Şimdi şöyle bir düşünün... Bir sinema salonunun koltuklarına gömülüp, kaç saat boyunca, kaç tane
film izleyebilirsiniz? Üstelik sadece altı saatte bir beş dakika mola vererek... Sizi bilemiyoruz,
ama, 14 genç insan, tam 55 saat 23 dakika boyunca 30 tane film izledi. Böylece geçen yıl, 53 saat 22
dakikada 28 film izleyen bir grup ABD'li sinemaseverin rekorunu ele geçirdiler. Şimdi bu rekorun
Guinnes World Records tarafından onaylanmasını bekliyorlar.
Her şey, 1998 yılında mimar Levent Atış'ın gördüğü bir gazete haberiyle başladı. Arkadaşları
tarafından 'hayal adamı' olarak tanımlanan ve kelimenin tam anlamıyla bir sinema tutkunu olan Atış,
bir grup Macar'ın 38 saat boyunca film izlemesini konu alan haberi okuyunca "neden olmasın" diye
düşünüp bu gazete kupürünü kesip sakladı. Bu ilginç fikri de aklının bir köşesine.
Aradan geçen zaman içinde bir grup Taylandlı'nın 50 saat 55 dakika, geçen yıl da ABD'lilerin 53 saat
boyunca film izlemelerine ilişkin haberleri okuyunca bu neden olmasını gerçeğe dönüştürmek için
harekete geçmeye karar verdi Atış.
"30'lu yaşlarımıza geldiğimizde, uçup giden hayallerin arkasından ağlamak yerine, onları
gerçekleştirmek için birlikte hareket etmenin önemini fark ettik" diye düşünen arkadaşı mimar Baran
Özaltın ve avukat Tomurcuk Ağaoğlu'nun da desteğiyle, bu 'hayali' gerçeğe dönüştürmenin ilk
adımlarını attılar.
Her ne kadar projenin fikir babası olan Levent Atış ve Baran Özaltın rekor denemesine katılıp
uyuyarak diskalifiye olsalar da 14 genç insan, Atış ve Özaltın'la paylaştıkları hayallerini
gerçekleştirdi.
Şimdi, AFM Suadiye Sineması'nda toplanıp hayatlarının 55 saat 23 dakikasını film izleyerek geçiren
ve yaşları 37 ile 20 arasında değişen bu 14 kişi, hem böyle bir heyecanı yaşamanın hem de
hayallerini gerçekleştirmenin keyfini çıkarıyor.
Bu ilginç rekor denemesine yaşları ve meslekleri birbirinden farklı 67 kişi katıldı. Zaman içinde 9
tanesi devam edemeyeceklerini belirterek ayrıldı, bazıları da uyudukları için diskalifiye edildi.
Geriye kalan 14 kişi, 55 saat 23 dakika boyunca 30 film izleyerek denemeyi tamamladı.
" ÖLENE KADAR FİLM İZLEMEK"
Onlarla konuştuğumuzda, her ne kadar birbirlerini daha önceden hiç tanımasalar da farklı yaşam
tarzlarına ve mesleklere sahip olsalar da ortak bir hayali paylaştıklarını gördük.
Rekortmen sinemaseverlerden Zülal Dalbaş'ın şu cümleleri, aslında hepsinin bu denemeye katılma
nedenini açıklıyor: "İlanı görünce, birileri benim hayalimi paylaşıyor diye düşündüm. Hep isterdim
kendimi bir salonu hapsedip, ölene kadar film seyretmeyi.
"SİNEMAYLA YAŞADILAR
AFM Suadiye Sineması'nda 55 saat 23 dakika boyunca Crouching Tiger Hidden Dragon ile başlayıp 40 Gün
40 Gece ile sona eren maratonu tamamlayan 14 kişi:
Aycan Çevik (22) Öğrenci
Faruk Oralbi (29) Antikacı
Uğur Özdemir (32) İnşaat mühendisi
Adem Koçal (21) Öğrenci
Yamaç Hasin (30) Borsacı
Zülal Dalbaş (29) İnşaat Teknikeri
Hüseyin Özgür Doğan (26) İnşaat Mühendisi
Erdal Bektaş (20) Öğrenci
Ceren Uysal (20) Öğrenci
Meriç Burçin Özer (28) Gemi Mühendisi
Önol Taşöz (30) Endüstri Ürünleri Tasarımcısı
Gürşat Özdamar (37) Belgesel, Kısa filmci
Engin Yurdakul (27) Makine Mühendisi
Ayça Bumin (23)Yönetmen Yardımcısı
Hemen hemen hepsi de gazete de ya da internette ilanı görür görmez hatta ilanı baştan sona okumayı
bitirmeden karar vermişler bu denemeye katılmaya. "Daha o ilanı okumayı bitirmeden 'benim de
katılmam lazım' refleksine sahipseniz ancak o zaman böyle bir şeyi başarabilirsiniz" diyor Aycan
Çevik.
"SEN BU FİLMDE OYNUYORDUN"
Böyle bir denemeye katılmak, daha da önemlisi bunu başarmak hayatları boyunca unutamayacakları bir
deneyim olmuş 14 genç insan için. Ama zaman zaman zorlu dakikalar yaşadıkları da olmuş. Uyumamak
için direnmek, ya da sadece altı saatte bir izin verilen tuvalet ihtiyaçlarını gidermek gibi. Bir de
halüsinasyonlar tabi. Çünkü 14 kişinin hemen hemen hepsi halüsinasyon gördüklerini söylüyorlar. Hem
uzun süre uykusuz kalmaktan hem de sürekli film izlemekten dolayı.
Borsacı Yamaç Hasin, denemeye katılan bayan arkadaşlarından birini izlediği filmde oynarken
gördüğünü söylüyor. "Aslında bunun gerçek olmadığını biliyordum. Ama Ayça'yı izlediğim filmde
oynarken gördüm" diye anlatıyor.
Bu konuda en çok zorlananlardan biri de endüstri ürünleri tasarımcısı Mehmet Önol Taşöz olmuş. Bir
ara gerçeklikle bağlantısını yitirmiş çünkü. "Günlerce uykusuz kaldığım çok oluyordu" diye anlatıyor
Taşöz. "Ama bu onlardan farklı bir deneyimdi. 55 saati tamamladıktan kısa bir süre sonra, gerçek
hayatla bağlantım kesildi. Bir ara insanların başka bir film seyrettiğini benim perdede gördüğümü
sandığım filmin ise gerçekte gösterilmediğini düşündüm. Şu anda ekrandaki görüntüyü kendim kafamda
kuruyorum diye düşündüm. Emin olamadığım için hakem arkadaşlardan birine 'biz şu anda ne
seyrediyoruz' diye sordum. Arkadaş biraz panikleyince bu kez ben 'Peki bi şu anda neredeyiz' diye
sordum. Hakem arkadaş bana '10 dakika kaldı biraz daha sabret' deyince olup bitenlerin gerçek
olduğunu anladım ve rahatladım" diye anlatıyor.
Halüsinasyon görenlerden biri de antikacı Faruk Oralbi. Hatta onun halüsinasyonları sadece sinema
salonuyla sınırlı kalmamış eve kadar "takip etmiş" Oralbi'yi. " Tavanda bir takım böcekler yürüdü.
Saati gösteren ışıklı panonun önünde çiçekler hareket etmeye başladı. Eve gittiğimde bir kaç böceğin
evin tavanında da yürüdüğünü gördüm."
Zülal Dalbaş Nerdesin Be Birader'i izlerken yanında asılmış bir adam gördüğünü söylüyor. "Bir ara da
önümde beyaz tüylü bir köpek gördüm. Sanki bana doğru geliyordu" diye anlatıyor.
Makine mühendisi Engin Yurdakul da sürekli sağından solundan hakemlerin geçtiğini görmüş. "Bazen
mesela sağ taraftaki kör noktadan bir hakem bana doğru geliyormuş gibi hissediyordum. Dönüp
baktığımda orada kimseyi göremiyordum. Benim sık sık hissettiğim bu oldu" diye anlatıyor.
"KEŞKE BİR 55 SAAT DAHA OLSA"
Denemeciler, başlangıçta birbirlerinin ismini bile bilmeseler de orada sıkı dostluklar kurulmuş. En
son kalan 14 kişi "grubu bozmadan bu işi tamamlayalım" diye düşünmüşler. Birbirlerine destek olmaya
çalışmışlar.
Belgesel filmci Gürşat Özdamar "14 kişi kaldıktan sonra gerçekten bir ekip gibi olduk. Beraber
olmak, o ekibin içinde yer almak gibi duygular bizi çok motive etti" diye anlatıyor.
(gursat ile ilgili olarak lütfen bkz: www.gursat.tr.cx)
Gemi mühendisi Meriç Burçin Özer de bu konuda "Bu kadar insan bir araya gelmiş, bir şeyler için emek
harcıyor. Siz de o salonda bulunan insanlara karşı sorumluluk hissediyorsunuz. Bu da sonuna kadar
dayanmak için sizi motive ediyor" diyor.
Özer denemede göz yorgunluğundan muzdarip olanlardan. "Akrep Kral'ı izlerken sanki oradaki dövüş
sahneleri benim gözlerimde yapılıyormuş gibi hissettim."
Denemenin en genç katılımcılarından 20 yaşındaki Ceren Uysal da hem gözlerinin yorulmasını önlemek
hem de uyanık kalmak için pet şişelerle yüzünü yıkamış. En büyük desteği de kendisiyle birlikte
denemeye katılan erkek arkadaşı Erdal Bektaş'tan almış.
İnşaat mühendisi Özgür Doğan bu denemeyi bir arada eğlenme çabası olarak yorumluyor. " Aslına
bakarsanız çok önemli bir şey yapmadık. İnsanlar buzullarda kalıyor. Bizde en fazla uyursan
diskalifiye oluyorsun. Ama bir süre sonra gidebildiği yere kadar gitsin istedik. Bunu başarmak
istedik"
Bu 55 saatin sonunda yarışmacılar hem bir rekor denemesine katılıp başarmanın sevincini yaşıyorlar
hem de birbirlerini tanımanın mutluluğunu. Sinemayı yine her zamanki gibi seviyorlar. Hatta
aralarında denemenin bitiminden bir gün sonra sinemaya gidip film izleyenler bile var. Bir ortak
nokta denemenin sona ermesinin onları hüzünlendirmesi. "Keşke" diyorlar "Bir 55 saat daha olsa"...
Kaynak
Nazan MENGÜ (Hürriyetim/ Kültür-Sanat) hurriyetim.com.tr
Kültür Sanat Son Güncelleme 10:52
26.10.2002