Sayısal teknolojideki hızlı değişim nedeniyle kısa filmin kendine yeniden yön
bulmaya çalıştığı şu sıralarda, sanal bir üretimle birlikte merkezde insan
olmasından kaynaklanan bir üretim özgürlüğü de yaşıyoruz. Ancak bu üretim
özgürlüğünün tam adını koymadığımız sürece nitelik olarak kısa filmin, niceliğin
çok gerisinde kalacağı kesindir.
Çok önemli bir şeyi atlıyoruz; sonuçta ister analog olsun ister şimdiki gibi
yaygın biçimde sayısal, teknolojiye hükmedecek biz olmalıyız. Tam aksine bir
yaklaşım ve buna bağlı üretim sonunda bizi önce içerik, sonra da biçim olarak
son derece yetersiz çalışmalara götürecektir.
Kameraların artan yonga sayısı, yükseltilen çözünürlükler, ışığa
duyarlılıklarından ki hassasiyet, monte edilebilen lensler ve daha bir sürü
özellikler bizi aldatmasın, çünkü bu özellikler sinemanın diline hizmet etmediği
sürece yararı olmayan ayrıntılar olarak kalacaktır.
Son birkaç yıla hissedilir biçimde damgasını vuran sayısal teknoloji bir yandan
çekim ve kurgu anlamında üretimi kolaylaştırırken kısa filmcileri her daim
bekleyen başka bir tehlikeyle daha da fazla bir biçimde karşı karşıya bırakmış
görünüyor; bu da ışık ve sesin yetki bir biçimde kullanımı.
Zaten bu konuda çeşitli nedenlerle ki bunlar gerekli donanım olmaması, ekip
kurmadaki güçlükler ve bunları kullanma bilgi ve becerisine sahip olmama olarak
sıralanabilir, isteksiz olan kısa film yönetmenleri sırtlarını artık neredeyse
tamamıyla sayısal teknolojiye dayamış görünmektedirler. Ama nereye kadar?
Ancak buradan yola çıkıp kısa filmi sadece teknoloji yeterliliği boyutunda ele
almak, eleştirdiğimiz şeyi kendimizin yapması demek olur ki sonuçta teknoloji
üretimin gerçekleşip sunulmasında bir araçtır sadece; yalnız şunu unutmayalım ki
son derece de önemlidir ve üstünde bu yüzden sıklıkla durulmaktadır. Tüm
sinemacılar bilir ki hiçbir sanat dalı sinema kadar teknoloji ile bu denli iç
içe değildir.
Yakın zamandaki sayısal gelişmenin kısa filme olan etkilerini ve bizi bekleyen
tehlikeye kısaca değindikten sonra önce kısa filmin ne olduğu üstüne biraz
konuşalım ve ondan sonra kısa filmin üretim aşamalarına kısaca değinelim.
Özellikle üretim aşamalarını bilmek ve uygulamak kısa filmin ne olduğu konusunda
bizi daha net bir tanıma ulaştıracaktır.
KISA FİLM NEDİR?
Kimi yerlerde yazıldığının aksine kısa filmin ilk örnekleri, sinemanın ortaya
çıktığı dönemdeki çalışmalar değildir. Bu nedense yaygın bir kanıdır ve kısa
filmi Lumiere kardeşlerin 1878 yılında yaptıkları ilk gösterimde sunulan
filmlere kadar götürme eğilimi vardır. Buna, kısa filmin süresini göz önüne
alarak varılıyorsa bile bu son derece yanlıştır çünkü sonuçta kısa filmin temel
belirleyicilerinden biri süre olsa bile bunun zorunluluktan değil bir tercih
olması nedeniyle yapılmasıdır. Evet genellikle kısa filmler 30 dakikanın
altındadırlar ama bunun ne “Bahçeyi Sulayan Adam” ne de “Fabrikadan çıkan
İşçiler” adlı manyetik partiküller üzerine yazılmış görüntülerle ilgisi vardır.
Zaten olamaz da çünkü daha sinemanın tanımı bile yapılmamıştı. ta ki 1920’li
yıllara kadar.
Kısa filmi belirleyen en önemli özellik süre olmakla birlikte bunu 1 ile 30
dakika arasında ele almak başka bir yanılgıyı beraberinde getirecektir; bu da
doldurulmak veya kaçınılmak istenen bir zaman dilimi. Bunu düşünmek bile
yaratıcının üzerinde bir baskı demektir. Bu baskı “biraz daha kısa olsaydı” veya
“çok uzun olmuş” düşüncesi olarak bilinç altına sessizce yerleşir. Oysa sorun
filminizin ne uzun ne de kısa olmasındadır; sorun öykülemenin ne kadar başarılı
olduğudur. Sonuçta süre teknik bir durumdur ve siz kısa film yaptığınızı
düşünerek yola çıkıp diyelim 40 dakikalık bir film gerçekleştirdiğinizde, eğer
başarılı bir çalışma yaptığınız söyleniyorsa kimse size bunun kısa film
olmadığını söylemeyecektir. Tabi peki ala bunun tersi de söz konusu olabilir.
Sürenin teknik bir durum olduğunu artı bir olarak kenara koyarsak kısa filmin
tanımı ile ilgili ilk önermeyi yapmış oluruz.
Bundan sonrası içerik üstüne yapılacak bir dizi tartışmadır ki sonuca ulaşma
konusunda kuşkular yaratacak olan nokta sanki buymuş gibi görünmektedir.
Evet gerçekten kısa film nasıl olmalının bir yanıtı var mıdır? Ve eğer evrenin
bir yerinde böyle bir yanıt varsa bu nedir? Kendi adıma her ne kadar felsefik
bir düzlemde bunu ele almaya yeltenen bir giriş yapmış gibi görünsem de, bu
sorunun yanıtının çok da güç olmadığını düşünmekteyim.
Buradan yola çıktığımız zaman kısa filmi bir biçim, iki içerik olarak ele almak
gerekecektir. Bu da kısa film tanımına ulaşmamızı sağlayacak unsurları içeren
etkenler olup; bir konunun nasıl ele alındığından bu konunun perdeye nasıl bir
teknikle aktarıldığını ifade etmektedir.
Bu yazı dizisi kısa filmin ne olduğunu tanımlamayı bu nedenle sona bırakarak
adım adım teorik ve pratik olarak bir kısa filmin öğelerini oluşturan şu ana
başlıklar etrafında okuru genel düzeyde bilgilendirecektir.
- Yapım Öncesi
- Konu
- Film Öyküsü / Sinopsis / Tretman /Senaryo / Çekim Senaryosu
- Ekip oluşturma
- Bütçe oluşturma
- Yapım Aşaması
- Kamera kullanımı
- Işık kullanımı
- Sesin kullanımı
- Sanat yönetimi
- Makyaj
- Kostüm
- Devamlılık
- Yönetmenlik
- Yapım Sonrası
- Kurgu
- Müzik / Efektler
- Animasyonlar
Yukarıda belirtilen maddelerden özellikle ikincisi yani yapım aşamasına
eklenecek başka görev tanımları olmakla birlikte, kısa filmin yapımcı-yönetmen
ilişkisi göz önüne alındığında bu bölümün dar tutulma nedeni daha anlam kazanmış
olacaktır.
Kısa filmde teori ile uygulamanın birlikteliğinin önemini göz önünde tutanlar
için bir sonraki yazımızda buluşmak üzere diyorum.