Québec sineması, 1960'lı yıllarda ortaya çıkmış genç sinemaların en çekici ve en
orijinallerinden biridir. Yine onu etkileyen politik ve toplumsal gerçekliği
daha fazla duyarlılık ve açıklıkla yansıtanlardan biridir.
Hiç el değmemiş bir yeryüzü parçasında birdenbire ortaya çıkmadı, daha önce
tarihin ilk 1913 tarihli Fransız Kanada'sı filmi Evangéline ve özellikle
1945-1955 arası gerçekleştirilmiş daha onlarca film vardı. Bununla birlikte,
aralarından çoğu, yüzyıllarca İngiliz egemenliğinde uyuşturulmuş bir toplumun
folklorik gölgeolaylarından (épiphénomènes) başka birşey değildirler.
Genç sinemanın Québec'in "belle province"inde ortaya çıkışı birbirinden farklı
öneme sahip çeşitli etmenlerle açıklanabilir:
* 1956'da Montréal'de Ulusal Film Bürosu'nun (Office National du Film) kuruluşu.
Ulusal Film Bürosu (UFB), ikinci dünya savaşı arifesinde, daha önce İngiliz "free
cinema"sının atalarından kabul edildiğine tanık olduğumuz İngiliz John Grierson
tarafından Ottawa'da kurulmuştu. Genç Québec sinemasının ilk temsilcilerinin
ortaya çıkması ve 1958'de Michel Brault ve Gille Groulx Les Raquetteurs ya da
René Prédal'in[1] dediği gibi, "sinemacıların hem net, hem kolay bir kamerayla,
kendisini pek iyi tanımayan bir kalabalığın hareketlerini kaydederek Fransız Kanada'sının ortamını bir daha incelediği" Temps Présent dizisinin
filmleri kadar
anlamlı filmlerin çevrilmesi, bu büronun "fransız" ekibi bünyesinde gerçekleşti.
* Kanada Sinematek'inin faaliyeti ile 1955 ve 1956 yıllarında Images,1961'de
L'Ecran, fakat özellikle, bilhassa Jean-Pierre Lefebvre'in de yazılar yazdığı
Objektif gibi sinema dergilerinin faaliyetleri.
* Cihazların hafifleşmesi. Doğrudan sinemanın ve giderek Québec filmlerinin
çoğunun öylesine özel estetiğinin gelişmesini olası hale getirdi. "Candid eye"ın
bu genç sinemanın doğuşunda niçin böyle önemli bir yer tuttuğu sorgulanabilir.
Bir çok açıklama mümkündür. Ben kendi payıma, burada Hollywood sinemasının
hükümlerine ve gerçekliğin sürekli tahrifine (çarpıtılmasına) karşı bir tepki
görü-yorum. "Sahte ünlü" insanlar, sömürgeleştirilmişler örneği, Fransız
Kanadalılar, komşu sinemanın uyguladığı "ripolinage"a (lâke boyayla boyama),
(yani cilalanmış filmler yapmaya ç.) kaçmayı sağlayan bir çevrim yöntemine
duyarlılık[2] göstermekten başka bir şey yapmıyordu. Jacques Berque gibi, "Maria
Chapdelaine'ın Fansız Kanada'nın Tom Amcası olduğu kabul edilirse, cahil bir
halktan doğmuş ya da medya tarafından başka kılığa sokulmuş yaratıcıların, bütün
otantikliği içinde bu halkı açıklamak için tek düşüncesi sinema çevrelerine
yaranmak olduğunu ve dolaysız anlatımın onlara sunduğu şansı yakalamak olduğunu
görürüz.
* Dünyada aynı anda çok sayıda "yeni dalga"ların patlak vermesi. Aralarında
karşılıklı etkileşmeler oldu. Québec'li sinemacılar bu atılıma katılmayı ve
kendi damgalarını vurmayı bildiler.
* Üçüncü Dünya'nın özgürleşme hareketi. Genç Québec sinemasının ortaya çıkışı,
Cezayir'in bağımsızlığını yeniden kazanması, Küba'nın özgürlüğünü kazanmasıyla
aynı döneme denk düşer.
* Düplessis'in ölümünden sonra "sessiz devrim"in gelişi. Bir tür yerli Salazar,
burada, 1936-1958 arası Québec Başbakanı olmuştu. Kilise ve Amerikan geleneğine
dayanarak, gelenekleri koruma örtüsü altında karanlıkçı ve pujadist [3] bir hava
yarattı.
Bütün bunlar, Dominique Noguez'in [4] dediği gibi, başka yerde olduğu gibi
Québec'te de "özgür sinemanın devrimi beklediğini ve hazırladığı"nı gösteren öğelerdir.
"Sömürgeleştirmenin tuhaf biçimi"...
Québec sinemasının doğası, büyük ölçüde Québec halkının tarihiyle kendini
açıklar. 1763'te İngiliz Majestesi"nin keyfine bağlı "bir kaç dönüm kar" üstüne
bırakılmış Kanadalı 60 000 Fransız, bugün onlar için yaklaşık iki yüz milyon
insan oluşturan bir anglo-sakson toplumda erimeye, kültürel parçalanmaya ve dil
asimilasyonuna "tüm beklenilene karşı" (De Gaulle) direndiler.
Üç etmen, hemen hemen gizli bu ulusun ruhunu korumasına izin verdi: Katolik
dinine bağlanma, Fransız dilinin kullanımını koruma isteği ve, hepsinin üstüne
tüy diken, "İngiliz"lerin teknokratik tufanı karşısında "çobanıllığı elden
bırakmama ideali" (Berque). Frantz Fenon'un okuyucuları, bu anlatım
biçimlerinde, emperyalist güçlerin "kurdun ağzı"na kadar (Kateb Yacine) çok
sayıda sömürgeleştirilmiş halkların kimliklerini korumalarını sağlayan öğeleri
bulacaktır. Marx, dinin halkların afyonu olduğunu söylüyordu, fakat bu (din) bir
çok üçüncü dünya ülkesinde, ezilmiş ve aşırı sömürülmüş yığınlar için gerçek bir
"direnme gücü - maquis" oluşturdu. Örneğin 132 yıl boyunca Cezayirlilere Fransız
sömürgeciliğine kafa tutmalarını sağlayan şeyin İslâmiyet olduğunu çok iyi
öğrendik.
Birlik ya da diğer başka öğeler, iyi durumda dininkine benzer bir direniş rolü
oynadı. Philippe Carle ve Jean-Louis Comolli Free JazzBlack Power [5] başlıklı
yapıtlarında, Afrika topraklarından koparılmış Siyah Amerikalıların kültürünün
katalizörünün müzik olduğunu gösterdiler.
"Amerika'nın beyaz Zencilerinde" (Pierre Vallières'in ünlü Manifesto'sunun[6]
başlığını yeniden kullanmak için) Katolisisizm'den başka, egemen gücün kültürel
saldırıları, özünde, gelip kırıldıkları bir zırh oluşturan şey Fransız dilidir.
"Sömürgeleştirilmişlerin tuhaf bir çeşidi, elbette! (Jacques Berque böyle
konuşuyor[7]). Topraklarını onlardan almadılar, onları orada yok ettiler. Onlara
vatandaşlık vermeyi reddetmediler, onu, kendi dokunulmazlıklarında kullandılar.
Dillerini yasaklamadılar, onu diskalifiye ettiler." "Beyaz Konuşmak ("Speak
white ! " Michèle Lalonde'un şahane bir şiirinin başlığıdır) horlamasıyla
buyuran, küçük düşürülmüş ve onuru kırılmış bu halkın karakterize edilmiş ulusal
bir isteğini gösteri yaparak uyandırmaya girişmesi 1960'lardadır. Bu amaçla
kültüre bir çok yatırım yapıldı. Nüfusunun sayısı hesaba alınırsa (altı milyon),
bu açıdan üretimini sürprize bırakmıyor. Politik sömürgeleştirmeye Fransız
Kanadalılar, "beşiklerin rövanşı" denilen, hızla artan bir nüfusla karşılık
vermişlerdi. Ekonomik sömürgeleştirmeye, bugün bir "düşünce rövanşı" ile cevap
verildiği duyuluyor mu? Bu düşünülebilir. Québec'te ortaya çıkan kitaplar,
oyunlar ve filmlerin hemen hepsi, bir tür puzzle biçiminde, bol bol üstün
nitelikli insanlar veren "coğrafyasına" derin bir biçimde "çakılmış" (Perault)
bir ulusun durumunu anlatıyor. Fanon'un şu saptamasını[8] hâlâ nasıl düşünmeyiz:
Az gelişmiş ülkelerde ulusal kültür, bu ülkenin güttüğü özgürlük savaşının tam
ortasında yer almak zorundadır. Sömürgeleştirilmiş bir ülkede, en temel, en
kaba, en duygusuzlaştırılmış milliyetçilik, ulusal kültürün savunmasında en
ateşli, en etkili biçimdir. Kültür, her şeyden önce, bir ulusun tercihlerinin,
yasaklarının, modellerinin açıklamasıdır.
Genç Québec sineması, bu farklı özellikler göz önüne alınmadan açıklanamazdı ki
ikincil anomaliler olarak nitelemek haksız olmayacaktır.
"What does Quebec want ?"
Öyle görünüyor ki genç Québec sinemasının doğum tarihi olarak görebileceğimiz
tarih 1963'tür. O yıl, aşağıdaki filmlerden çoğunun eğilimlerini açıkça
belirleyen üç film çevrildi: Claude Jutra'nın A Tout Prendre, Pierre
Perrault'nun Pour la Suite du Monde ve Gilles Groulx'nun Le Chat Dans Le Sac.
Herbiri kendi halinde "halkı uyandırma"ya (Fanon) katkı sağlamak için
sinemacıların arzusunu sergiliyorlar. Avangard devrimci partinin olmadığı
ülkelerde çok sık olduğu gibi, bu arzu, taklit edilmez biçimiyle Denys Arcand'ın[9]
tanımladığı akımlar halinde değılmıştı:
Eğitim reformundan önceydi, Québec Üniversitesi'nden önceydi, Saint-Louis avlu,
Marcus tartışması, oturak, rock müziği, okulu kırma (dropping out) lardan
önceydi... 1960'ta, yirmi yaşında, elele tutuşmak için iki yer vardı: Sanat
topluluğu ya da Üniversite. Eğer biraz "doğru,dürüst" (square) idiysen, bir kaç
yıl Üniversite'ye budalalık yapmaya giderdin. Üniversite'de birçok kimseyi
bulurdunuz. Orada taraftarlar çetesi vardı: Maheu, Chamberland, Piotte; öğrenci
sendikacılığı taraftarları: Landry, Marois; iyi sinema dostları grubu: Lefebvre;
edebiyat grubu: Benoît Germain;Tiyatro grubu: Sabourin, Saulnier; show-business
grubu: Vienne,Cousineau, Sinikler (Les Cyniques). Ayrıca bombalar koymaya
hazırlanan delikanlılar çetesi de vardı.
İlk filmler, konformizm ve yazgıcılığın (résignation) batağına kaldırım taşları
gibi düştüler. Robert Daudelin de, aynı şekilde, Cinéastes du Québec'te bu
konuda şöyle diyor:
8 Ağustos 1964 tarihli Chat Dans le Sac'ın ilk gösteriminde, bir kaç yüz
Québec'li için bir yoğun bir mutluluk anı oldu. Nihayet kendimizi bulmaktan,
kendimizi yakından görmekten mutlu olduğumuz bize ait bir film karşısındaydık.
Chat Dans le Sac aynı zamanda, kulak tırmalayan biçimi içinde olduğu kadar,
isteyerek yapılmış karışık söyleşisi içinde de en yakın düşlerimizin görüntüsü
idi ve öyle de duruyor (...). Gerçekle içiçeliği, gerçeğin aranması, bundan
böyle, önce onu kopya ederek keşfetmek gerektiği ve halâ da öyle olduğu bir
ortamla verilecek bir kavganın biçimini alıyordu. Bu film, Fransız
Kanadalılarında var olan tüm dalgayı üstleniyordu.
What does Quebec want? Perrault'nun dediği gibi, bundan böyle, "kamera ekibimiz
bu tür olaylarla ilgilenmesi" gerekiyordu.[10]
Nasıl ki, sömürgeleştirilmiş ülkelerdeulusal kültürün rolü üstüne Fanon'un
görüşleri, genç Québec sinemasının doğasınınçeşitli yanlarını anlamamızı
sağladıysa, evriminin evrelerini anlamakta da bize yardım edebilirler.
Yönetmenin Damnés de la Terre'de dediği gibi, egemen bir ülkenin entelektüeli,
genellikle üç evreden geçer: İlk dönemde, içinde erimek amacıyla egemen kültürü
kendinde sindirmeye çabalar. İkinci dönemde, bir başarısızlığa uğramış olarak,
halkının yaşam kaynaklarına bir dönüş içinde bütün gücüyle atılır, nostaljisi
olan bir kültürün gerici öğelerini benimsemeyi bırakır. Üçüncü evrede, bu iki
tutumun geçiciliğini ve yetersizliğini anlayarak, yabancılar tarafından
dışarıdan empoze edilmiş yapmacık bir modernliğin ve içeriden gerici öğelerin
oyalama yapmak için uzatmaya kendini zorladığı köhemiş bir geleneğin çifte
yabancılaşmasından halkını kurtarmak için bir avangard oluşturmaya girişir. Genç
Québec sineması şu şemayla bölümler halinde açıklanabilir.
A- FRANSIZ KANADALILARININ SİNEMASI
Montréal'li bazı sinemacılar, yeni sinemanın evriminde iki aşamayı ayırmanın
uygun olduğunu sanıyorlar: 1960-1970 yıllarına yayılan Fransız Kanadalılarının
sinemasınınki ve doğum tarihi 1970 Ekimi olacak olan Québec sinemasınınki.
Bu bölünme, tamamıyla hoşnut edici değil kuşkusuz, fakat önemli olguların
sayısını hesaba katmayı sağlar.
Fransız Kanadalılarının sinemasının etabı betimleme kaygısıyla aslında esas
olarak karakterize edilir. Önce, De Gaulle'ün, tartışmalı bir biçimde,
kendilerinden biri, "Kanadalı Fransızlar" olarak adlandırdığı bu insanlara
sunmak sözkonusu. Egemen ideoloji tarafından o zamana dek onlara empoze
edileninkinden farklı bir yüz. Bu kaygı iki ayrı tutumda somutlaşacaktır:
1. Kültürel Kaynaklarda İnceleme
Birileri için, Fransız Kanadalılara, kendilerini halk olarak ekranda görmeleri
ve dünyaya tanıtmaları amacıyla, çok uzun zamandır yüzüstü bırakılmış, bilmezden
gelinmiş ve kılık değiştirmiş bir toprak parçasının zenginliğine dalmak
sözkonusu. Tarihin değişimlerine karşın, ulustan geri kalanı piyasaya sürmeye
hazır duruma getiren gizli psikolojik, sosyolojik ve ideolojik nedenleri gün
ışığına çıkarmak sözkonusu. Bu eğilimin sinemacılarının tercih skalpel'i[11]
doğrudan sinema olacaktır. Başlıca temsilcileri üçlemeleri Pour La Suite Du
Monde, La Reigne Du Jour ve Les Voitures d'Eau filmleriyle Pierre Perrault ve
Michel Brault'dur. Brault'nun Entre La Mer et L'Eau Douce'unu da sayalım. Bazan
karışık bir nostalji ve az betimlenmiş özlemler üstüne kurulmuş bu filmler,
diğerleri arasında, yine de özel sicilleri içinde kötü telaffuz edilmiş bir
duyarlılığın aksanlarını alaya alınmış bir toplumun dramlarını anlatırlar.
Fakat, "toplumsal-varoluşsal bir durum" ile çok açıkça olumlanmış bir hak davası
arasında seçim yapmazlar.
Perrault için, "insanlarda değerli olanı aramak ve onu iyi bir biçimde
yakalamak" sözkonusudur. Onda, politik analizi, en azından ilk filmlerinde
bulamazsınız. Zaten bu, çok sayıda Kanada filminin ters tepen bir hatasıdır: Çok
yoğun bir insan atmosferi, orada, çoğunlukla ideolojik düşünceyi boğuyor. Bu
değişmez şey, daha önce Flaherty'de de vardı, doğru. Alain Berson[12],
Perralt'nun yapıtında "sinemanın zamanın dışında, dünyamızın gereklerinden
uzakta, çoğunlukla büyüleyici ve ütopik küçük bir ada gibi olduğunu gösterdiği
ırmak tarafından korunmuş bir evren" gerüyor. Yönetmen kendince yanıtlıyor:
Bir ülke bir teyptir (...). Benim için coğrafya ırmak, nehirler ve besi
kafesleriyle suç ortaklığının ululuğunu kendi arzusu içinde tehlikedeki insanı
düşündürmek sözkonusu (...). Kendini anlamak, en azından bir kültür devriminin
başlangıcıdır. Bu güne kadar, kendi ölçümüzü almak için elde malzememiz yoktu.
Mümkün olün tek devrim bir köylü ayaklanması, bir umutsuzluğun devrimi oldu ve
buna ihtiyacımız bile yoktu, zira krallığımız bu dünyaya ait değildi.
Saint-Denis Dans Le Temps'dan itibaren Pierre Perrault'nun sineması önce onlara
bir çözüm bulmayı denemek için "bu dünyanın krallığı"nın sorunlarını
düşündürmeye özen gösteriyor... Fransız Kanadalıların kültürel kaynaklarının
araştırılmasına kendini adayan bu eğilimin tek temsilcisi değilse de, şu esnada
hem en karakteristik hem de en yetenekli öncü oldu. Filmleri, şiirselliğin
burada politikayı genellikle politikayı itip kaktığına şaşırılsa bile hoşa giden
içli şiirlerdir. Doğrudan sinema, bu tür seçkin asalet edebiyatı filmleriyle
karşılaştırılabilir ve onları belli ölçülerde fakat büyüklükten yoksun olmayan
bir "hümanist gerçekçilik" yaratımına götürür.
2. Ortaya Çıkmış Bir Gerçekliğin Araştırılması
Bu ilk evrede diğer Québec sinemacıları için anlamasının ve yorumlanmasının özel
olarak zor olduğu ortaya çıkan çok biçimli bir gerçeği perdede yeniden kurma söz
konusu. Yöntemleri, durgunlaştırılmış bir anlatım ve kolaj kolaylığına başvurma
üstüne dayanmaktadır. Bu kez yine, çok farklı biçime karşın, politika bunu
şiirselliğe terkediyor. Bilmece biçimindeki filmler akıldan daha çok yürekten
sözediyorlar. III. bölümde incelenen fenomen, "good-art"ın farklı çizgilerinden
bir kaç tanesini bu özellikler içinde yeniden tanıyacağız.
Montréal'de gerçekleştirilmiş "godardiyen" ilk filmi Claude Jutra'nın A Tout
Prendre'ın "québec'çe" değil "Paris'çe" konuştuğunu ve dönemin çağdaş
sinemasının tüm trüklerinin bir tür kaleidoskopunu burada bulabildiğimizi
belirtelim. Bu eğilimin diğer haberci filmi Gilles Groulx'nun Le Chat Dans Le
Sac filmi, görünüşüyle olduğu kadar mimikleriyle de Anna Karina'yı anımsatmayı
beceremeyen bir sinema sanatçısı tarafından oynandı... Aynı akımın diğer
filmleri arasında yine aynı yönetmenin Entre Tu et Vous ve Où Etes-Vous Donc?
filmlerini de belirtelim. (...). Gerçek, kırık bir cam ya da parça parça bir sis
arasında gibi görülmüştür. Kırıntılardan başka bir şeyde hissedilmez. Bu eğilim,
dışarda olduğu gibi Québec'te de tam bir psikolojik şaşkınlıkla dolu olan
politik bir şaşkınlık dönemine kesin olarak uygun düştü.
Ülkenin en verimli sinemacılarından Jean-Pierre Lefebvre buraya bağlanıyor:
Eserleri sırasıyla öfkelendirici, coşturucu, kapsamlı ve eşsiz, çok büyük anları
içerir. Belli bir varoluşsal kaygıyla karışık tatlı bir içtenlik içinde çifti
ölüm-süzleştiren La Chambre Blanche'ta bu uzun sabit plânı hatırlayalım.
Yönetmenin ilk filminin adı, karakteristik bir biçimde, La Revolutionnaire idi.
Christian Rasselet'ye[13] göre, "Jean-Pierre Lefebvre'in tüm yapıtları, aslında
Québec toplumunun sorunlarını yeniden tartışmaya açmakla özetlenebilirdi".
Kendisi de doğruluyor: "Gösteriyi yıktım, görüntüyü yıktı, çünkü çok uzun zaman
hayal ettik, çünkü onun sonunda `american dream' dikkat çekmeye başlıyor. Bir
son ki belki de Vietnam savaşıdır."
Devrimci mi Jean-Pierre Lefebvre? Daha doğrusu isyankâr ve anarşist (Rénald
Bérubé ve Yvan Patry'nin ona ayırdıkları eserde de belirtildiği[14] gibi).
Aslında, onun filmleri tarihsel bir değişmezden hareket ediyorlarsa genel
olarak, yaşamın trajik duygusunun dünyayı değiştirmek için hareket etmek
gerektiği inancına onu taşıdığını oldukça kötü tanımlanmış bir Absurd'e karşı
bir isyan dile getiriyorlar. Onları simgeleyen mizah, çoğunlukla "umutsuzluğun
kibarlığı"ndan başka bir şey değildir. "Bugün hiç kuşkusuz, nesnelerin
hareketini değiştirebilmeyi tercih ederdim" diye yazıyor Abel, Il Ne Faut Pas
Mourir Pour Ça'da, fakat daha önce adı geçen yazarlara göre: "Abel, Québec
imajında gecikmiş büyük bir naïf olarak kalıyor."
Jean-Pierre Lefebvre'in çoğu zaman çok duygulandırıcı filmleri, yönetmen
tarafından bir görüşmede belirtilmiş bu temizlikçi kadının düşüncesini doğrular
gibi, kuşkusuz, Québec gerçeği üstüne bir tanıklık sunuyor: "Bizde on yıldır
çalışıyordu ve Le Révolutionnaire'i gördükten sonra bana şöyle demişti:
Delikanlının kar altında yapayalnız toprağa verildiği sahne, çünkü her şeyin
umutsuz olduğunu düşünüyor, bu diğerlerimiz miydi, Québec'liler miydi? Çünkü ben
yirmi yaşımda gömülmüş olmasaydım, burada senin temizliğini yapmakta
olmayacaktım"...
Genç Québec sinemasının Kanadalı Fransız evresinin filmleri, değişim dolu ulusal
bir kişilik üstüne bir düşünceyle ve bir kayıp kimlik araştırmasıyla temel
olarak karakterize edildiği bu anlamda Fanon'un dediği gibi sömürgeleştirilmiş
entellektüel ilerlemenin ikinci aşamasında kendini ortaya koyar. Bu iki akım
arasında biçimselliklerden başka farklılıklar vardır: Perrault ve Brault'ta
soruşturma daha kollektif bir boyuttadır, kırsal tercihli bir ortamda gelişir
üstelik; Groulx ve Lefebvre'de soruşturma daha bireyseldir ve özellikle kentsel
bir bağlamda yer alır. Fakat birbirlerinde kişisel trajedi öğeleri toplumsal ve
ulusal trajedi öğelerinden daha ağır basar. Buradakiler, oradakilerin prizması
arasında sergilenmekten öteye gitmezler.Bir auteur sineması karşısındayız (Solanas'ın
kabul ettiği anlamda). Québec toplumunun sınıf doğasını vurgulayan bir sinema(nın
karşısındayız).
B- QUÉBEC SİNEMASI
On yıl boyunca, Québec halkı, kişiliğini tamamen yeniden tanımlayarak politik
bir kurtuluş yolu aradı. İngiliz Kanadalılar yüksek burjuvazisi ve Amerikan
emperyalizmi tarafından geniş ölçüde denetlenen parlamenter bir demokrasinin
tuzağına düşürülmüş (olduğu için) etkisini göstermesini günden güne mükemmel
olarak hissettiği batmasının yavaş sürecini durdurmayı başaramıyordu. Nihayet,
1970'de önce bir İngiliz uyrukluyu, sonra bir kukla olarak görülen taşralı bir
hükümetin bakanı olan Laporte'u kaçıran Québec Kurtuluş Cephesinin (Front de
Liberation de Québec) "terorist"lerinin tepkisi ortaya çıkıyor. İstekleri yerine
geti-rilmediği için bu bakan bir arabanın oturaklarının sandığında ölü bulundu.
Québec eyaleti, eyalet hükümetiyle uyum içinde Başbakan Trudeau tarafından acil
federal birliklerin sultası altında sıkıyönetimle uyandı.
Bir çok sinemacıya göre istisnai bir ağırlığı olan bu olay, Québec toplumunun
olduğu gibi sinemasının da sorunsalı içinde önemli bir kırılma meydana
getirecekti. "Örneğin Mon Enfance à Montréal filminin yönetmeni Jean Chabot'nun
dediği gibi, 1970 Ekiminden itibaren Fransız Kanada sineması öldü. İşte şimdi
Québec sineması çağıdır". Meslektaşı Roger Frappier doğruluyor: "Artık önceki
gibi film yapamıyoruz[15]."
Sinemacılar ve eleştirmenlerin tümünün Québec'in olası bir bağımsızlığının,
yalnızca en angajelere göre, bu haberci kopuşunun gerçeği üzerinde anlaştıkları
kesin değildir. Bu Jacques Leduc'ün ilk uzun metrajının yüksek ölçüde karakte-ristik
başlığını yinelemek içindir "On Est Loin Du Soleil". Bu film, Québec toplumunun
derin anlama gücü için zorunludur: Sürenin şaşırtıcı egemenliği üstüne
oturtulmuş, büyüleyici bir yavaşlıkla "André kardeşin şeması"nı Québec'lilere
bir tür vazgeçme kompleksini veren dinsel kaynaklı bu mekanizmayı tanımlıyor.
Yabancı egemenliğinde pasif direnişin uzun gecesi esnasında Fanonyen analize
göre pozitif, bundan böyle "sığınma değer"den "hapis-değer" haline gelme riski
taşıyor.
1. Politik Eğilim
Bu esnada, filmlerin iyisi 1970'den beri Fransız Kanadalı evresini (çok yeni
tanımlanmış anlamda) uzanıyorlarsa, diğerleri duyarlı bir biçimde farklı bir
tutum yansıtıyorlar. Sorunsallarına iki yeni öğenin girişi gözleniyor: Sınışar
savaşı ve bir kışkırtma arzusu. Bu açıdan en tipik örnekler Denys Arcand ve
Lamothe'unkilerdir.
On Est Au Coton'da ilk fırça, doğrudan sinemada, ikinci dünya savaşından beri
tekstil endüstrisi içinde mücadelelerin geniş bir panoraması. Marcuse'den
etkilenmiş, politik açıdan hatasız olmayan, fakat bununla birlikte genç Québec
sinemasının en ileri filmlerinden biridir. Güven sağlamak için, Genel Başkanı
bir anglofon olan Sydney Newman'ın, "diğer Kanada filmlerinden farklı olarak,
işçilerin isteklerini kabul edilir bir biçimde savunmadığını" sandığı yapımcı
organizma tarafından dağıtımı yapılmamış olduğunu gözönünde bulundurmak zaten
yeterlidir. Bu itiraf çok değerlidir. Gelişmiş ülkelerin aydınlanmış
burjuvazilerinin, iktidarları için gerçekten tehlikeli bir stratejiyi göklere
çıkarmayan filmlere, hümanist ağlamsamalarla yetinen filmlere de hoşgörü
göstermeye hazırlanmaktan başka bir şey yapmadıklarını açık açık ortaya koyuyor.
On Est Au Coton'da olağanüstü bir bölüm var: Bir kurnazlıkla Québec'li
Bakanların, İngiliz Kanadalıların tekstil temsilcileri önünde, küçük oğlan
çocukları gibi kaldığı Montréal taşra hükümetinin bir oturumunun doğrudan kaydı.
Temel yaylarını söktüğü Québec toplumunun bütünlük tablosu verdiği için, bu
büyük film, Fernando Solanas ve Octavia Getino'nun büyük filmi L'heur des
Brasiers ile benzerlik gösteriyor. Denys Arcand, daha sonra siyasal partiler
üzerine doğrudan başka bir film çevirdi: Québec, Duplessis et Après. Bu filmde,
ülkede bazı politik şemaların tehlikeli geri dönüşü üstüne vatandaşlarının
dikkatini çekiyor: Seçimler aracılığıyla bağımsızlığı kazanmayı isteyen René
Levesque'in Québec Partisi'nin (Parti Québecois-PQ) stratejisini üstü kapalı
olarak tartışmaya koyuyor. Robert Favreau'nun kısa metrajında geliştirilmiş
program: C'est Pas L'argent Qui Manque. FLQ'nun groupusculaire
stratejisininbaşarısızlığından sonra, sorun, Richesse Des Autres'da kendini
ortaya koyuyor.Madencilerin sorunlarını anlatan Maurice Bulbulian, PQ ile
Allende fiili'sinde Unitad Popular arasında bir paralelliğe girişiyor... Bu
şahane sorun, bir Fransız olan Pierre-Paul Bracco tarafından Le Québec Parle
adıyla gerçekleştirilmiş bir filmde incelendi.
Québec sinemasının açık bir biçimde politik eğilimli bir başka büyük temsilcisi,
inşaat işçilerinin yaşama koşullarını betimlediği Le Mépris N'Aura Qu'Un Temps
filmiyle Arthur Lamothe'tur. Bir yıl boyunca süren bir postacı grevini anlattığı
Les Gars De La Palme gibi çok sayıda militan filmleri de ona borçluyuz. Lamothe,
kitlelere ve onların sıkıntılarına en bağlı sinemacılardan biridir. Bununla
birlikte, Alain Berson'un yazı yazdığı Champ Libre dergisinin özellikle1.
sayısında sola karşı saldırıya geçildi: "Le Mépris'nin kazancıyönteminde değil
kendini anlatmasını sağlayan işçilerin bildirilerindedir." Cinéma Québec'in 1.
sayısında yönetmenin buna cevabı:
Toplumcu gerçekçilik yapmak istemiyorum. Hiç bir şekilde kuramın filme rehberlik
etmesi, hiç bir şekilde filmin önceden saptanmış bir yorumun demir parmaklığına
zorla sokulması gerekmez. Bu basit saptamayı yaptıktan sonra, bilinçlere kaba
davranmak gerekmez, zira sınıf savaşlarının şeması, işçilerin zihni yapılarına
henüz yazılmamıştır ve onları bir yönetim altında toplamak için kendime
yeterince güven duymuyorum.
Geniş tartışmayı, özellikle üçüncü bölümde yeniden ele alacağız. Bu (tartışma),
80 dakikalık, geniş bir işçi anketi dolayısıyla Québec toplumunun marksist okuma
girişimi On A Raison De Se Révolter adlı yapıtla Champ Libre ekibi tarafından
uzatıldı.
Öte yandan, Pierre Perrault ve Michel Brault, politik yaklaşımlarını, önceki
yapıtlarında olduğundan daha olumlu ideolojik bir perspektifte, çoğunlukta olan
anglofonların asimile edici isteğine karşı, Yeni Brunswick'teki Moncton
Üniversitesi'nin Fransızca konuşan öğrencilerinin kavgasını anlatan L'Acadie,
L'Acadie gibi bir filmde geniş ölçüde derinleştirdiler.
Montréal "Videograf"ının ve tele-dağıtım kanalını kullanan çeşitli video
gruplarınınbir çok deneyimini beklemeyi kovayla alır gibi gözüküyorlar nihayet.
Şu anda çevrilmiş bir kaç yüz video filmi arasında özellikle "Catch" güreşinin
toplumsal olgusu üstüne sosyolojik bir inceleme başyapıtı La Lutte farkediliyor.
Bu pilot deneyim, (politik anlamda anlatılmadığı içinideolojik şaşırtma
faktörleri gibi kullanılma tehlikesi olan) ekoloji gibi temaların anlatılmasına
olsun, reformizme olsun bulaşmaya eğilimi olan ONF'nin toplumsal müdahalesi
denilen sinemadan daha olumlu gibi gözüküyor.
2. Ticarî Eğilim
Genellikle bu sıkı politik eğilimin yanıda, yeni Québec sineması yeterince
çeşitlendirilmiş daha ticarî bir eğilimi de geliştiriyor. Daha parlak temsil
mekanizmalarına başvurmaya kararlı bir istekle karakterize edilir. Özellikle
uluslararası pazarı delmeye yönelik bu girişimin en iyi damarında Denys
Arcand'ın iki filmi, Gilles Carles'ın La Maudite Galette ve özellikle La Vraie
Nature De Bernadette filmleri, Claude Jutra'nın Mon Oncle Antoin'ı ve bir çok
başka ilgi çekici film girer. Bu esnada, bir başka damar, Gilles Carles'ın Red
gibi bazı filmlerinin, Claude Labrecque'in Les Smattes'ı ve özellikle hararetli
tartışmalara yol açan Jean-Claude Lord'un Bingo'sunun gösterdiği gibi bir
Hollywood'laştırma tehlikesi ortaya koyuyor.
Québec sineması nereye gidiyor? 1975'te bunun hakkında düşünce ileri sürmek zor.
Sinema endüstrisi yetersiz kalıyor. Onu verimli hale getirmek önem kazanıyor.
Estetik ve politik açıdan bunun fiyatı ne olacak? Militan sinema yo-lunu
seçenlere gelince, PQ'nun dışında veya onun dümen suyunda, Québec'in durumuna
uygun bir strateji bulmayı başarabilecek mi?
Québec sinemasının geleceği, samimi bir biçimde, bizzat "belle province"in
kaderine bağlıdır: Ulusal ve kültürel özgünlüğünü garanti eden bir bağımsızlık
biçiminin yolunu bulamazsa, Québec filmleri, yakın zamanda, artık hiç bir zaman
bugün olduğu gibi "Presque Amérique"de Jacques Cartier'nin çocuklarını tehdit
eden dev anglo-sakson phagocytage'ın iç sızlatıcı kültürel rölyeşerinden başka
bir şey olmayacaktır.
Guy HENEBELLE*
Çeviri: Arş. Gör. Battal ODABAŞ
RADYO-TV Bölümü
Sinema Anabilim Dalı
İstanbul
Ağustos 1993
* Quinze Ans du Cinéma Mondial 1960-1975, Sayfa 169-185, Edition du Cerf, Paris,
1975.
[1] Jeun Cinéma Canadien, Ed. Serdoc, "Premier Plan" kollesiyonu, 1967.
[2] Gilles Marsolai'nin, Seghers yayınlanrının "Cinéma-club) kollesiyonunda
çıkan, 1974 tarihli L'Aventure de Cinéma Direct kitabında bu olguya ayırdığı
sayfaları ilgiyle okunuyor.
[3] Pujadizm: (Poujadisme, Fr.). Fransız siyaset adamı Pierre Poujade'ın
oluşturduğu ve bir dönem Fransa'da taraftar bulmuş bir tür küçük burjuva
faşizmi. B.O.
[4] Essais sur le Cinéma Québecois (Québec Sineması Üstüne Denemeler), Ed.du
Jour, 1970.
[5] Ed. Champ Libre, 1970.
[6] Ed. Maspero.
[7] Les Québecois, Jacque Berque'in önsözü, Ed. Maspero.
[8] Les Damnés de la Terre (Toprağın Lânetledikleri), Ed. Maspero. Daha önce
anılmıştı.
[9] Cinéaste du Québec, No: 8.
[10] Cinéaste du Québec, No: 5.
[11] Deri sıyırmakta kullanılan ince bıçak. (Ç.).
[12] Champ Libre'de, No: 2.
[13] Cinéaste du Québec, No: 3.
[14] Jean-Pierre Lefebvre, Ed. "Les Presses de l'université du Québec", 1971.
[15] Les Lettres Françaises...