Cnn Türk'te yayınlanan nazım hikmet belgeselinde sansür.
20 ocak 2002 pazar akşamı yayınlanan nazım hikmetin hayatini anlatan belgeselde nazımın "vatan haini" isimli
şiiri sansürlü yayınlandı. Amerikan sermayeli yayın organı olan Cnn Türk nazımın vatan haini
şiirindeki;
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotografı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
diye başlayan satırları yayınlanmadı, belgeselin nazım hikmetin vatan haini ilan edilen bakanlar kurulu
kararından sonra hakkında yazılanların anlatıldığı kısmında,"nazıma ilk kez vatan haini
diyen kişiye yıllar sonra verdiği yanıtta" diye başlayan bölümünde nazımın;
"vatan haini" isimli şiiri genco erkalın ağzından sunuldu,
şiire aşağıdaki satırlarla başlandı
Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
....
Aynı belgeseldeki ikinci sansür yine amerikan emperyalizmi sözüne idi. Nazım hikmetin eski
Sovyetlerdeki hayatini anlatan kısmında Bulgaristan'da
yaptığı konuşmada gecen amerikan emperyalizmi sözcüğünü içeren konuşması,
belgeseldeki bütün konuşmalar Türkçe olarak alta yazılırken bu sözü alt yazıda verilmedi.
40 yıl önce yazıldığı halde günümüzde amerikan emperyalizmine karşı hala
güncelliğini koruyan şiir ya amerikan sermayesinin yerli uşakları tarafından
sansür edildi ya da oto sansür (ben ona otomatik korku diyorum) kurban gitti.
şiirin tamamı
VATAN HAİNİ
"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainli?ine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çykty bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotografı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, agzy kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainli?ine devam ediyor hâlâ."
Evet, vatan hainiyim,
siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz,
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarynyzyn ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarynyzda al kanymyzy içmekse vatan,
vatan tyrnaklaryysa a?alarynyzyn,
vatan, myzrakly ilmühalse vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maa?larynyzsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombasy,
Amerikan donanması, topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlygymyzdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla:
Nâzım Hikmet vatan hainli?ine devam ediyor hâlâ!!!
Kaynak - a-sinema, Tufan Dinarlı
Dikkat! Bu gece ekranda bir "vatan haini" var!
Bazen bir küçük söz, bize ciltlerce kitabın anlatamadığını anlatır.
Nazım için o sözler bir şoförün ağzından çıktı.
Moskova'da ilk günüydü. Evinden çıkıp bir taksiye bindi. Taksi şoförü sordu:
"- Nereye patron?.."
"- Patron mu... ne patronu..." diye irkildi Nazım...
Orası emekçilerin patron olduğu, "proleterya cenneti" değil miydi?
Öyle olmadığını anlamak için taksinin camından şöyle bir etrafa bakması yetti.
Bütün Moskova Stalin'in zevksiz heykelleri, resimleriyle donatılmıştı.
Bu hayal kırıklığını dile getirince Kremlin'in kara listesine alınacak, uzun
süre ne vatandaşlık hakkı ne de pasaport alabilecekti.
Türkiye "cehennemi"nde "hain" diye hapsedilen adam, kaçtığı "cennet"in de
"hain"i olmaktan kurtulamamıştı.
* * *
Nazım'la ilgili kitapların çoğu, hapislik yıllarını ve şiirini anlatır.
Hayatının son 12 yılını geçirdiği Moskova dönemi bilinmez pek... Oysa o yıllar,
hem Sovyetler Birliği'nin hem Nazım'ın tarihinde çok önemli yer tutar.
İşte bu nedenle Nazım Hikmet Kültür Sanat Vakfı, Nazım'ın 100. doğum
yıldönümüyle ilgili bir belgesel hazırlama teklifini ilettiğinde şairin "Sürgün
yılları"na yoğunlaşmak istedim.
"Vatan haini" ile "vatan şairi" tanımları arasındaki o uçurumda gezinmek, zor
olduğu kadar cezbediciydi.
* * *
Vakfın iki yöneticisi Kıymet Coşkun ve Tarık Akan'la birlikte bavulları toplayıp
6 ay Nazım'ın peşinden diyar diyar gezdik.
Moskova, İjevsk, Sofya, Bakü, Paris, İstanbul...
Onunla tanışmışlarla konuştuk, ses bantlarını dinledik,
görüntülerini izledik, ona ilham veren yerlerde durup şiirlerini okuduk.
Sonra Murat Özcan'ın çekimleriyle montaja girdik.
Belgeselin araştırmasını yapan genç arkadaşım Barış Duran ve montajını yapan
Ayhan Demir aylarca uykusuz çalıştılar.
Nazım için verdikleri konserle Türkiye'yi ayağa kaldıran Fazıl Say ve Genco
Erkal, bütün birikimlerini belgeselin müziğine ve şiirlerine aktardılar.
Sertap Erener, Nazım Hikmet'in sesiyle düet yaptı.
Ve bir yıldır hemen herkesin gönüllü çalıştığı bu büyük projeden ortaya bu gece
ilk bölümünü izleyeceğiniz 4 bölümlük belgesel çıktı.
* * *
Nazım, Türkiye'de kimi zaman kadınlarıyla, kimi zaman şiirleriyle, kimi zaman
komünistliğiyle gelir gündeme...
Böyle olması da doğal...
Çünkü onun şiirini, kavgasından, kavgasını aşklarından ayırmak imkansızdır.
Bu belgeselde üçünü bir potada eritmeye çalıştık.
Çoğu zaman biz sustuk, sözü, tanıklara, belgelere ve Nazım'a bıraktık.
"Kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, / vatan, Amerikan
üsleri, Amerikan donanması, topuysa / ben vatan hainiyim" diye haykıran komünist
şairin bu dizeleri, kendi adını taşıyan Vakfın öncülüğünde, Kültür Bakanlığı'nın
desteğiyle hazırlanan, masrafları bir grup firma tarafından karşılanan bir
belgeselde ve adı "CNN" olan bir televizyonda yayınlanacak bugün...
50 yıl önce bindiği taksinin şoförü, müşterilerini değil de kendini "patron"
bilse, Doğu'yu Batı'dan ayıran o duvar çökmese bunlar mümkün olamayabilirdi.
Dünya çok değişti; ama Nazım'ın "bir orman gibi kardeşçe yaşama" ideali yine
insanlığın en büyük özlemi...
Gece göreceksiniz ya;