay'ın eleştiri hakkındaki düşünceleri de bu kanıyı
güçlendirmektedir: "Ben eleştiriyi, film görmüş insanlarla ortak bir tartışma
olarak görüyorum. Film izleme olayı son derece kişisel bir deneyim; bir filmi
bin kişi izler ve bin farklı izlenim ortaya çıkar... Eleştiri ise bunlardan
birinin izlenimlerini açıklayıp tartışmaya sunmasıdır yalnızca... Keşke mümkün
olsa da izleyiciler filmden sonra izlenimlerini ortaya serip topluca film
tartışabilseler. 'Film görme' deneyimini zenginleştirecek araç, böylesi bir
'büyük izleyici forumu' olurdu herhalde"14
Günümüzde seyirciler aslında aktif olarak eleştirmenin içinde yer almaktadırlar.
Pek çok internet sitesi çeşitli başlıklar altında bu eleştirileri yayınlamakta,
ayrıca online bağlantı ile toplu bir tartışma ortamı yaratmaktadır. Herkesin
kolaylıkla eleştirisini yazabileceği ve yayınlatabileceği bir ortam olması
kuşkusuz güzel bir şeydir. İzleyici karar vermekte zorlandığı bir filmi
internetteki bir sinema sayfasında rahatlıkla takip edebilmekte, izleyenlerin
fikirlerini okuma imkanı bulmaktadır.
Sonuç olarak tüm bu belirtilen düşünceler üzerine bir yorum yapmak gerekirse,
herkes isterse bir film eleştirmeni olabilir. Profesyonel anlamda olmasa da
filmi dikkatle seyreden, film tutkunu bir seyirci kendini geliştirerek iyi
eleştiriler yapma yeteneğine sahip olabilir... Ancak profesyonellik için daha
derin bilgilere ve deneyime ihtiyaç vardır.
Andre Bazin'in eleştirmenin görevini tanımladığı bir alıntıyla bu bölümü
noktalıyoruz.
"Eleştirmede doğruluk, bilmem hangi nesnel ölçüye gelir, fakat her şeyden önce
okuyucuda meydana getirilen düşünce uyarmalarının niteliği ve genişliğiyle
belirlenir. Eleştirmenin görevi bir gümüş tepsi üstünde, var olmayan bir doğruyu
sunmak değil, okuyanların kafasında ve duyarlığında sanat ürününün etkileyici
niteliğini elinden geldiği kadar yargılamaktır."15
2. BÖLÜM
2.1 DÜNYADA FİLM ELEŞTİRİSİ
Dünya film eleştirisi tarihine baktığımızda ilk film eleştirisi ve
eleştirmenleri konusunda farklı isimler ve farklı tarihlerle karşılaşıyoruz.
Film eleştirisi konusundaki ciddi çalışmalar 1900'lerden sonra başlıyor. 1902
yılında Fransa'ya gelen Ricciotto Canudo'nun sinema eleştirisinin kurucusu,
öncüsü olduğu belirtilmektedir.16
Ricciotto Canudo'nun öncülüğünü yaptığı film eleştirisi, sinemanın bir sanat
dalı olarak ciddiye alınmaya başladığı yıllardan, yani 1910'lardan sonra batıda
önem kazanmaya başladı. Fransız yazar, sinemacı ve düşünür Louis Delluc,
1910'ların ikinci yarısı ve 1920'lerde sinemanın sorunlarına ciddi biçimde
eğilmeye, kuramsal sorunları tartışmaya başladı. Ricciotto Canudo'nun
öncülüğünde başlayan sinema eleştirisi Delluc'un sinemayı sanatsal düzeyde ve
kuramsal bir biçimde ele almasıyla Delluc film eleştirisinin kurucusu olarak
kabul edilmektedir.17
Simber Atay "Film Eleştirisine Dair" adlı çalışmasında film eleştirisinin
başlangıcı olarak 1908'de 'Le Temps' dergisi'nde tiyatro eleştirmeni olan
Adolphe Brisson'un "L'assasinat du Duc de Guise"(Guise Dükü'nün Katli) adlı film
üzerine yaptığı çalışmasını göstermektedir.
Amerika'daki ilk film eleştirisinin Frank Woods tarafından yapıldığı belirtiyor
ve "Fransa'da 1918 yılında film eleştirisinin gelişiminde bir dönüm noktası
olmuştur; çünkü bu tarihte Louis Delluc, Paris-Midi'nin haftalık sinema
bölümünde yazmaya başlamış, bir yıl içinde söz konusu bu bölüm gündelik haline
dönüşmüştür. 18
Zafer Özden ise "Film Eleştirisi" adlı çalışmasında 1904 yılında Philedelphia
İnquirer'da filmlerin yorumlandığını, bu yorumların yüzeysel olduğunu fakat en
azından başlangıç niteliğini taşıdığını belirtmektedir. Kochman'dan aktardığını
açıkladığı, ilk imzalı film eleştirilerinin ise 1925 yılında New York Times 'ta
Mardount Hall tarafından yapıldığını belirtmektedir.19
Alim Şerif Onaran ise; ilk film eleştirilerinin Avrupa'da Birinci Dünya
Savaşı'nı izleyen yıllarda ortaya çıktığını savunmaktadır. Ve eleştirmenliğin
asıl mürşidinin de ünlü sinema yazarı ve eleştirmeni André Bazin olarak
görmektedir.20
Film eleştirileri ilk olarak gazetelerde yer almaya başlamış ve uzun bir süre
gazete sütunları içinde kalmıştır. İlerleyen yıllarda sinemaya olan ilginin
artması ile dergilerde de yer almaya başlayan film eleştirileri gelişimini
sürdürmeye devam etmiştir. Gündeliklerde ve süreli yayınlarda sıkça ve düzenli
olarak yer alan film eleştirileri günümüzde de hala önemini korumaktadır.
2.2 TÜRK SİNEMASINDA ELEŞTİRİ
Yurdumuzda film eleştirisi 1918 yılında başlamıştır. Yani sinemanın icadından
(1895) 33, ilk Türk filminin çevrilişinden de (Ayestefenostaki Rus Abidesi'nin
Yıkılışı-1914) 4 yıl sonra...
İlk sinema yazarları eleştiri türüyle işe başlamışlardır. 1918'in genç bir
tiyatrocusu olan Muhsin Ertuğrul, kendisinden daha genç bir yönetmenin (Sedat
Simavi) ilk filmi için (Pençe-1917) Temaşa adlı tiyatro dergisine bir yazmıştır.
Zehir zemberek bir yazıdır bu. M.Ertuğrul, Berlin'de edindiği sinema
bilgilerinin ışığında Pençe filmini yerden yere çalar. Bu eleştirinin, filmi
yapan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti nezdinde tepkileri büyük olmuştur.
Muhsin Ertuğrul, Temaşa'da sinema konusundaki çeşitli yazılarına devam ederken,
arada İ.Galip (Arcan) ve K.R rumuzlu bir yazar da o sırada yapılan birkaç yerli
filmi eleştiren yazılar yayınlayarak, ilk eleştirmeciler kervanına katılmış
olurlar.
Bu çalışmalar devam ederken, 1922 yılında Dergah dergisinde sinema
eleştirilerine yer verilmeye başlanır. Devrin ünlü bir edebiyat dergisi olan
Dergah'taki sinema eleştirilerini derginin editörü Mustafa Nihat Özon
yazmaktadır. Aynı yıllarda mesleğe fotoğraf yönetmeni olarak başlamış olan
Burhan Felek de sinema yazıları yazmaktadır.
1929, yılında Sabiha Zekeriya, Sinema gazetesi adıyla bir haftalık yayınlamaya
başlar. Bu dergide dünya sinema haberlerine geniş yer verilmekte, ayrıca imzasız
film eleştirmeleri yapılmaktadır. Fikret Adil de Vakit gazetesinde film
eleştirileri yazmaktadır.
İlk film yapımcılarımızdan Sedat Simavi de 1931 yılında bir kitap yazarak
(Sesli, Sessiz ve Renkli Sinema) geniş okur kitlelerine bu konuda teknik ve
estetik bilgiler ulaştırmaya çalışmaktadır.
Yirminci yüzyılın sanatı yurdumuzda seyirci yığınlarını kendine çektikçe, sinema
dergilerine olan ilgide artmaktadır. Birbiri ardından magazin tipli dergiler
yayınlanmaya başlamaktadır. Bunlardan biri olan "Sinema Objektifi"nde Cihat
Kentmen düzenli olarak film eleştirileri yazmaktadır.
Okur ve seyircinin ilgisinden en çok faydalanan ve yayın hayatını en çok
sürdürebilen "Yıldız", 1938 yılında çıkmaya başlar. Yıldız dergisi, sinema
meselelerini oldukça hafifleten imzalı imzasız birçok yazılar yayınlamakta, bazı
yeni imzaları da okurlara tanıtmaktadır: Rakım Çalapala, Cemil Cahit Cem, Sezai
Solelli, Baha Gelenbevi. 21
Bu yazarlarla 1942 yılına kadar gelinmiş, fakat henüz ciddi çalışmalara
rastlanması 1950'ye kadar mümkün olmamıştır.1950 yılına kadar dergi ve
gazetelerdeki sinema yazıları daha çok 'magazin yazısı' şeklindedir."22
İLK ELEŞTİRİLERDEN ÖRNEKLER
"...Pençe namıyla ortaya atılan o saçma sapan şeylerin birbirine eklenmesinden
mütehassıl şerif, memleketimizde yalnız sanayi-i nefise müntesipleri değil, her
Türk'ü utandırmıştı. Herkes, pek bi-gane olduğumuz bu sanata karşı, biraz daha
az bala-pervaz olmamızı haysiyet-i milliye namına temenni ediyordu..."
" Muhsin Ertuğrul, Temaşa Dergisi, Ağustos 1918 "
"Mürebbiye" üstüne
"...maateesüf film herşeyden ziyade dekor hususunda iptidai ve fakir
bulunuyordu. Paris'teki otel, odalar, Dehri Efendi'nin konağındaki salon ve oda
köşeleri bilhassa kapılar pek nisbetsiz, möbleler fakir bir halde idi. Bundan
maada dikkatsizliğe atfetmekte muzdar bulunduğumuz bazı potlar da yok
değildi..."
" İ.Galip Arcan, Temaşa Dergisi, Haziran 1919 "
"...Bu haftanın filmleri içinde "Üç Nikah" isimli filim bilhassa dikkata
şayandır. Fakat bu filim san'at itibariyle değil muhteva itibariyle
ehemmiyetlidir. Bu eser çok kötü bir Amerikacılık propagandasıdır. Harb-ı
umumiyi Amerikan emparyalizmi noktai nazarından idealize eden bu filimlerin sık
sık gösterildikleri vakidir. Harbı-umuminin hatırlarını, Çanakkale'den gelen top
seslerini daha unutmadık, o güllelerin içinde Amerikan gülleleri de vardı.
Onları yapan ve atan elleri alkışlayamayız..."" Sinema Gazetesi, Ekim 1929 "
Sanat dergilerinde kıpırdanma 1941 ile 1944 yılları arasında görülmektedir.
Ancak dergilerde asıl kıpırdanış, günlük gazetelerde film eleştirmenlerinin ilk
örneklerinin denenmeye çalışıldığı 1950 sonlarına rastlar. 1950 sonunda Nijat
Özon, N.Özer takma adıyla, Ankara'da çıkan 'Yağmur ve Toprak' dergisinde, ertesi
yıl yine N.Özer ve Atilla İlhan 'Pazar Postası'nda sinema üzerine yazılar
yayınlamaya başladılar.
1953 yılında gazetelerin aylık, 15 günlük, haftalık sanat ekleri çıkarmaları bir
yandan sanat dergilerinde başlayan sinema yazarlığının daha iyi yerleşmesine,
genişlemesine, bir yandan da sinemanın gündeliklerde daha ciddi olarak ele
alınmasına, daha geniş okuyucu kitlesine erişmesine yol açtı. 'Dünya'
gazetesinin sanat ekinde Semih Tuğrul, Metin Erksan; 'Vatan'ın sanat ekinde
Atilla İlhan, Tunç Yalman sinemanın genel konularına eğiliyorlardı.
Gündelik gazetelerde film eleştirisinin yer alması da dergilerdeki gelişmeyle
aşağı yukarı beraber gitmiştir. Gazetelerdeki film eleştirileri önce tanıtma
yazıları olarak yer aldı. Bu alandaki ilk çalışmalar Melih Başar ve Vehbi
Belgil'e aittir. Başar, 1949-50 sinema mevsiminden başlayarak 'Ulus'
gazetesinde; Belgil 1951 başında 'Yıldız' dergisinde, biri Ankara'da öteki
İstanbul'da eleştiriye başladılar.
Atilla İlhan ve Burhan Arpad 'da 1952-53 mevsiminin başında 'Vatan'da haftanın
filmlerini eleştirmeye başladılar.Bu yıllarda eleştiriyle ilgilenen diğer
isimler ise; Metin Erksan, Semih Tuğrul, Tuncan Okan ve Dinçer Güner'dir.
1956 yılı, gündelik gazetelerden sanat dergilerine, ciddi sinema dergilerinden
haftalık siyasi dergilere, sinema kitabına kadar uzanan çeşitli çalışmaların ilk
olarak aynı zamanda ortaya çıkması bakımından, yurdumuzda sinema yazarlığının
dönüm noktası olmuştur. 1956'da, beş gündelik gazetede ( Vatan, Dünya, Yeni
Sabah, Ulus ve Milliyet) düzenli olarak film eleştirileri yayınlamaktadır. Biri
haftalık diğeri onbeş günlük iki sanat dergisinde (Pazar Postası, Yeditepe) ve
haftalık bir siyasi dergide (Akis) sinemaya geniş yer veriliyordu.
Nitekim ertesi mevsime girerken, bir mevsim önceki sinema yazarlığı konusunda
'Akis'te, 'Üçüncü Adam ' başlıklı bir uzun eleştiri yazısı (Nijat Özon ve Halid
Refiğ tarafından yazılmıştır, sayı 174, Eylül 1957 ), gündelik gazetelerdeki
film eleştirisi konusunu ele alıyordu.
Bu yazıyı izleyerek, sonradan fikir ayrılıklarıyla kırıcı yazılarla birbirini
yaralayan iki arkadaş durumuna düşecek olan Özon/Refiğ ikilisi bu derginin
sinema sayfasını üç yıl boyunca birlikte düzenlediler.
O tarihlere kadar pek önem verilmeyen eleştiriler, etkili olmaya başlayınca
özellikle 'Duvaklı Göl' (Atlas Film) ve 'Kamelyalı Kadın' (Mual Film 1957)
filmlerine yöneltilen eleştiriler yapımcı Nazif Duru ve Yönetmen Şakir
Sırmalı'nın tepkileriyle karşılaşıp basında günlerce süren ve neredeyse
mahkemeye intikal edebilecek bir hava yaratınca, eleştirilerin etkenliği ve
gerekliliği kamuoyunda yankılanmış oldu.
Gerçekten de sinema yazarlarının yavaş yavaş birleşmelerine de yol açan bu
durumdan sonra, ortaya çıkan konu, giderek gündelik gazetelerde yerleşmeye
başlayan film eleştirmenlerinin, özellikle yerli filmler üzerinde yapılan
eleştirilerin bir takım sinemacılarda uyandırdığı şiddetli tepkiydi. Bunun ilk
büyük örneğini "Kamelyalı Kadın" filmi dolayısıyla görüldüğünü belirtmiştik.
Nitekim sinema yazarları daha geniş bir kadroyla, daha yoğun bir çalışmayla
1957-1958 mevsimine başlamışlardı ki, daha mevsimin yarısında "Duvaklı Göl"
filmi yüzünden, yapımcılar ve sinema yazarları arasında ikinci büyük tartışma
başladı.
Film eleştirmenlerinin filmi değerlendirmek için kullandıkları 'yıldız'lardan
hoşlanmayan birtakım yapımcılar, eleştirmenleri mahkemeye vermekle tehdit edecek
kadar ileriye gittiler. Tartışma bu şekilde gereksiz bir mecraya dökülerek,
sinema yazarlarının işbirliğini daha da kuvvetlendirmekle sonuçlandı. Aynı
zamanda yerli sinema üzerinde daha geniş biçimde durmaya başlayan sinema
yazarları ile geniş görüşlü, aydın görüşlü sinemacılar arasında gittikçe bir
yakınlık meydana geldi. Bu yakınlık, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ile Türk
Sinema Sanatçıları Derneği'nin birlikte düzenlediği film festivaline kadar
sürdü.
Bu arada 1957-1958 mevsiminde, 'Milliyet'te Tuncan Okan, 'Tercüman'da Semih
Tuğrul, 'Akşam'da Halid Refiğ, 'Yeni Sabah'ta Çetin Özkırım 'Vatan'da Salah
Birsel, daha sonra Ali Gevgilili; Ankara'daki 'Ulus'ta Nijat Özon, 'Akis'te Özon
ve Refiğ, 'Kim' haftalık dergisinde Tuncan Okan, 'Pazar Postası''nda Tarık
Dursun Kakınç, 'Dost'ta Özon çalışmalarına devam ediyorlardı.
Aynı yılın Mart ayında, "Sinema-Tiyatro Derneği"nin çevresinde toplanan gençler
"Sinema-Tiyatro" adıyla aylık bir dergi yayınlamaya başladılar. Bununla birlikte
derginin ağırlık noktası tiyatro üzerinde toplandığından sinema bölümüm çok
zayıf kalıyordu. Bu dergiyi 155 gün sonra İstanbul'da Çetin A.Özkırım'ın
yayınladığı "Sinema 59" izledi. Bir yıl sonra da Kakınç ile Gevgilili'nin "Yeni
Sinema" isimli dergisi çıktı. En çok bir yıl yaşayan bu dergilerin tutumu daha
önce Özon / Refiğ ikilisinin yayınladığı "Sinema" dergisinin paralelinde
bulunuyordu.
27 Mayıs 1960 devrimininden sonra, Türk Sineması'nda eleştiriden uzak ve
yöntemsiz eleştirilere rastlamaktayız. O günkü 'Cumhuriyet', 'Tercüman',
'Akşam', 'Ulus' ve 'Milliyet' gibi günlük gazetelerde; 'Hey', 'Ses' gibi
haftalık magazin dergilerinde yayınlanan eleştirilere bakınca 1950-1960
arasındaki eleştirilerdeki ciddi tutumdan uzaklaşılmış olduğunu görmekteyiz. Bu
eleştirilerden nispeten tutarlı olanlar da yabancı filmlere aittir. Buna neden
olarak Türk Sineması'nın, eleştirmenlerin bütün uyarılarına karşın, Yeşilçam'ın
ticari poltikasına kurban edilmesinden dolayı eleştirmenlerin gösterdiği
tepkinin hala devam etmesi öne sürülmektedir.
1960'dan bu yana 1965 yılında yayınlanan iki önemli dergide 'Sinema 65' ve
'Sinematek'in yayın organı 'Yeni Sinema'da, zaman zaman Türk filmlerine dair
eleştiriler görülmekteydi. Bu iki dergiden ikincisi 30 sayı kadar çıktıktan
sonra yeni bir şekil verilmek ve üç ayda yayınlanmak kaydıyla yayınını durdurdu.
Diğeri ise altı sayı yayınlandıktan sonra diğer ciddi sinema dergilerinin
akıbetine uğradı. 1960'dan bu yana 'Yeni Sinema' ve 'Genç Sinema' ile birlikte
diğer günlük yayın organlarında değerli eleştirilere çok sık rastlamamaktayız.
1968 yılında yayınlanmaya başlayarak altıncı sayısından sonra yayın hayatı
aksamış olan AS Akademik Sinema Dergisinde de Turhan Gürkan, Nezih Çoş ve Taylan
Altuğ imzalarıyla eleştiri yazıları yayınlanmıştır.Bunları izleyerek 'Yedinci
Sanat', 'Çağdaş Sinema', 'Gerçek Sinema' gibi üç önemli dergide çıkmış; ilki
1964'e kadar 23 sayı yayınlamış; diğer ikisinin yayını aksayarak 10-15.
sayılarına ulaşıncaya kadar yürütülmeye çalışılmıştır.
Bütün sinema yazarları arasında: Tuncan Okan, Turhan Gürkan, Atilla Dorsay, Agah
Özgüç, Erman Şener, Tanju Akerson ve Nijat Özon'ün isimleri önde gelmektedir.
Ancak Nijat Özon, son zamanlarda sinema yazılarını seyreltmiş, (yalnız en son,
kapanan 'Devrim'de yazmaktaydı); eleştiriden de hemen hemen vazgeçmiştir.
Konu içinde değinilen Türk filmlerinin kalitesizliği, iddiası eleştiriyi hiçbir
yere götüremez, görevi aksatmak için bir özür de sayılamaz. Ciddi ve tarafsız
bir tutumla sanat değeri olsun, olmasın filmler üzerinde durup onları
değerlendirmek film eleştirmenlerinin görevidir.
* 1960'lı yıllarda ortaya çıkan 'Ulusal Sinema', 'Milli Sinema' ve 'Sinema' ve
'Devrimci Sinema' tartışmaları, yayınlanan dergilere de yansımış, film
eleştirilerindeki dünya görüşünde önemli etkileri olmuştur.
Erman Şener, 1960-1970 tarihleri arasındaki film eleştirisinin durumunu şöyle
yazıyor.23
"Sinema eleştirisi sustu artık Türkiye'de. Bir Çetin Özkırım'la, Atilla
Dorsay'ın dışında film eleştirisi yapan pek yok. Oysa 1956'larda durum ne
değişikti. Her gazetede, her dergide film eleştirisi sütunu vardı. Peki bu
bolluktan bu yokluğa nasıl geçildi dersiniz? Bence en önemli öğeyi, halkı
unuttuk eleştiride. Brighton Okulu, yeni gerçekçilik, pan, travelling derken
halka itibarımızı bütün bütüne yitirdik. Nüfusumuzun % 60'ı okur-yazar olmayan;
okur-yazar olanların içinde de örneğin alfabede bir (i) harfi olduğunu pek çabuk
unutuveren bir toplum için yazdığımız yazıları fazla teknik bilgilerle
doldurduk.
Üstelik bunları kolayından, basitinden değil zorundan aldık. Sonunda da bağ
koptu tabii ! Bununla "Eleştirinin faydası dokunmadı?"mı demek istiyorum.Ne
münasebet. Çok faydası dokundu eleştirinin...Ama daha faydalı olabilirdi üstelik
yöntem koşullar düşünülerek tespit edilseydi eleştiri bugünkü çıkmaza da
girmezdi. "Halk Sineması" ve "Ulusal Sinema" tartışmaları bir alev gibi parladı
o suskunluğun üzerine. Bir takım gerçekler çıktı ortaya. Tezler, antitezler
arasında sinema severler senteze vardılar. Peki, eleştiri bu çıkmazdan çıkabilir
mi, kurtarabilir mi kendini? Zor, çok zor..."
1970 yılında 'Ulus' gazetesinde Enis Batur 'Haftanın Filmleri' başlıklı
eleştiriler yapmaktaydı.1975'de yayınlanan 'Yeni Ulus' gazetesinde de Turhan
Tanyer'in eleştirileri yayınlanmaktaydı.
Yine 1970-73 yılları arasında Burçak Evren de 'Dünya' gazetesinde 'Tanıtma
Yazıları' ve 'Klasik Eleştiri' yöntemlerinden yararlanarak film eleştirileri
yapmaktaydı. 1979 yılında Milliyet Magazin'de Erman Şener ve Haldun Dormen
sinema ile ilgili yazılar yazarken, gazetede de tekrar Halit Refiğ'in film
eleştirilerine rastlıyoruz.24
1970-80 yılları arasında gazetelerde film eleştirisi alanında bir önceki
dönemden farklı, eleştirinin düzenli yayınlanması açısından herhangi bir gelişme
bulunmamaktadır. 1968 yılında televizyonun yayın hayatına başlamasıyla birlikte
gazetelerde televizyon sayfaları yer almaya başlamaktadır.Gazetelerde yine
Atilla Dorsay ve Kami Suveren'in dışında aksayarak giden film eleştirileri
görülmektedir.
Nijat Özon 1970'den sonraki eleştirinin durumunu şöyle anlatıyor.25
"1970'lerden sonra bu dergiler ( 1960'lı yılların ikinci yarısında yayınlanan
sinema dergileri) ve birkaç gazete hariç eleştirilerde kayboldu. O sırada
ülkemizde enflasyon
sineması hüküm sürüyordu. Herkes aynı sorunları tartışmaktan bıktı, eleştiri de
aynen Türk Sineması gibi bir durgunluk dönemine girdi."
Bu yıllarda kayda değer üç çalışma dikkate değer niteliktedir. Bunlardan ilki
1973 yılında yayınlanan Giovanni Sconamillo'nun "Türk Sinemasında 6 Yönetmen"
adlı yapıtıdır. Scognamillo, Lütfü Ö.Akad, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Halit
Refiğ, Osman Seden, Memduh Ün'ün filmlerini "Derinlemesine Eleştiri" yöntemiyle
incelemiştir.26İkincisi eleştirmen Atilla Dorsay'ın 1977 yılında eleştirilerini
topladığı "Mitos ve Kuşku" adlı yapıtıdır.
1977 yılında ise Alim Şerif Onaran'ın "Bilimsel Eleştiri"ye örnek
gösterilebilecek "Lütfü Ömer Akad'ın Sineması" adlı yapıtı yayınlanmıştır.27
1981 yılında Nezih Coş her hafta düzenli olarak Dünya Gazetesinde film
eleştirileri yapıyor.Bunun yanı sıra Çetin A. Özkırım ve Münir Emre'nin de
düzenli olmayan film eleştirilerine rastlamaktayız. 1983-84 yılları arasına
Milliyet Gazetesinde Burçak Evren eleştiri yazıları yayınlamakta, Evren'den
sonra Onat Kutlar imzalı eleştiriler devam ediyor.
1980-90 yılları arasında 'Cumhuriyet Gazetesi'nde, her Cuma düzenli ve sürekli
olarak Atilla Dorsay film eleştirilerine devam etmektedir.
1980-1990 yılları arasında gündeliklerde (Tercüman, Akşam, Son havadis,
Günaydın, Güneş, Sabah); süreli yayınlarda (Ses, Milliyet Sanat, Gösteri Olayı,
Sanat Olayı, Gelişim Sinema, Video Sinema, Ve Sinema, Beyazperde) film
eleştirileri yayınlanmaya devam etmektedir.
Görüldüğü gibi bu yıllarda film eleştirisi yayınlayan gündeliklerde ve süreli
yayınlarda bir artış göze çarpmaktadır. 1980'ler film eleştirisindeki bu
ilerlemenin aslında 1980'ler Türk Sineması'ndaki gelişme ile bağlantısı olduğu
bilinmektedir. 1970'li yıllarda terör olayları, seks filmleri, televizyonun
yaygınlaşması sebebiyle, sinema salonlarına gidemeyen sinema izleyicisinin
1980'li yıllarda Türk Sineması'ndaki değişimle az da olsa Türk Sineması ile
ilgilendiği görülmektedir.28
Türk Sineması'ndaki bu gelişmeyi gazete ve dergiler de düzenli yaptıkları film
eleştirileri ile desteklediler, 1970'lerin sonunda durma noktasına gelmiş olan
film eleştirisi tekrar canlanmaya başlamıştır. 1990'lı yıllardan günümüze kadar
olan süreç içinde film eleştirisinde büyük bir ilerleme görülmüştür.
Milliyet, Cumhuriyet, Yeniyüzyıl, Yenibinyıl, Radikal gazetelerinde; Milliyet
Sanat, Antrakt, Popüler Sinema Dergisi, Sinema, Altyazı dergilerinde de sürekli
ve düzenli olarak film eleştirileri yer almaktadır. Bu süreli yayınların içinde
25.Kare, akademik bir dergi görünümü sergileyerek "Bilimsel Eleştiri" ve
"Derinlemesine Eleştiri" yöntemleri ile film eleştirilerini yapmaktadır.
1990'lar izleyici profilinin gelişimi açısından da önemlidir; genç, entelektüel,
üniversite eğitimli, izlediğini değerlendiren, araştıran, okuyan bir genç kitle
sinemaya ilgi göstermeye başlamıştır. 80'lerden itibaren gitgide yaygınlaşan
film festivalleri, sinema eğitimi veren kurumların artması, gazete ve dergilerin
sinemaya daha fazla yer ayırmaları ve sinema dergilerinin sayısının artması
sonucunda oluşmuştur. İzleyiciler artık izleyecekleri filmlerle ilgili, bilgi ve
görüş alma ihtiyacı duymaktadırlar. Bunun sonucunda da gerek gündeliklerde,
gerekse süreli yayınlarda film eleştirileri sıkça ve düzenli olarak yer almaya
başlamıştır.
3.BÖLÜM
3.1 FİLM ELEŞTİRİSİNE TEMEL YAKLAŞIMLAR
Sinema eleştirisinin gelişimi, hem sanatsal hem de bilimsel alanlardaki
etkinliklerin yoğun olduğu bir dönemde gerçekleşmiştir. Filmlerin toplumsal
açıdan yaygınlaşması ve önemlerinin artması ile ateşlenen bu kültürel çevre,
filmlerin toplum ve sanat üzerindeki etkisi ve potansiyel kullanım biçimlerinin
de etkisiyle entelektüellerin, toplumbilimcilerin, psikologların, sanatçıların,
eleştirmenlerin ve diğer bilim adamlarının eleştirel dikkatlerinin çekilmesine
yardımcı olmuştur. 1970'li yıllarla birlikte birçok Batı ülkesinin
üniversitelerinde sinema eğitiminin yer almasıyla birlikte, film eleştirisinin
dayanabileceği kuramsal yaklaşımlar geliştirilmiş ve bu yaklaşımların yer
alabileceği bilimsel yayınlar ortaya çıkmıştır...29
"Eleştiri Yöntemleri" farklı kişilerce farklı şekillerde gruplandırılmaktadır.
A) Esra Biryıldız'ın "Örneklerle Film Eleştirisi" adlı çalışmasında
a.1) Tanıtma Yazıları
a.2) Klasik Eleştiri
a.3) Derinlemesine Eleştiri
a.4) Bilimsel Eleştiri
şeklinde gruplandırılmıştır.30
B) Zafer Özden'in "Film Eleştirisi" adlı çalışmasında "Eleştiri Yöntemleri " ise
;
b.1) Gazete Eleştirisi
b.2) Tarihsel Eleştiri
b.3) Auteur Eleştiri,
b.4) Göstergebilimsel Eleştiri
b.5) Sosyolojik Eleştiri
b.6) İdeolojik Eleştiri
b.7) Psikanalitik Eleştiri
b.8) Feminist Eleştiri 31
C) Tim Bywater ile Thomas Sobchack "Introduction to Film Criticism-Major
Critical Approaches to Narrative Film" adlı çalışmalarında ise film eleştirisi
üç ana başlık altında ele alınmaktadır. 32
c.1) Yapıtsal Yaklaşım (Textual Yaklaşım)
c.1.1.1 Film Eleştirilerine Gazeteci Yönünden Yaklaşım
Şimdi bu eleştiri yöntemlerini daha ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.
A) Esra Biryıldız'ın "Örneklerle Türk Film Eleştirisi" adlı çalışmasında yer
alan "Eleştiri Yöntemleri"
a.1 TANITMA YAZILARI
Daha çok gündelik gazetelerde ve magazin dergilerinde yayınlanan bu çeşit
yazılarda, filmin çok kısa fllmografısi verildikten sonra konusu da çok kısa
anlatılmaktadır. Genellikle bir değer yargısı ve yorum belirtilmemektedir. Ancak
bazen de değerlendirme yapılan, yorumda bulunan tanıtma yazılarına
rastlanmaktadır. Bu tür tanıtma yazılarında yorumlar ve değerlendirmeler bir iki
kelimeyi geçmemektedir ve daha çok izlenimci eleştiri yöntemine
dayanmaktadırlar.
a.2 KLASİK ELEŞTİRİ
Ciddi fikir gazeteleri, siyasi dergiler, sanat dergileri ile yarı magazin
dergileri ve ciddi sinema dergilerinde yer alan film eleştirilerine "Klasik
Eleştiriler" adını veriyoruz. Klasik eleştirilerde filmin kısa filmografisi
verildikten sonra (zaman zaman filmografiyi vermeden de yapanlara
rastlanmaktadır) konu kısa bir biçimde anlatılmaktadır. Daha sonra fazla detaya
inmeden filmin görüntü, ses, renk, senaryo, oyuncu yönetimi ve filmin
üstünlükleri ve eksiklikleri verilmekte bazen yönetmenin öteki yapıtlarından
örnekler verilerek bu filmle ortaya konan sanat değerlendirilmekte ve kısa bir
yorumda bulunulmaktadır.
a.3 DERİNLEMESİNE ELEŞTİRİ
Ciddi sinema dergilerinde ve sinema kitaplarında yayınlanan bu tür kapsamlı,
detaylı film eleştirilerinde; film toplumsal, ideolojik, psikolojik, semiyolojik,
teknik, estetik bir ya da birkaç yönden derinlemesine incelenmektedir. Bu tür
eleştiriler dayanaklarını 'Toplumbilimsel Eleştiri", 'Tarihsel Eleştiri", "Marxist
Eleştiri" ve "Biyografik, "Psikanalitik Eleştiri" ve "Biçimsel Eleştiri"den
almaktadır.Derinlemesine eleştiri yapılırken bazı durumlarda filmografiye yer
verilmediği görülmektedir. Yalnızca filmin adını yazıp doğrudan toplumsal,
ideolojik, psikolojik, semiyolojik, tarihsel, teknik ve estetik bir ya da birkaç
yönden incelenmesi yapılmaktadır.
a.4 BİLİMSEL ELEŞTİRİ
Bir filmin toplumsal, siyasal, tarihi, psikolojik, etik, teknik, anlambilim,
estetik açılardan incelenmesi, nedenlerinin araştırılması, bu araştırmaların
bilimsel verilere dayandırılarak nesnel bir biçimde incelenmesi ve eserin sanat
içindeki yerine oturtulmasıdır. Bilimsel eleştiri yapılırken öznellikten tamamen
kaçınılır. Nesnel bir biçimde, çağdaş yöntemle eser incelenir. Bu tür eleştiride
filmin filmografisi verilmekte, konu ayrıntılı olarak anlatılmaktadır. Filmle
ilgili başka kaynaklarada çıkan yazılardan örnekler verilmekte ve film
toplumbilimsel, siyasal, etik, psikolojik, anlambilim, teknik ve estetik
yöntemlerden dayanaklarını alarak ve bunların yardımıyla neden-sonuç ilişkisini
gözönüne alarak incelemektedir.
B) Zafer Özden'in "Film Eleştirisi" adlı çalışmasında yer alan "Eleştiri
Yöntemleri "
b.1 GAZETE ELEŞTİRİSİ
Filmciler ile basın arasında sinemanın ilk yıllarından bu yana oluşmuş güçlü bir
göbek bağı bulunmaktadır. Sinemanın popüler bir eğlence biçimi olmasıyla
birlikte, filmler ve filmciler basın için tiraj artırmalarını sağlayan en önemli
haber malzemelerinden birisi olmuşlardır..." Böylelikle sinema ile ilgili
haberler ve film eleştirileri halkın en çok dikkatini çeken yazılar haline
gelmişlerdi. Bu durum bugün de değişmemiştir ama özellikle film starları
aracılığıyla gerçekleştirilen tanıtım faaliyetleri daha da büyük önem
kazanmıştır.
Günümüzde gazete eleştirileri ağırlıklı olarak haftanın belirli bir gününde (bu
gün genellikle filmlerin haftalık olarak değişme günü olan Cuma günü ve tatil
günü olan Cumartesi günü olmaktadır) günlük gazetelerde, bunların hafta sonu
ekleri ve haftalık ya da aylık dergiler gibi yayın organlarında yer alan
eleştiriler olmaktadır. Bu tür eleştiriler genel olarak geniş bir seyirci
kitlesine hitap etmektedir. Bu eleştiri yazılarının temel niteliği daha çok
piyasaya yeni çıkan bir filmin tanıtılması ve genel bir zevke sahip seyirci
kitlesine söz konusu film hakkında bilgi verilmesidir.
Gazete eleştirmeninin asıl amacı sinema seyircisini ne tür bir film göreceği,
konusu, oyuncuları. ilgi çekici noktaları, filmin ne tür bir eğlence sağlayacağı
gibi konularda önceden bilgilendirmek ve filmi görmeye teşvik etmektir.
Bir gazete eleştirmeninin sözleriyle eleştirmenin amacı; sinemayı sevdirmek,
sinemanın önemini vurgulamaktır. Okuruna karşı bir sorumluluğu vardır.
Okurun bir filmin hem sinema tarihindeki hem gündemdeki yeri ve niteliği
hakkında bilgi sahibi olup kısıtlı zamanını ve bütçesini ayarlamasını, sinema
kültürünü arttırmasını sağlamak eleştirmenin görevidir." Bu nedenle gazete
eleştirmeninin asıl işlevi henüz görülmemiş bir film hakkında derinlikli bir
çözümleme yapmak değil; kısıtlı yeri içinde aktarabildiği kadar bilgiyi
okuyucusu ile paylaşarak onu filmi görmeye yönlendirmektir.
Gazetede yazdığı eleştirilerin biçimi hakkındaki sözleriyle Burçak Evren, bu
yaklaşımın üslubu ile ilgili ipuçlarını vermektedir: "Benim benimsediğim yöntem
şu: Önce filmin yönetmeninin hakkında çok kısa anımsatmalar yaparak ansiklopedik
bilgi vermek, sonra eleştirinin kalıcılığını ve işlevselliğini düşünerek çok
kısa özet yapmak ve geniş olarak da filmi açmak, yorumlamak, olumlu-olumsuz
öğelerini ortaya koyarak neden ve niçinlerini sıralamak.
Çünkü, ülkemizde batıda olduğu gibi film izlendikten sonra eleştiri okunmuyor,
tam aksine eleştiri okunduktan sonra filme gidiliyor. Ben eleştiride
yönlendirici değil, aksine açıklayıcı, sergileyici ve çözücü olmak istiyorum.
Sonuçta ise, gazeteci film eleştirmenleri daha kişisel bir üslup geliştirme
eğilimi göstermekte; gazete eleştirisi üslubu ağırlıklı olarak haz estetiğine;
film eleştirmeninin filmden aldığı zevke ve kendi beğeni tarzına göre bir filmi
sevip sevmemesine dayalı olmakta, ortak zevkleri paylaşan bir okur kitlesi için
ise film eleştirmeninin film hakkındaki izlenimleri yol gösterici olmaktadır.
b.2 TARİHSEL ELEŞTİRİ
Tarihsel film eleştirisi, filmlerin üretildikleri tarihsel dönem içinde yer
aldıkları bağlamda değerlendirilmesini içermektedir. Tarihsel eleştiri
filmlerin, toplumun ve film yapımcılarının belirli bir tarihsel dönem içinde
çakıştıkları noktada incelenmelerini içermekte ve bir filmin anlaşılabilmesinde,
bu filmden haz alınabilmesinde ve eleştirilmesinde filmin içinde yer aldığı
tarihsel dönemin toplumsal ve endüstriyel ortamının koşulları, döneme egemen
olan estetik anlayışlar gibi konularda bilgi sahibi olunması gerekliliğini
vurgulamaktadır.
Tarihsel film eleştirisi film ile daha çok profesyonel ya da akademik düzeyde
ilgilenen kimselerin dikkatini çeken bir eleştirel yaklaşımdır. Bu nedenle
tarihsel eleştiri yaklaşımının örnekleri daha çok akademik nitelikli yayınlarda
ya da daha az popülerliğe sahip olan ve sinema ile entelektüel düzeyde ilgilenen
kimselere hitap eden yayınlarda göze çarpmaktadır. Bu yayınlardaki tarihsel film
eleştirisinin temel
işlevi filmleri tarihsel bağlam içinde değerlendirmek üzere, zaman içinde
meydana gelen değişimleri filmler bağlamında incelemek, sinema endüstrisi
içindeki uygulamaların ve değişimlerin, ve gelişmelerin filmler üzerindeki
etkilerini çözümlemek, filmlerin üretilmiş oldukları dönemlerle ilgili
araştırmalar yapmak, filmin içinde yer aldığı tarihsel dönemin sosyal bağlamı
ile ilişkilerini incelemek; kısacası filmleri tarihsel etkileri ve etkilenmeleri
çerçevesinde değerlendirmektir.
Bu tür vurgulamalar içinde, tarihsel eleştiri yaklaşımını kullanarak eski
filmlere yeniden dönülmesiyle, az bilinen filmlerin incelenmesiyle ya da yeni
bulunan filmlerin değerlendirilmesiyle filmler konusunda yeni düşüncelerin
üretilmesi ve film tarihi nin yeniden gözden geçirilmesi -zaman zaman
düzeltilmesi- mümkün olmaktadır. Tarihsel eleştiri yaklaşımı içinde, film
eleştirmenleri sinema tarihi içindeki eski filmlerde yeni anlamlar ortaya
çıkarmakta, tarih içinde unutulmuş bazı filmlerin eleştirel açıdan hakkettikleri
ilgiyi görmelerini sağlamaktadır. Film incelemelerinin akademik düzeyde gelişimi
ve filmlere yönelik eleştirel yaklaşımların zenginleşmesi tarihsel eleştiriyi de
beslemiş ve gelişmesini sağlamıştır.
Filmlere tarihsel açıdan yaklaşan birisi "belki de anlatı okuyucusu olmaktan çok
bir edebiyat eleştirmenine daha yakındır çünkü bu yeniden kurma süreci
üstbilinçli (hyperconscious) olmak zorundadır ve eleştirel bir incelemeye
kendini teslim etmektedir. Film tarihçisi açık bir biçimde tutarlı olan
anlatıları çelişkili kanıtlara ve farklılık gösteren yorumlamaların oluşturduğu
bir karışıklık durumu içinde dağıtarak, öyküleri yarattığı kadar bozmaktadır."
Filmlere tarihsel yaklaşım ister istemez eleştirel bir boyutu içermek
zorunluluğu taşımakta; filmlere tarihsel eleştiri yaklaşımına sahip olmak bir
film tarihçisinin nitelikleri ile bir film eleştirmeninin niteliklerinin
karışımını gerektirmektedir.
b.3 AUTEUR ELEŞTİRİSİ
Auteurist film eleştirisi İkinci Dünya Savaşı sonrasında Andre Bazin'in
çevresindeki bir eleştirmen kuşağının eleştirel tavrı ile doğan bir yaklaşımdır.
Auteur film eleştirisi yaklaşımında amaç, bir filmin yaratılmasında (tıpkı bir
romanın yazarı gibi) en büyük sorumluluğu taşıyan ve kendi imzasını filme atan
kimse olarak yönetmeni teşhis etmektir. Auteurist yaklaşım yönetmenin temel
kaygılarını, filmlerinde tekrarlayan motiflerini, filmlerinin içeriklerini ve
biçimlerini kişiliğinin tutarlılığı bağlamında ve diğer yapıtları ile ilişkisi
içinde değerlendirmekte ve açıklamaktadır.Filmler her ne kadar ortaklaşmacı bir
sanat dalı olarak görülseler ve sinemanın endüstriyel ve ticari yapısının
yönetmenin anlatımı üzerinde etkisi olduğu düşünülse de, auetur kimliğine
erişebilmiş yönetmenler bu tip kısıtlamaların üstesinden gelerek filmlerine bir
yazar gibi imzalarını atabilecek kadar kendi dışavurumlarını gerçekleştirebilmiş
sanatçılar olmaktadırlar.
Auteurist eleştiri esas olarak yönetmenlerin kişiliği bağlamında filmlerin
incelenmesini gerçekleştirdiği için, bu eleştirel yaklaşımın konusunu tek bir
yönetmene ait olan filmler oluşturmaktadır.
Bu tip eleştirilerin okuyucu kitlesini ise sinema ile sanat düzeyinde ilgilenen
entelektüel okuyucular, sinema okullarındaki öğrenciler ve akademisyenler
oluşturduğundan, daha çok entelektüel ağırlığı olan ya da filmlerle ilgili
olarak bilimsel ve sanatsal nitelikle yazıların yer aldığı dergilerde ve
üniversite yayınlarında göze çarpmaktadırlar.
Auteurist eleştiri sayesinde zamanında ticari ve popüler oldukları gerekçesiyle
bir yana bırakılmış olan ama bugün birer başyapıt olarak kabul edilen filmler
eleştiri alanı dışında kalmaktan kurtulmuşlardır. Auteur eleştirisi olmasaydı,
film sanatının anlatı geleneklerinin ve yönetmenlerin gelişiminde büyük payları
olan birçok tür filmi anlaşılamadan ve film sanatına yaptıkları katkılar
çözümlenemeden tarihin karanlığında kalacaklardı.
Auteurist eleştirinin amacı öncelikle belirli bir yönetmenin filmlerinde ortak
olarak bulunan ve filmden filme tekrarlanan, çeşitlenen veya zıt kullanımlar
içinde ortaya çıkan karakteristik yapıları, temaları, biçimsel kaygıları ve
yönetmenlerin kişisel, zihinsel meşguliyetlerini çözümlemekti. Auteurist
eleştirmenlerin ele aldıkları yönetmenler yapıtlarını daha çok tür filmleri
alanında verdikleri için, bu yönetmenlerin kişisel referans alanı içinde
filmlerinin incelenmesi iki açıdan daha yarar sağlamıştı.
Öncelikle bu eleştirel yaklaşım içinde yönetmenlerin filmleri eleştirel bir
değere sahip oldukları için, bir tür filmi olarak da doğal bir biçimde değer
kazanmışlardı; bu filmler yalnızca bir yönetmenin başyapıtlarını oluşturmanın
yanında belirli bir anlatı geleneğinin en iyi örneklerinden birisi olma konumunu
da elde ederek türsel eleştiri yaklaşımına da saygınlık ve etki
kazandırmışlardı. İkinci olarak, bir auteurist yönetmenin filmlerinde
araştırılan karakteristik yapılar, temalar, biçimsel kaygılar ve yönetmenlerin
kişisel zihinsel meşguliyetleri anlamlarım ve değerlerini yalnızca yönetmenin
kişisel yaratım alanında kazanmamaktaydılar; bu öğelerin varoluş alanı aynı
zamanda türsel anlatılara ait referans çerçevesini de içine almaktaydı.
Auteurist eleştiri süreci sadece "saklı kodların açığa çıkarılması" düzeyine
indirgenmeksizin, bir filmin ya da yönetmenin sahip olduğu ve eleştirel bir
yöntembilimin ve derinlemesine bir çözümlemenin yardımı olmaksızın o itaya
çıkarılamayacak olan anlam katmanlarının ve anlatım tarzlarının teşhis
edilmesini ve anlaşılmasını sağlayan bir çözümleme süreci olarak görülmelidir.
Auteurist yaklaşımı "bir kuramdan çok bir eleştirel yöntem" olarak tanımlayan
Andrew, bu eleştirel yaklaşımı şu şekilde açıklamaktadır: "Auteur kuramı aynı.
Bu durum yararlı olabilir ancak buna kuram demek hatalı olacaktır.
Bunun yerine 'özgün eleştiricilik' demek daha doğru olacaktır. Film tarihi bizim
için düzenlenir ve belli görünümlerin daha duyarlı olarak bize sunulması
sağlanır. Bize değerli ve değerli olması gereken filmler sunulacaktır."
İdeolojik yaklaşım içindeki eleştirmenler, auteurist yaklaşımın filmleri sosyal
ve ideolojik etmenlerin uzağında değerlendirdiği düşüncesine sahiptirler.
Ancak tarihsel açıdan bakıldığında, auteur eleştirisi filmlerin bir sanat
mertebesine yükseltilmesinde ve film yönetmeninin sanatsal statüsünün tescil
edilmesinde önemli bir işlev görmüştür. Auteurist yaklaşımla birlikte,
yönetmenlerin sanatçı kişilikleri filmlerin değerlendirilmesinde dikkate değer
bir ölçüt oluşturmuştur.
b.4 GÖSTERGEBİLİMSEL ELEŞTİRİ
Sinema göstergebilimi, günümüz film kuramları ve eleştirisi üzerinde önemli bir
etkiye sahiptir. Çağdaş film eleştirisi alanında, göstergebilimsel terimler ve
göstergebilimsel yöntembilim yaygınlık kazanmış durumdadır: filmlere nasıl
yaklaşılırsa yaklaşılsın, filmin temel anlamsal malzemesinin değerlendirilmesi
açısından göstergebilim en elverişli eleştirel yaklaşım olarak durmaktadır. Ama
bir yandan da göstergebilim terminolojisini ve yöntembilimini öğrenmek ciddi bir
uğraş gerektirmektedir.
Filmlere göstergebilimsel yaklaşımın örnekleri, bu yaklaşımının kuramsal
ağırlığından ötürü ağırlıklı olarak sinema ile bilimsel düzeyde ilgilenen
yayınlarda, kitaplarda ve üniversite yayınlarında göze çarpmaktadır.
Göstergebilimsel film eleştirisi yaklaşımının okuyucularım ise akademisyenler,
sinema öğrencileri ve dilbilimsel alan ile ilgilenen kimseler oluşturmaktadır.
Altmışlı yıllardan itibaren film eleştirisi alanında egemen olan eleştirel
yaklaşımlar arasında auteurist yaklaşım ve göstergebilimsel yaklaşım dikkate
değer bir etkiye sahip olduğu için, film eleştirmeni, film akademisyeni ve
sinema ile kuramsal düzeyde ilgilenen entelektüel seyirci göstergebilimsel
yaklaşımı öğrenme konusunda bir isteğe sahip olmuştur.
Göstergebilimsel eleştirinin, filmsel metnin kendi dışında bir kodlama sistemi
tarafından yaratılan bir simgesel bütün olarak görülmesinin ortadan kalkmasına
neden olmuştur. Göstergebilimsel bakış açısı, yeni bir tür anlamın ortaya
çıkmasına, metnin dışında değil metnin içinde varolan bir anlam yaratılmasına
olanak tanımıştır.
Film eleştirisinin göstergebilimsel temellere dayandırılması, "okurun ya da
izleyicinin bilincini yapıtın dışında bir alıcı, tüketici ya da yargıç olarak
durmaktan çıkaracak, onu metnin içinde kendi bilincini riske atmaya
zorlayacaktır. Okur kendi kodlarını, kendi yorumlama yöntemini okuma süreci
içinde soruşturmak zorunda bırakılır."
Göstergebilimsel eleştiri bu anlamda, pasif bir anlam tüketicisi olarak seyirci
ya da profesyonel bir seyirci olarak film eleştirmeni kavramı yerine, aktif bir
anlam üreticisi olarak film seyircisi ya da eleştirmeni düşüncesinin
geliştirilmesini sağlamıştır...
Genelde göstergebilim, anlamın bilimidir ve film göstergebilimcileri, bir filmin
anlamı nasıl somutlaştırdığını ve bunu seyirciye nasıl gösterdiğini açıklama
yeteneğinde kapsamlı bir model oluşturmayı önermektedirler. Göstergebilim filmin
izlenmesini mümkün kılan yasaları belirlemeyi ve tek tek filmlere ya da türlere
özel karakterlerini kazandıran belirli anlamlama kalıplarını ortaya çıkarmayı
umut etmektedir. Film alanının kalbinde sinematografik gerçek durmaktadır ve
sinematografik gerçeğin özünde anlamlama süreci vardır. Göstergebilimci doğrudan
bu özü araştırmaktadır."
b.5 SOSYOLOJİK ELEŞTİRİ
Filmlerin sosyal bilimlere dayalı bir çerçevenin kullanılmasıyla sosyolojik
ölçütlere göre değerlendirilmesini amaçlayan bu yaklaşım içinde, filmler sosyal
bir sanat ve kültür ürünü olarak eleştirilmektedirler. Bu eleştirel yaklaşım
filmleri, filmin üretilmiş olduğu dönemin ya da içeriğinde ele aldığı dönemin
sosyal koşullarının incelenmesini öne çıkarmaktadır. Bu durumda bir film hangi
türe ya da tarihsel döneme ait olursa olsun, sosyolojik veriler sağlayan bir
belge gibi ele alınmaktadır.
Sosyolojik eleştiri anlayışının temelinde filmlerin sınıf, ırk cinsiyet ya da
ulus gibi eksenler etrafında değerlendirilmesi bulunmaktadır. Sosyolojik
yaklaşıma sahip bir film eleştirmeni, bir sosyolog gibi, filmleri bir toplumun
değer yargılarını, normlarını, ideallerini ve dünya görüşünü yansıtan birer
kültür ürünü olarak ele almaktadır. Sosyolojik eleştiri yaklaşımı film
eleştirmeninin bir filmi çekildiği tarihsel dönemin sosyolojik ortamını ve
koşullarını göz önüne alarak daha bütünlüklü bir biçimde açıklayabilmesine
yardımcı olmaktadır.
Sosyolojik eleştiride bulunacak bir film eleştirmeninin bilmesi ve filmlerde
araması gereken bazı temel kavramlar vardır; sosyo-ekonomik sınıf, cinsiyet,
azınlıklar, ırk, toplumsallaşma, toplumsal rol, statü, stereotip, değerler,
yaşam biçimi, yabancılaşma, anomi, bürokrasi, seçkinler, sapkınlık,
işlevselcilik olarak saptanmaktadır. Film eleştirmeni bu tür kavramları
kullanarak filmlerde toplumsal
yansımaların izini filmlerin eğlendirme, eğitme, bilgilendirme, etkileme, vb.
işlevleri içinde bulmaya çalışmaktadır.
Sosyolojik film eleştirisi hem filmlerin ticari işleyişine katkıda bulunmak
üzere filmleri kendi yaklaşım ölçütlerine uygunlukları içinde ele alarak
seyircinin filmlere çekilmesine yardımcı olmakta hem de fikirleri bir araç
olarak kullanarak sanat, toplum ve kültür üzerine düşünceler üretilmesini
sağlayacak bir zeminden yararlanmaktadır.
Sosyolojik film eleştirisi seyircinin filmleri kendi kültürel kaygıları ya da
arzularını ifade eden yönleri kavrayarak seyretmesine ve değerlendirmesine,
böylelikle filmi olduğu kadar sosyal bir varlık olarak kendisini ve içinde yer
aldığı toplumsal yapıyı anlamasına yardımcı olmaktadır.
b.6 İDEOLOJİK ELEŞTİRİ
İdeolojik film eleştirisi yaklaşımının temelinde Marksist kuram bulunmaktadır.
İdeolojik film eleştirisinin temel amacı ideolojik bir yeniden üre tim aracı
olarak filmlerin doğasının belirlenmesini sağlamaktır. Sosyolojik film
eleştirisi yaklaşımında olduğu gibi ideolojik film eleştirisi de filmleri
toplumun ve üretilmiş oldukları dönemin bir yansıması olarak ele almakta ve
sosyo-ekonomik temellere sahip altyapı ilişkilerinin üstyapı ürünü olarak
filmleri nasıl belirlediğini sosyolojik eleştiriden ayrılan yönüyle ideolojik
belirlemelere vurgu yaparak araştırmaktadır.
İdeolojik eleştiri yaklaşımında film ile ilgili olarak sorulan temel sorular ve
ele alınan temel sorunlar şunlardır: Kültürel pratikler ve kültürel ürünler
olarak sinema filmleri sinema seyircilerini nasıl bir ideolojik konumlandırma
içine yerleştirmektedirler? İçinde bulundukları tarihsel dönem içindeki sınıfsal
ilişkiler bağlamında çeşitli kültürel düşünceler ve değerler, toplumsal
konumlar, ideolojik yansımalar filmlerde nasıl yeniden üretilmektedirler?
Filmlerin kültürel birer metin olarak okunmaları aracılığıyla derinde yatan
ideolojik koşullandırmalar ve imalar nasıl ortaya çıkarılabilirler? Filmler
egemen ideolojinin yeniden üretilmesinde nasıl bir işlev görmektedirler? Filmler
gerçek yaşamı yansıtmaktan çok kendi gerçeklik anlayışlarını sinema seyircisine
nasıl kabul ettirmektedirler?
İdeolojik film eleştirisi bu tür sorunlar çerçevesinde, filmlerin endüstriyel
üretim koşullarının kapitalist üretim mantığı ile ilişkilerini ele almaktadır.
Ayrıca ideolojik film eleştirisi, bir anlatı sistemi olarak filmlerin mevcut
sosyal ilişkileri desteklemeleri ve yeniden üretmeleri bağlamında nasıl bir
işlev gördüklerini açıklama uğraşı içindedir.
İdeolojik film eleştirisinin nasıl yapılması gerektiği konusundaki cevabı ise,
Comolli ve Narboni'nin ideolojik yaklaşımın ilk kilometre taşlarından birisi
olan makalelerinde bulabiliriz.
Comolli ve Nar boni, bu makalede eleştiri nesnesi olacak filmleri yedi gruba
ayırmakta bu gruplar içinde yer alan filmlerinin niteliklerinin gerektirdiği
şekilde ideolojik eleştirinin yapılması gerektiğini ileri sürmektedirler:
İlk grup filmler içinde, kendilerini üreten ideolojinin bilinçsiz taşıyıcısı
olan filmler bulunmaktadır . İkinci grup filmler içinde, İdeolojik asimilasyona
'"gösterenler" ve "gösterilenler" düzeyinde karşı çıkan ve ideolojiye doğrudan
saldıran filmler bulunmaktadır. Aynı işlevi yerine getiren üçüncü grup içinde
ise içerikleri açık bir biçimde politik olmayan ama "filmin grenine karşı okuma"
sonucunda aynı işlevi gördükleri açık hale gelen filmler bulunmaktadır. Dördüncü
grup içindeki filmler sahip oldukları politik içeriğe karşın dilini ve
imajlarını aynen uyarladığı için ideolojik sisteme etkili bir eleştiri
getiremeyen filmlerden oluşmaktadır. Beşinci grup içinde ise, ilk bakışta
ideolojiye kuvvetle bağlı ve onun hükmünde görünen ama bunu belirsiz bir
yordamla yapan filmler bulunmaktadır. Bu niteliğe sahip olan filmlerin
eleştirisinde ise, film ile ideoloji arasında bu filmler ile oluşturulan
açıklığa işaret etmek ve bu filmlerin nasıl işlediklerini göstermek
gerekmektedir.
Bu eleştirel tavırlar içinde tasarlayabileceğimiz ideolojik film eleştirisi,
toplum içindeki kültürel temsiller aracılığıyla sunulan ideolojinin filmlerde
nasıl yansıtıldığını; filmlerin kültürel temsillerin sürdürülmesine ya da
belirli bir ideoloji doğrultusunda üretilmesine nasıl yardımcı olduklarını;
kültürel ürünler olarak filmlerin nasıl ideolojik pratikleri oluşturma, sürdürme
ya da dönüştürme çabası içine girdiklerini araştırmaktadır.
b.7 PSİKANALİTİK ELEŞTİRİ
Psikanaliz kuramına dayalı film eleştirisi, filmlerin eleştirilmesinde özelikle
yönetmenin ruhsal dünyasının ve bilinçaltının dışavurumunu ya da toplumsal,
kollektif bilinçaltının dışavurumunun izlerini bulmaya girişmekte ve filmleri
tıpkı bir düş süreci gibi ele alarak, filmlerin manifest (açık) içeriğinin
altında yatan latent (örtük) içeriğini ortaya çıkarma amacını taşımaktadır.
Psikanalitik eleştiri yaklaşımı içinde yalnızca yönetmen değil, filmlerinin
içerik malzemesi ve karakterlerime psikanalitik veriler olarak
değerlendirilmektedir.
Psikanalizin sinema filmlerinin eleştirisinde etkili bir yaklaşım olarak
varolması, özellikle bir 'düş fabrikası' olarak adlandırılan Hollywood
filmlerinin Freudian motiflere uygunluk göstermesinden kaynaklanmaktaydı. "Ancak
bu tür
okumalar (düşün açık içeriği ile kıyaslayabileceğimiz) filmin görünürdeki
anlamının yerini (düşteki örtük anlamın eşdeğeri olan) gizli, Freudian anlamın
almasıyla indirgemeciliğe yöneldiler.
Üzerinde durduğu temel noktalar çevresinde psikanalitik eleştiri yaklaşımım
incelemeye geçecek olursak, filmler ile düşler arasında bulunduğu düşünülen
benzerlikten yola çıkabiliriz. Freud'un düşlerin kendi mantığı içinde işleyen,
kendine ait bir ifade tarzı olduğunu ortaya koymasının sonucunda, filmsel
anlatının da benzer süreçler içinde işlediği düşünülmüştü: Filmler de düşsel bir
metin olarak ele alınabilirdi. Aslında film seyretme sürecinin düş görme süreci
ile olan benzerliklerine daha sinemanın ilk yıllarında dikkat çekilmişti.
Psikanalitik film eleştirisi bir filmin seyircinin "düş süreci" olarak
incelenmesinde, filmlerin seyircinin çeşitli psikolojik kaygılarının,
endişelerinin ya da arzularının perdede nasıl yansıttıklarının göz önüne
serilmesinde başvurulacak eleştirel çatıyı sağlamaktadır.
Filmleri seyircinin gördüğü düşler olarak ele aldığımızda, sinema filmlerinin
çağdaş toplumlar için yarattığı sorunların çözümünde en elverişli eleştirel araç
psikanaliz olmaktadır. Psikanalitik eleştiri yaklaşımını kullanarak farklı
tarihsel dönemler içinde çekilen filmlerde yer alan karakterler ya da korku
filmlerindeki figürleştirmeler aracılığıyla dönem içinde ön plana çıkan ya da
tarihin ilk dönemlerinden bu yana insanlar tarafından evrensel olarak paylaşılan
duygu ve düşüncelerin saptanıp çözümlenmesini gerçekleştirmek mümkündür. Bu
çözümleme filmlerin sosyolojik ve ideolojik imalarının o itaya konulmasını
sağlayacaktır. Psikanalitik çözümleme bize yalnızca eleştirel bir sistematik
değil, çeşitli psikolojik öğeleri tanımlayıp sınıflandırabilme olanağı
tanımaktadır.
Psikanalitik film eleştirisi filmleri yönetmenin ya da seyircinin psikolojisi
bağlamında çözümlenmelerini sağlamasının yanında. filmsel metnin, filmsel
anlatının kurulmasını sağlayan sözleşmelerin, ilişkilerin ve çeşitli filmsel
kullanımların açıklanmasında ve film yapıntılarının kurulma biçimlerinin
anlaşılmasında yardımcı olmaktadır. Psikanalitik eleştiri filmlerin seyirciye ne
tür bazları hangi filmsel yöntemlerle sunduğunu araştırma konusunda da yol
göstericidir. Filmler haz ilkesinin egemenliğinde çalışmaktadırlar. Sinema
seyircisi filmi haz almak üzere seyretmeye gitmektedir. Sinema kurumu açısından
en başarısız durum seyirciye hazzını kıracak kötü bir film sunmaktır.
Psikanalitik eleştiri, sinema seyircisinin hazzını kıracak -filmsel anlatının
bütünlüğünü bozacak- öğelerin dışarıda bırakılmasını sağlayan anlatım
stratejilerine dikkat çekerek ve bize iki imgenin dizimsel ilişkiler içinde arka
arkaya getirilmesinin psikolojik bağlamım açıklayarak filmlerin psikolojik
temellere dayanan derin anlam katmanlarına ulaşmamızı sağlamaktadır.
b.8 FEMİNİST ELEŞTİRİ
Feminist film eleştirisi, altmışlı yıllar içindeki karşı-kültürel hareketlerin
arasındaki feminist hareketin sinemadaki karşılığı olarak ortaya çıkmış ve
benzer politik ve kuramsal kaygılar içinde uygulamada bulunmuştur. Bu nedenle
feminist film eleştirisini tarihsel gelişim içindeki düşünce akımları, kuramsal
gelişmeler ve politik ortam ile ilişkili olarak; politik hareket eşcinsel
hareket, ve siyah hareket ile ilgili bir biçimde düşünmek gerekir. Feminist film
eleştirisi de feminist edebiyat eleştirisinden yararlanmıştır. Edebi metnin ve
filmsel metnin okunmasında eleştirel paralellikler oluşmuştur. Başlangıçta
politik temeller üzerinde yükselen feminist film eleştirisi daha sonraları
ağırlıklı olarak göstergebilimsel ve psikanalitik yaklaşımlardan etkilenerek
gelişmesini sürdürmüştür.
Feminist film eleştirisinin temel çıkış noktalarım şu şekilde belirleyebilmek
mümkündür: Feminist film eleştirmenleri öncelikle toplumdaki eşitsizliklerin ve
kadına yönelik cinsiyetçi ayrımların ve bastırmaların kaynağı olarak gördükleri
babaerkil yapıların ve bunların inşa edilme yollarının çözümlenmesini ve deşifre
edilmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. Filmlerin babaerkil düzenin devamını
sağlayan anlamlandırma kalıplarını nasıl ürettiğini; bu anlamlandırma kalıpları
içinde kadının filmsel sunumunun nasıl gerçekleştirildiğini ortaya koymayı ve
feminist tavra uygun film üretim pratiklerinin üretilmesini ve teşvik edilmesini
amaçlamaktadırlar. Feminist eleştiri yaklaşımı, erkek egemen sinemada kadınların
kendilerine ait bir anlamlama sistemi içinde değil, erkek bilinci açısından
temsil ettikleri anlam açısından sunulduklarını kabul etmektedir.
Feminist film eleştirisinin önemli bir konusu 'kadın olarak kadın'ın sinemada
sunulmadığı, kadınların bir sesi olmadığı, kadın bakış açısının duyulmadığı
gerçeğinin incelenmesidir. Bu gerçeğin tanınması, bütün girişimleri sinemanın
Feminist bir eleştirisinde birleşti ri r. Feminist eleştirmenler, bu tür temel
sorunlar çerçevesinde gerek yeni üretilmiş filmleri gerek sinema tarihinde
yerlerini almış eski filmleri feminist bir bakış açısından yorumlamaktadırlar.
Film eleştirisinin tarihsel gelişimine bakarken aktarmış olduğumuz gibi, 1970'li
yıllarda üniversitelerde film departmanlarının açılması sonucunda film kuramının
akademik düzeyde ele alınmaya başlaması, feminist film kuramının ve
eleştirisinin hızla gelişmesini sağlamıştır. Ortaya çıktığı yıllardan bu yana
feminist film eleştirisi gerek kuramsal ve eleştirel alanda yaptığı katkılar
gerek film yapımı koşullarında yaptığı yol göstericilik nedeniyle en etkili
eleştirel yaklaşımlardan birisini temsil etmiştir.
C) Tim Bywater - Thomas Sobchack, "Introduction to Film Criticism -Majör
Critical Approaches to Narrative Film" adlı kitaplarında yer alan film
eleştirisi konusundaki yaklaşımları;
C) YAPITSAL/TEXTUAL (FİLME BAĞLI OLARAK YAPILAN) YAKLAŞIM;
c.1 Film Eleştirilerine Gazeteci Yönünden Yaklaşım;
İzleyici; Söz konusu filmi daha önce hiç görmemiş, sinemaya sık sık giden
kişiler.
İşlevleri: Son çıkan filmler hakkında bilgi vermek, filmin reklamını yapmak.
Konular: Sinemada oynayan en son filmler.
Yazarları: Özel bir uzmanlık eğitimi görmemiş, sadece günlük ya da haftalık
gazetelerde sürekli film eleştirileri yazan gazeteciler.
Yayınlar: Yerel ve ulusal günlük ve haftalık gazeteler, haftalık ve aylık
dergiler.
Yazarlar, bu yaklaşımda "yorumcu" ve "eleştirmen" sıfatlarını kullanıyorlar.
Günlük gazetelerde çıkan yazılan "yorum" ve dergilerde çıkan yazıları ise
"eleştiri" olarak değerlendiriyorlar. Bu değerlendirmeler bizim tanımladığımız
"Tanıtma Yazıları" ve "Klasik Eleştirilere" karşılık gelmektedir.
Film Eleştirilerine Gazeteci Yönünden Yaklaşımın Temel Noktaları
I. Kaynaklar:
A. İlk olarak, sizi kimsenin etkilememesi için filmi hemen ilk gösterimde
izleyiniz. Gazete ve dergilerde çıkan film reklamlarını okumayın ve
arkadaşlarınız ile filmin olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaktan kaçının.
Kendi eleştirinizi yazmadan o film hakkında hiçbir eleştiri okumayın.
B. İkincil olarak, diğer filmlerle karşılaştırma yapabilmek için aynı anda
oynayan rekabet edici diğer filmleri izleyin. Konusu aynı olan, aynı aktörlerin
oynadığı veya aynı yönetmenin yaptığı diğer filmleri videodan izleyin. Gerek
erkek, gerekse bayan eleştirmenlerin yazdıkları çeşitli film eleştirilerini
inceleyin. Ayrıca günlük gazetelerde çıkan film eleştirilerini okuyun.
II. Yöntem:
Filmi izlerken ayrıntılı, kesin notlar tutun. Tüm gazete ve dergilerdeki film
eleştirilerinin stillerini kopya etmeye çalışarak kendi stilinizi yaratın. "Bana
göre", "inanıyorum ki" ve "sanıyorum" gibi sözcüklerden kaçının. Yazınızda
kesinlik önemlidir. Eleştirdiğiniz filmi ve kendi stilinizi sevin.
III. Gazeteci Yönünden Film Eleştirisi Yapan Kişinin Yanıt Arayacağı Sorular:
1- Filmin oyuncusu kimlerdir ve filmdeki rolleri nelerdir?
2- Yapımcısı kimdir, şirket, yönetmen, yazar v.b. Bu kişilerin diğer filmlerini
izledim mi? Bunlara değinmem gerekir mi?
3- Filmden hoşlandım mı? Neden? Neden hoşlanmadım?
4- Filmi bir kez izlemekle dürüst davrandım mı? Yoksa bir kez daha izlemeli
miyim?
5- Filmin oyuncuları, yönetmeni, konusu ile ilgili ön yargılarım var mı?
6- Mümkün olduğu kadar tarafsız oldum mu? Görüşlerimi örnek vererek kanıtladım
mı? Ön yargılı davrandım mı? Filmi doğru olarak tarif ettim mi?
c.1.2Film Eleştirisinde Hümanist Yaklaşım
İzleyici: Filmi güzel sanatlardan biri olarak kabul eden kültürde yapılan bir
tartışma hakkındaki film veya filmleri genel kültürlü okuyucunun görmüş olduğu
düşünülür.
İşlevleri: Akıllı bir film izleyicisinin belli bir filmin ilginçliği hakkındaki
derinliğini sağlaması için zor bir filmdeki motif ve sembolleri yorumlaması;
geleneksel estetik prensiplerle film ve yapımcılara değer biçmesi.
Konular: Film yönetmenleri, yapımcıları, türler, eğilimler, çağdaş kültürel
yaklaşımlarla film ilişkisini sağlayan yeni ya da klasik filmler.
Yazarlar: Edebiyat ve felsefede tecrübesi olan, uzman olmayan kişiler, güzel
sanat eleştirmenleri, serbest yazarlar, diğer bilimlerden akademisyenler, genel
kültürlü halka yazı yazan sinema alanındaki akademisyenler.
Yayınlar: Entelektüellerin izlediği "Critical Inquiry" gibi sanat dergileri,
büyük gazetelerin Pazar ekleri, genel okuyucular için ticari kaplar, üniversite
baskılarında bilimsel kitaplar.
Film basit bir eğlenceden başka şeyler ifade etmelidir. Geriye doğru incelemeyi,
düşünceleri ve yazılan hakeder. Filmler insan yaşayışı hakkında olduğundan beri,
genel entellektüel konulara ilgi sahibi olan her insan sinema tecrübeleri
hakkında yazabilir. Bu film eleştirileriyle ilgilenme şekline Hümanist Yaklaşım
denir. Bu yaklaşım filmi diğerleri gibi bir sanat gördüğünden ve film
eleştirisini eğitimli, kültürlü insanların uyguladığı genel bir insan eylemi
olarak gördüklerinden HÜMANİST olarak adlandırılır. Rönesans'ın klasik hümanizmi
gibi. Hümanist film eleştirisi genel insani değerlerin ve varolmanın genel ve
evrensel görünümleriyle (doğum, ölüm, aşk, mutluluk, üzüntü) ilgili
olduklarından dolayı insan tecrübesinin gerçeklerinin temsilini araştırır. Pek
çok kimse hümanist eleştiriyi duygusal bir eleştiri olarak kabul ederler. (Hitchcock'un
Psycho'sunu Robin Wood hümanist yaklaşımla ele alıp inceler. Chaplin'in
filmleride hümanist yaklaşıma uygundur) Hümanist yaklaşım sezgisel yoruma ve
kişisel görüşlere açık bir yaklaşımdır.
Hümanist Film Eleştirisi Yazmanın Temel Noktaları
I. Kaynaklar
A. İlk olarak tüm filmlerin insancıl (hümanist) film eleştirisinin potansiyel
konulan olduğu bilinmeliydi.
B. İkincil olarak, entellektüel, ciddi, sinema yayınlarındaki film eleştirileri
okunmalıdır. Sight and Sound, Film Comment gibi. Filminizle ilgili bulduğunuz
kitap ve dergiler için kart katalogu yapılmalıdır.
II. Yöntem
Yazmak istediğiniz filmleri birden fazla izleyin. Video, CD, VCD size yardımcı
olacaktır. Sezgisel algı ve filmin gözlenmesi ilk izleyişte olur. Sonraki
izlemelerde mantıksal desteklerle değerlendirme süreci başlar. Örneğin,
Bergman'ın "Fanny Alexander" (1982) filmi çocukluk ve gençliği anlatır tezine
ilk izlenimde karar verir, sonra filmde tezinizi doğrulayan görüntüleri
ayrıntılı olarak tanımlar ve listelersiniz.
I- Hümanist Film Eleştirisi Yapan Kişinin Yanıt Arayacağı Sorular
1. Film, filme karşı güçlü bir duygusal tepki harekete geçirdi mi? Niçin?
2. Filmin teması neydi? Önemli mi, saçma mı? Film temayı nasıl açığa çıkarıyor.
3. Film karmaşık mı, konu kararlılığı belirsiz mi? Açık sözlü mü? Paradoksal mı?
Alaylı mı?
4. Karakterler iki mi çok mu figürlü?
5. Filmin biçimsel görünümü-ışıklar, kompozisyon, yönetimsel gibi filmin
etkisine katılıyor mu?
6. Filmi kim yaptı? Bu kişi oyuncu mu? Filmin bir oyuncu tarafından
gerçekleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz.
7. Film eski bir çalışma ise, bugün hala değerini koruyor mu? Niçin hala
hatırlanmaya değer bir film?
8. Hollywood filmiyse sanatsal olup olmadığı?
9. Kitlesel seyircisi, Amerikan değerleri, yabancı görüş açıları, varsayımlar
hakkında film bize bazı şeyleri anlatır mı?
Film yaratıcılarının ve filmlerinin analizi izleyicleri: Film yapımı ile
ilgilenen genel okuyucu, sinema öğrencileri ve akademisyenler.
İşlevleri: Bir filmin yaratılmasında en fazla paya sahip kişinin, genellikle
yönetmenin belirlenmesi, eserin, içeriğinin tekliği ve bütünlüğü, biçimi ya da
sanat gücü açılarından tanımlanması ve değerlendirilmesi.
Konular: Bir kişiye mal edilebilecek filmlerin tümü; örneğin, Alfred
Hitchcook'un yönettiği filmler.
Yazarları: Serbest profesyoneller sinema ile ilgilenen akademisyenler.
Auteur Eleştiri; yapıtsal ve bağlamsal eleştirinin sınırlarını çizdiği bir
yelpazenin ortasına konulabilir. Auteurist Eleştirmen bir yandan öncelikle tek
tek filmlerin yapısal ve retorik temalarını belirlemeye çalışır ve bir sinema
sanatçısının 'eserlerindeki ortak paydalar olarak sinemasal yapılan ve sanatçıya
ait kişisel görüşleri ortaya çıkarır ve betimler. Diğer taraftan, auterizm,
sosyal ve bireysel geçmişin bir kesişimi olarak filmin üstyapısını inceler, bunu
yaparken de "auteur"ü, sanatsal gücü ve özyaşamı gözönünde tutar.
Auteurist Eleştiri Yaklaşımının Temel Noktaları
I. Kaynaklar
A- Birincil Kaynaklar;
Gerçekten sevdiğiniz bir filmi ele alın. Filmi kimin yönettiğini öğrenin. Aynı
kişinin yönettiği diğer fümleride elde edin (video kaydı vb). Veya hakkında
birşeyler okuduğunuz ya da sinema derslerinizde adı geçen bir yönetmenin birçok
filmini bulup izleyin. Bir senaristin de pek çok filmini izlemek mümkün
olabilir.
B- İkincil Kaynaklar; Seçtiğiniz auteurün filmleri üzerine yazılmış herşeyi
okuyun,
II. Yöntem:
Aynı yönetmenin, senaristin veya film yıldızının üç ya da daha fazla filmini
inceleyin. Sylvester Stallone, Woody Ailen gibi. Hem senaristlik hem de bazen
oyunculuk yapan yönetmenleri seçmek daha faydalı olabilir. Ya da tanınmış bir
yönetmenin, dikkati fazla çekmemiş filmleri ve temaları üzerinde
yoğunlaşılabilir. Filmleri kamera hareketleri (ekspresyonist/realist),
karakterler, diyalog ve mekan düzenlemeleri açılarından inceleyin. Filmin ana
temasını, her filmin ortak özelliği olan bir-iki konuya indirmeye çalışın.
Auteur ile görüşme yapmak imkansız olsa bile, halkla ilişkiler adresine bir bir
soru listesi göndermek olumlu sonuç verebilir.
III. Auteurist Yaklaşımı Kullanacak Kişinin Yanıt Arayacağı Sorular
l. Auteur'ün hayatı (sosyal sınıfı, siyasal eğilimleri, eğitimi, mesleki hayatı)
ile seçtiği temalar arasında bir ilişki var mı?
2. Auteur filmlerinde aynı ekip oyuncularla mı çalışmayı tercih ediyor.
3. Auteur ile yapılmış söyleşiler, biyografik ve otobiyogrofîk malzeme mevcut
mu?
4. Auteur, hep aynı temaları ve aynı biçemi mi kullanıyor? Auteur belli
çekimleri (yakın plan, üst-açı, geniş plan v.b) ve teknikleri mi tercih ediyor?
5. İncelediğim filmlerle damgasını vuran auteure özgü kişisel özellikler
nelerdir?
c.2.2 Film Eleştirisinde Tür Yaklaşımı: Filmlerin Tür Formüllerinin Analizi
İzleyicileri: Sinema konularıyla tanışık genel okuyucular, sinema
akademisyenleri ve öğrencileri.
İşlevleri: Film formlarını ve tiplerini tanımlayıp; formül açısından filmlerinde
bulunan unsurları sınıflandırıp analiz etmek.
Konular: Benzer temaları, karakterleri ve atmosferleri kullanan popüler film
grupları örneğin, korku filmleri, westernler, bilim kurgu filmleri.
Yazarları: Serbest yazan profesyoneller; sinema akademisyenleri.
Yayınlar: Entellektüel genel dergiler; sinema dergileri; ticari ve akademik
kitaplar.
Film Türü Eleştirisi Yaklaşımının Temel Noktaları
I. Kaynaklar
A. Birincil Kaynaklar;
Hollywood yapımı filmlerin çoğunun tür geleneğiyle bir bağlantısı vardır. Bunu
kafanızın bir yerinde tutarak, hem televizyonda hem de sinemada, filmleri tür
özelliklerini bulma niyetiyle izleyin. (1) standart tür formülünden ayrılan, (2)
bir tür formülüne mükemmel şekilde uyan, (3) eski bir türde yeni bir zemin
yaratan, (4) bir türü hicveden ya da (5) potansiyel olarak yeni bir türün bir
üyesi gibi görünen filmleri arayın.
B. İkincil Kaynaklar;
Daha önce yayınlanmış olan tür film eleştirilerini okuyun ve o eleştirinin
yazarları ve editörleri tarafından tavsiye edilen bazı filmleri gözden geçirin.
Bu size bir türün saptanmasında ya da belirlenmesinde nelere bakacağınız
konusunda yardımcı olacaktır. Türler kitlesel seyircilere genellikle bilinçaltı
düzeyde cazip geldiklerinden, bir arkadaşınıza ya da akrabanıza film hakkında ne
düşündüğünü ya da ne hissettiğini sorarak bir tür filminin yapısına ve etkisine
ilişkin bazı ipuçları elde edebilirsiniz.
II. Yöntem
Tür yaklaşımından yararlanarak, bir çağdaş filmin oturmuş film türündeki yerini
inceleyin ya da bir oturmuş tür filminin tutarlı tür kalıplarından hangi
şekillerde sapmalar gösterdiğini irdeleyin. Bir yeni tür saptamaya çalışın ya da
Robert Altman'ın filmleri gibi bir oturmuş türü hicveden bir filmi inceleyin.
Son olarak, bir filme yönelik kendi tepkilerinizi irdeleyin ve bu tepkilerin tür
sinemasının doğasıyla nasıl ilgili olduklarım, türe tepkinizin psikolojik
unsurunu irdeleyerek açıklayın.
III. Tür Yaklaşımını Kullanan Bir Yazarın Yanıt Arayacağı Sorular
1. Entrika, karakter, tema, atmosfer ve diyalog bakımından tekrarlanan ve
sımflandınlabilecek, teşhis edilebilecek belli özellikler var mı?
2. Gösterimde olan filmlerden herhangi biri oturmuş türlerin bariz örnekleri mi?
3. Günümüzde filmlerde çalışan aktörler belli tür gelenekleriyle bağlantılılar
mı?
4. Film türlerinde hangi sosyal tavırlar ya da değerler ifade edilmektedir?
5. Son beş yılda yeni film türleri ortaya çıktı mı? Eğer çıktıysa, neden?
Çıkmadıysa, neden çıkmadı?
6. Yeni türün ya da türlerin özellikleri nelerdir?
7. Gerçekte türü hicveden ya da seyircinin türlere olan sevgisini hicveden fakat
seyircinin bir türün parçası olarak göreceği bir film var mı?
8. Yıllar geçtikçe gelişen farklı türlerin -örneğin western- geçirdiği evrim
nedir?
9. Tamamen silinen bir tür var mı ya da yeniden sahneye çıkan bir tür var mı
(örneğin, film noir -kara film- türünün günümüzdeki popülerliği)?
c.3) BAĞLAMSAL YAKLAŞIM (CONTEXTUAL
YAKLAŞIM)
Filmler ile Kadraj Dışındaki Dünya Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi/Analizi
Bir filme, bir bağlam içinde bakılması; filmin, sinemanın dışındaki dünya
üzerindeki etkisine ve dünyanın sinema üzerindeki etkisine bakmayı içerir. Hem
auteur (yaratıcı) hem de tür yaklaşımları, tek tek filmler üzerinde odaklansalar
bile, tek bir çalışmanın diğer filmlerin bağlamı içindeki konumunu dikkate
alırlar.
Ve gerçekten de, böylece birçok stüdyo daha da ileri gitmekte ve türleri, bir
tarihsel, ekonomik ya da teknolojik bağlam içine yerleştirmektedir. Örneğin, bir
tür olarak müzikaller ses teknolojisini beklemek zorunda kaldılar, fakat aynı
zamanda Buhran Dönemi Amerika'sıyla ilgili belli tavırları imgelendirdikleri de
görülebilir. Hollywood stüdyolarıyla sözleşmeli olarak çalışan yönetmenler
bağımsız olan yönetmenlere göre ifade bakımından farklı kısıtlamalara
sahiptirler. Belli bir ülkede, belli bir tarihsel dönemde filmlerdeki bireysel
ifadeye ilişkin olanaklar söz konusu ulusta, söz konusu zamanda meydana gelen
önemli olaylarla ve gelişmelerle bağlantılı birçok nedenden ötürü kendine özgü
nitelikler taşıyabilirler.
Yaklaşımların kesin kategorilere bölünmesi hiç kuşkusuz biraz keyfidir, çünkü
bir filmin analizine yönelik herhangi bir yaklaşım, başka yaklaşımların
unsurlarını kullanabilir. Yine de, çeşitli bakışları yapılandırmaya ve
tanımlamaya yardımcı olacak belli genel eğilimleri görmek önemlidir.
Eğer saf hiçbir yaklaşım söz konusu değilse, bağlamsal başlığı altında
üstelenenler filmlere, film olarak ilgi duymaktan ziyade, özellikle filmlerin
dünyada oynadıkları role daha fazla odaklanıyor -dünyayı nasıl yansıtıyorlar,
dünyayı nasıl etkiliyorlar- görünüyorlar. Bağlamsal bakışa göre, türler dış
dünyayla kesiştikleri ölçüde ele alınmaya değerler; sinemacılar sosyo-kültürel
matriksleri tarafından saptanan ölçüde incelenmeye değer görülürler. Sosyal
bilim yaklaşımları; filmlerin sosyolojik ya da psikolojik düzeyde insan
eylemlerinin bağlamı içinde nasıl varoldukların incelerler. Tarihsel
yaklaşımlar; filmin hem bir estetik araç hem de bir ekonomik olgu olarak, bir
tarihsel varlık biçiminde nasıl varolduğunu ele alırlar. İdeolojik kuramsal
yaklaşımlar; filmlerin nasıl anlam yarattıklarım ve bu anlamların seyircileri
etkilerken olumlu ya da olumsuz olup olmadıklarını irdelerler.
Hatta burada bile yaklaşımların örtüştükleri görülebilir. Davranışsal çalışmalar
geçmiş bir dönem üzerinde yoğunlaşabilir ve böylece bir tarihsel boyuta sahip
olabilirler. İdeolojik konular eski filmler ile daha sonraki filmler arasındaki
ilişkilerin bir yönünün gelişimine tarihsel bakış için önemli olabilirler.
İdeolojik çalışmalar sık sık sosyolojik ve psikolojik ilkeler üzerinde
yükselirler. Buna karşın bağlamsal yaklaşımları ayıran şey onlann yapıldıkları
ve izlendikleri dünyadan soyutlanmış ideal estetik varlıklar olarak
görülemeyecekleri konusundaki ısrarıdır.
Ayrıca, bağlamsal yaklaşımların öncelikle akranları ve öğrencileri için yazan
akademisyenler tarafından benimsendiğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Gerçekten
de, yüksek okullarda ya da üniversitelerde mevkilere sahip olmayan fakat
Fransa'da Cahiers du Cinema ve İngiltere'de Screen dergileri için yazan yazarlar
vardır; yine de, bu yayınların genel halk kitlelerine ulaşmasına karşın, bunlar
ortalama sinema seyircisine değil, özel bir seyirciye seslenirler.
Öte yandan, toplumbilimcilerin ya da tarihçilerin New York Times Magazine ya da
The New Republic gibi bir dergiye makale yazmalarının istendiği olmaktadır,
fakat böyle yazıların çoğu kendi alanlarındaki insanları hedef alacaktır. Ne var
ki, siz, bir sinema öğrencisi olarak, o özel seyirci kitlesinin bir parçası
durumundasınız ve böyle çalışmaları incelemeniz beklenebilir. Bu bölümden
sonraki bölümler film eleştirisindeki en son gelişmelerin yöneldiği yönlerle
tanışıklık sağlamanıza yardımcı olacaklardır.
c.3.1 Toplumbilimsel Yaklaşım:
Toplumbilimsel Ürünler Olarak Filmler
İzleyicileri: Sosyal bilim akademisyenleri ve sinema akademisyenleri.
İşlevleri: Filmin, sinemacının ya da bireysel seyircinin psikolojisini saptar;
filmin bir kurum olarak toplumu nasıl yansıttığını ve etkilediğini tanımlar;
film yapımını ve seyircinin ürünle ilişkisini irdeler.
Konular: Bir bütün olarak sinema kurumu; belli türler; dönem filmleri;
seyircinin sinemaya gitme alışkanlıkları; prodüksiyon sistemi; diğer söylemlerde
olduğundan daha fazla ampirik çalışma örnekleri.
Yazarları: Psikoloji, sosyoloji, antropoloji, ekonomi, iletişim ve siyaset
bilimi alanlarında, bu disiplinlere özgü analiz yöntemlerini kullanan yazarlar.
Yayınlar: Akademik dergiler ve kitaplar.
Toplumbilimsel Yaklaşımın Temel Noktaları
I. Kaynaklar
A. İlk Olarak;
Öğrenci film eleştirmeni için, bu yaklaşımı kullanmak güçtür, çünkü, ana
materyalleri bir araya getirmek güçtür. Sözgelimi, ana materyaller seyircinin
hem
bireysel hem de grup tepkilerini ve düşünme süreçlerini ve sinemacıların
kendilerinin grup işlevselliğine ilişkin bilgileri içerir. Bu bölümde ele alınan
bütün teknikleri kullanacak altyapıya, eğitime ya da kaynaklara sahip olmasanız
bile, Toplumbilimsel Yaklaşımı kullanarak bir eleştirel analiz yazmak için temel
olarak sağduyunuzu, deneyimlerinizi ve ayrıca sınırlı sosyal bilim
metodolojisini kullanabilirsiniz.
B. İkincil Olarak;
Büyük gişe hasılatları yaparak seyircinin imgelemini yakalamış görünen filmleri
izleyin. "Fatal Attraction" (Öldüren Cazibe) (Adrian Lyne, 1987) gibi bir film
fenomeni iyi bir fırsat olacaktır. Daha sonra orijinal filmin benzerleri olarak
yapılan diğer filmlere bakın. Hemen akla "Black Widow" (Kara Dul) (Rob Rafelson,
1987) geliyor. Bu filmlerin seyredilmesi onların psikolojik altyapılarını
keşfetmenize yol açacaktır. Bu bölümde isimleri belirtilen çalışmaları ya da
kütüphanedeki diğer sosyal bilim çalışmalarım inceleyerek yaklaşımınızı
bunlardan herhangi biri üzerinde modellendirip modellendiremeyeceğinizi
saptayın. Zaman zaman bir Toplumbilimsel Yaklaşım açısından filmleri inceleyen
Psychology Today gibi dergilere bakın. Yaklaşımı okulunuzdaki psikoloji ve
sosyoloji bölümü öğrencileriyle tartışın.
II. Yöntem
Eleştirel analiz için yazılmış örneklerden birini bir çıkış noktası olarak
kullanın. Filmlerin toplumsal bağlamına ilişkin bir makale yazmak için bir
ölçüde bir filmi, kendi düşünsel ve davranışsal tepkinize dayandırabilirsiniz.
Nesnel olun. Filmleri yalnızca kişisel deneyiminiz olarak değil, kültürünüzün
bir parçası olarak görün. Bir filme giden bir seyirciye ilişkin, mini-numunenizi
yapmaktan, tartışılmakta olan bir filme ilişkin olarak sınıfmızdaki kişilerle
bir anket yapmaktan ya da insanlann mevcut filmlere tepkisini saptamak için
rasgele telefonla anket gerçekleştirmekten korkmayın. Kendi deneyiminizden,
akranlarınızın deneyimlerinden ve konumunuzu destekleyecek şeylere ilişkin
okumalarınızdan yararlanın.
III. Toplumbilimsel Yaklaşımı Kulanan Bir Kişinin Yanıt arayacağı Sorular
1. Belli bir film neden o kadar popüler olur?
2. Bir filmin halk nezdinde başarılı olmasının altında yatan nedenler (mitsel,
toplumsal, psikolojik) nelerdir?
3. Toplum belli bir filmden nasıl etkilenir?
4. 'Top Gun" filminin gösterime girmesinden sonra asker kayıtlarında artış
olduğuna ilişkin Donanma Raporu gibi, mevcut filmlere yönelik olarak belgelenmiş
toplumsal tepkiler var mıdır?
5. Reyting sisteminin film izleme psikolojisiyle ilgisi nelerdir?
6. Sinemaya gitme, seyircinin toplumsal yaşamında nasıl rol oynar?
7. Kablolu televizyonun ve video kasetlerin ortaya çıkışı kitlesel seyirci
üzerinde sinemanın etkisini değiştirdi mi?
8. Filmler rüyalara mı benzerler? Peri masallarına mı? Dinsel ayinlere mi? Bu
iyi mi yoksa kötü mü?
9. Filmler seyirci hakkında bize neler söyleyebilirler?
10. Etnik azınlıklar ve kadınlar sinemada nasıl ele alınmaktadır. Klişe olarak
mı? Gerçekçi olarak mı?
c.3.2 Tarihsel Yaklaşım: Geçmişin İzlenmesi
İzleyicileri: Tarihçiler, film akademisyenleri ve öğrenciler.
İşlevleri: Tarihsel yaklaşıma bağlı olarak filmin betimlenmesi ve analiz
edilmesi. Değişen zamanla birlikte filmin estetik, ekonomik, sosyal etkiler
açısından incelenmesi ve kendi zamanına göre değerlendirmesi.
Konular: Yapılmış filmlerin tümü, yönetmenler, yapım uygulamaları, teknolojik
gelişmeler, sosyal davranışlar ve bunların hepsi.
Yazarları: Tarihçiler, sinema akademisyenleri.
Yayınlar: Sinema dergileri, akademik kitaplar.
Tarihsel Yaklaşımın Temel Noktaları
1. Kaynaklar
A. Birincil Olarak;
Gazetelerin çoğu film olaylarına ilişkin makaleleri ve eleştirileri içeren eski
sayılar "morguna" sahiptirler. Bulunduğunuz bölgede sinemalarla bağlantısı olan
kişiler izlemek güç olabilir (örneğin, sinema salonlannın eski sahipleri ya da
işletmecileri). Kendilerinden önceki kişileri şahsen tanıyan ya da onların nasıl
bulunabileceğini bilebilecek olan mevcut sinema salonu sahiplerini
araştırın.Hemen her şehir bir tarihsel topluma sahiptir.
Bazı üniversitelerin kütüphanelerinde orijinal stüdyo dokümanları vardır.
Rochester, New York'taki Eastman House ya da Washington D.C.'deki Kongre
Kütüphanesi gibi hem film koleksiyonlarının hem de belgelerin saklandığı ünlü
arşivlerin ziyaret edilmesi yararlı olabilir.Hiç kuşkusuz, geçmişten gelen
filmler dükkanlardaki video kasetlerde rasgele olarak mevcutturlar. Bazı
üniversite kütüphaneleri öğrencilerin kullanmaları için baskı ya da band
koleksiyonlarına sahiptirler.
B. İkincil Kaynaklar;
Kütüphaneye gidin. Konu (film, sinema, sinema salonları, filmler) ve yazar
(yönetmenler, yapımcılar, eleştirmenler) başlığı altında kart katalogunu
kullanın. Kitaplar ve makaleler dahil olmak üzere konunuzla ilgili olarak
elinize geçen her şeyi okuyun. Materyali bulmak için kütüphanenin referans
bölümündeki dergiler ve kitaplarla ilgili dizinleri kullanın; örneğin,
International Index to Film Periodicals.
II. Yöntem
Tarihsel yaklaşım, araştırmacıların zaman içinde meydana gelen gelişme
kalıplarım keşfetmelerini sağlamak amacıyla kitaplarda, arşivlerde ya da
röportajlarda bulunan çok sayıda materyali sindirmelerini gerektirir. Sinema
tarihi çok geniş bir konudur, bu nedenle yazar araştırmasını estetik, teknoloji,
toplumsal etki ya da ekonomi gibi daha küçük alanlara daraltmalıdır. Öğrenci
yazarlar özellikle söz konusu makalenin oylumu içinde tamamen ele alınabilecek
bir konu üzerinde odaklanmalıdır. Hiç kuşkusuz, bütün diğer yaklaşımlara da bir
tarihsel boyut kazandırılabilir. Örneğin, sessiz döneme ait bir auteur'un
(yönetmenin) filmlerinin incelenmesi, esas itibanyla auteur yaklaşımının
ilkeleri tarafından kılavuzluk edilen bir tarihsel araştırmadır. Ne var ki,
tarihsel eleştiride ana ilgi geçmişteki çeşitli unsurlar arasındaki ilişkilerin
bulunup çıkartılması ve/veya geçmişe ait unsurların bugünü nasıl yarattığının
araştırılmasıdır.
III. Tarihsel Yaklaşımı Kullanan Bir Kişinin Yanıt Arayacağı Sorular
1. İyi yapılmış bir film nedir? Tema, kompozisyon, ışık, kamera hareketi,
oyunculuk vb. Unsurların hangisi filmleri yeniden izlenmeye değer kılar?
2. Bir film türünün sanatsal yanları önceki ya da sonraki bir dönemin
filmlerinden nasıl ayrılır?
3. Belli estetik unsurlar bir araya gelerek nasıl İtalyan Yeni Gerçekçiliği gibi
bir film hareketi haline gelirler? Böyle bir hareketin özellikleri nelerdir ve
bunlar daha sonraki sinemayı nasıl etkilerler?
4. Türler nasıl ortaya çıkarlar? Zamanla nasıl değişirler?
5. Ses, optik baskı, zoom objektifler, renk yada diğer araçlar sinemaya ne zaman
katıldılar ve bu en son teknolojilerin etkileri nelerdir?
6. İlk günlerde kimler film seyrediyordu? Neden? Geçmişte kimler ve hangi
koşullarda film yapıyorlardı?
7. Filmlerin Büyük Buhran gibi belli bir dönem üzerindeki etkileri nelerdir?
Filmler belli bir zaman diliminde seyircinin toplumsal yaşamım nasıl yansıttılar
ya da etkilediler?
8. Hem endüstrinin hem de seyircinin, sinema dünyasının organizasyon yapılan
nelerdi?
9. Filmler bir dönemin ekonomik yapısında nasıl bir yere sahiptiler? I. Dünya
Savaşı öncesinde, stüdyo yılları boyunca nasıl finanse edildiler, dağıtıldılar
ve gösterildiler?
10. Ekonomik kalıplar bir zaman çerçevesinin toplumsal ve estetik yanlarını
nasıl etkilerler? Avrupa ve Hollywood uygulamaları arasındaki farklılıklar var
mıydı? Yıldız sistemi bir estetik, toplumsal ya da ekonomik bir sistem miydi?
c.3.3 İdeoljik / Kuramsal Yaklaşım
Daha derin anlamları su yüzüne çıkartmaya yönelik temel ilkelerin kullanılması.
İzleyicileri: Sinema akademisyenleri, öğrenciler.
İşlevleri: Filmin özelliklerini açıklar ve analiz eder; aracın temel yanlarının
ve onun kültürle ilişkisinin bulunmasına çalışır; Sinema nedir temel sorusuna
yanıt arar.
Konular: Genel olarak sinema; bir etkinlik alanı olarak sinema; estetik,
ekonomik, toplumsal ve tarihsel boyutlara sahip bir gösterge sistemi.
Yazarları: Sinema akademisyenleri. Yayınlar: Film dergileri, akademik kitaplar.
İdeolojik/Kuramsal Yaklaşımın Temel Noktaları
I. Kaynaklar
A. Birincil Olarak;
Filmlerin bütün dönemlerine ve türlerine ilişkin iyi bir duyguya, sessiz
filmlere, klasik Amerikan stüdyo filmlerine ve yabancı, bağımsız, belgesel ve
deneysel
filmlere ilişkin bir deneyime sahip olunması esastır. Belli filmler üzerine
yazmasanız bile bir bütün olarak sinema kavrayışına sahip olmanız gerekir. Eğer
kendiniz bütün bu kategorilerdeki temsili filmleri seyretmemiş olsanız bile,
sinema tarihiyle ilgili olarak bir kapsamlı anket çalışması yapın.
B. İkincil Olarak;
Hiç kuşkusuz klasik ve çağdaş kuramcıların yazılan yan kaynaklar olarak yer
almalıdır, fakat bir anlamda bunlar ana kaynaklar olarak görünmektedirler. Daha
önce yapılmış olan bütün antolojileri okuyun. Sonra okumalarınızı anlambilim,
yazınsal teori, yapısalcılık vb. şeklinde dallandırabilirsiniz. Bu eleştiri
türünü iyi şekilde yapmak için, ciddi felsefi yazılan okumanız gerekecektir.
II. Yöntem
Okuma, okuma ve okuma kesinlikle esastır. Bütün ülkelere, dönemlere ve düşünce
okullarına ait temsili filmlerin seyredilmesi çok önemlidir. Yeni kavranılan
anlamaya çalışabilir ve daha sonra kitaplardaki ve akademik dergilerdeki
ifadelerle hemfikir olup olmadığınıza bakın. Daha sonra tam bir bütünlük içinde
tavrınızı savunmaya hazır olun. Jargon kullanmaktan kaçının (maalesef kaynaklann
büyük çoğunluğu jargonla dolup taşmaktadır) ve belli bir konunun ana hususlarını
ele almaya çalışın. Feminist, Marksist ve Yeni Freudçu görüşlerin birbirleriyle
yakından bağlantılı olmalarına karşın, yeni başlayan biri olarak sadece birine
yapışın ve o konuda ustalaşın.
III. İdeolojik/Kuramsal Yaklaşımı Kullanan Bir Kişinin Yanıt Arayacağı Sorular
1. Filmin temel yapısı nedir, gerçekçi mi yoksa biçimci mi?
2. Seyircinin filmle ilişkisi nedir? Psikolojik olarak seyirci nerede
konumlandırılır?
3. Bir film bir seyirciyi hangi derin bir psikolojik düzeyde etkiler? Seyirci
arzusu film yapısı tarafından nasıl kullanılır?
4. Sinema prodüksiyonunun kanıtını hangi şekillerde içerirler? "Sadece bir film"
olduğunu her zaman bilir miyiz? Yoksa sinema şovunun görünüşte zararsız kitle
eğlencesi yoluyla baskın ideolojiyi kabul etmeye akıllıca yönlendiriliyor muyuz?
5. Kadınlar filmlerde nasıl temsil ediliyorlar? Bu iyi mi yoksa kötü mü? Yaşama
uygun mu?
6. Filmler dünyanın gerçek karmaşıklığını bize gösteriyorlar mı yoksa bireylerin
en temel sorunlannı çözebileceklerini göstermeye devam mı ediyorlar? Eğer bu
birşeylerin gerçek hallerinin doğru bir görüntüsü değilse, seyircinin bu
kurmacayı kabul etmesinden fayda sağlayanlar kimlerdir?
7. Karakterlere sempati duyma ve onlarla özdeşleşme bir filmde gerçekte nasıl
işler?
8. Işık ve karanlık, iyi ve kötü, erkek ve dişi, birey ve grup gibi hangi ikili
karşıklıklar tür filmlerini yapılandırırlar?
9. Temel sinematik dil nedir ve nasıl işler?
10. Geleneksel görünseler bile normdan değişkenlik gösteren filmleri
saptayabilir misiniz? Bu filmler halkın çoğunu kandırabilecek ve böylece gişe
başansı yapabilecek denli kurnazlar mı yoksa norma ilişkin eleştirilerinde
oldukça barizler ve böylece kitlesel seyirciyi yabancılaştırıyorlar mı?
1 Nothrop Frye,Anatomy of Criticism: Four Essays, Princeton, New
Jersey,Princeton University Press.1957 s.54
2 Sungu Çapan,Yeni Sinema/Temmuz 1967/ s.25
3 Zafer Özden , Film Eleştirisi , Afa Yayınları, Nisan 2000, İstanbul , s.59
4 Zafer Özden , a.g.e.,s.68
5 Jak Şalom , "Eleştirme ve Bazı Sorunlar " , Yeni Sinema , sayi 8 , Temmuz 1967
, s.20/21
6 Alim Şerif Onaran , Sinemaya Giriş, ,İstanbul ,Filiz Kitabevi Ekim 1999 , 2.
Baskı , s.251/252
7 Nijat Özon , "Sinema Eleştirmecisinin İşi" Dost , sayı 12 ,Eylül 1958.s.48
8 Jak Şalom , a.g.e. s.20
9 Zafer Özden , a.g.e. s.70
10 Şakir Sırmalı , "Eleştirmenler " , Yeditepe , sayı 131 , Haziran 1957 ,Yıl 8
,s.3
11 Autocritique , Fereydoun Hoveyda , Cahiers du Cinéma , Aralık 1961
12 Jak Şalom a.g.e. , s.21
13 Zafer Özden , a.g.e s.79
14 İbrahim Altınsay, "Ben Eleştirmenin Değilim " Ve Sinema , sayı 8 , İstanbul ,
Hil Yayınları, Temmuz 1989 , s.25
15 André Bazin , Çağdaş Sinemanın Sorunları , Bilgi Yayınevi , 2.Basım 1995 ,
Mart s.198
16 Esra Biryıldız , Sinema Eleştirisinin İşlevi ve Doğuşu , Marmara'nın Sesi ,
S.44 , Ekim 1988 , s.12
17 Esra Biryıldız , Örneklerle Film Eleştirisi , BetaYayınları Aralık 2002
İstanbul , s.68
18 Simber Atay , Film Eleştirisine Dair, İzmir , İdeart , 1991 , s. 20
19 Zafer Özden , a.g.e. s.32-33
20 Alim Şerif Onaran , Sinemaya Giriş , Filiz Kitabevi , 2.Baskı 1999 İstanbul ,
s.230-231
21 1918-1922 dönemi için kaynak: Türk Sinema Tarihi , Nijat Özon , İstanbul 1962
22 Ziya Metin , Türkiye'de Sinema Eleştirmesi , Yeni Sinema , Temmuz 1967 / s.13
* 1960-2000 dönemi için kaynak : Örneklerle Türk Film Eleştirisi (1950-2000 ) /
Esra Biryıldız ,Beta Yayınları , Aralık 2002 , İstanbul.
23 Erman Şener , Eleştiri Çıkmazı , AS-Akademik Sinema Dergisi , sayı 3 , Eylül
1969 s.45-46
24 Halit Refiğ , Sanat:Umutlarla Başlayan Acı ile Biten Yıl , Milliyet Gazetesi
, 6 Ocak 1979
25 Esra Biryıldız , Milliyet Sanat Dergisi , Nijat Özon'le Sinema Eleştirisi
Üzerine , Mayıs 1985 s.12
26 Giovanni Scognamillo, Türk Sinemasında 6 Yönetmen , Türk Filmi Arşivi Yayını
, 1973
27 Esra Biryıldız , a.g.e, s.126
28 Esra Biryıldız , a.g.e. s.144
29 Zafer Özden , a.g.e. s.87-89
30 Esra Biryıldız , a.g.e. s.39
31 Zafer Özden, a.g.e. ss 87-89
32 Tim Bywater - Thomas Sobchack, Introduction to Film Criticism -Majör Critical
Approaches to Narrative Film, NewYork - London, Longman, 1989, s.Tüm kitap
özetlenmiştir.Esra Biryıldız a.g.e.den aktarılmıştır.
KAYNAKÇA
AKERSON, Tanju, "Yılanların Öcü", Film Dergisi, Kulüp Sinema 7 Yayınları, Y.l,
S.l, Aralık 1964"
ATAY, Simber, Film Eleştirisine Dair, İzmir, İdeart, 1991
AUTOCRİTİQUE, Fereydoun Hoveyda, Cahiers du Cinéma, Aralık 1961
ALTINSAY, İbrahim, "Ben Eleştirmenin Değilim", Ve Sinema, sayı 8, İstanbul, Hil
Yayınları, Temmuz 1989
BAZIN, André, Çağdaş Sinemanın Sorunları, Çev.Nijat Özon, Bilgi Yayınevi,
2.Basım 1995, Mart
BİRYILDIZ, Esra, "Nijat Özon'le Sinema Eleştirisi Üzerine", Milliyet Sanat
Dergisi, Mayıs 1985
BİRYILDIZ, Esra, Örneklerle Film Eleştirisi,
BetaYayınları, Aralık 2002 İstanbul
BİRYILDIZ, Esra, "Sinema Eleştirisinin İşlevi ve Doğuşu", Marmara'nın Sesi,
S.44, Ekim 1988
ÇAPAN, Sungu, Yeni Sinema/ Temmuz 1967 /
FRYE, Nothrop , Anatomy of Criticism: Four Essays, Princeton, NewJersey,
Princeton University Press. 1957
GEVGİLİLİ, Ali , "Akad'ın Catastrophe'u Hudutların Kanunu", Yeni Sinema Dergisi,
Y.2, S.6, Nisan-Mayıs 1967
ONARAN, Alim Şerif, Sinemaya Giriş, Filiz Kitabevi, 2.Baskı 1999 İstanbul
ÖZON, Nijat "Sinema; İstanbul Kaldırımları", Akis Delgisi, Y. 11, C.32, S.559, 5
Mart 1965
ÖZON, Nijat "Sinema Eleştirmecisinin İşi" Dost, sayı 12, Eylül 1958.
ÖZDEN, Zafer, Film Eleştirisi, Afa Yayınları, Nisan 2000, İstanbul
REFİĞ, Halit, Sanat: Umutlarla Başlayan Acı ile Biten Yıl, Milliyet Gazetesi, 6
Ocak 1979
SCOGNAMİLLO, Giovanni, "Türk Sinemasında 6 Yönetmen", Türk Filmi Arşivi Yayını,
1973
SIRMALI, Şakir , "Eleştirmenler ", Yeditepe, sayı 131, Haziran 1957, Yıl 8.
ŞALOM, Jak, "Eleştirme ve Bazı Sorunlar , Yeni Sinema, sayi 8, Temmuz 1967
ŞENER, Erman, "Eleştiri Çıkmazı", AS-Akademik Sinema Dergisi, sayı 3, Eylül 1969
WEB DÖKÜMANLARI
Fields, Sophia. "How to be a Film Critic in Your Very Own Home." Can be accessed
at http://www.dgarts.com/content/movfilmcritic.htm.
GPPI Practicum Guide. As Taken from Lectures of Dr. Robert Lucas. Can be
accessed at http://www.georgetown.edu/grad/gppi/scholarship/courses/
Practicumguide/IDwritetips.htm
Juergensen, Kim. "The Art of Writing Movie Reviews." Can be accessed at
http://www.cuw.edu/WritePlace/writeplace_pdf/reviews.pdf
Kempley, Rita. "Film Talk." Can be accessed at http://www.washingtonpost.com/wp-srv/style/talk/kempley/rita0514.htm
Lockwood, Jason. "Notes On Writing Reviews." Can be accessed at http://www.aynrand.org/ROC/review.shtml
Maliga, Lisa. "Writing Film Reviews: You too can be a Critic." Can be accessed
at http://nd.essortment.com/writingfilmrev_rbej.htm
Temple University Writing Center. "Writing Reviews: Some Organizing Questions."
Can be accessed at http://www.temple.edu/writingctr/cw06010.htm.