Neresi olduğu önemli değil- bir yerde, -ismi lazım değil- kişilerle, kısa film
üzerine yaptığımız bir sohbet esnasında içlerinden çok saygı duyduğum “ismi
lazım değil kişi” kısa filmden hoşlanmadığını söylüyor ve bunun gerekçelerini şu
sözlerle açıklıyordu:
”Ben kısa film izlerken kasılıyorum, yarışmalarda film bittikten sonra alkışlar
koparken ben ne anlatmış ki bu diye düşünmeye devam ediyorum. Durum böyle
olunca, bunca insan içeresin de tek anlamayan ben miyim? Yoksa alkışlayanlarda
bir şey anlamadı ancak bunu belli etmemek için mi alkışlıyorlar diye
düşünüyorum. Genelleme yapmıyorum, mutlaka anlatmak istediğini etkili ve güzel
bir şekilde anlatanlarda vardır. Nadiren de olsa benim beğendiğim kasa filmlerde
var. Tabi bu filmler kısa film konusundaki görüşlerimi değiştirecek kadar çok
değil.”
Ben tam savunmaya geçecekken, “ismi lazım değil” diğer kişi konuşmaya başlıyor.
“Kasılmanıza gerek yok. Bence kısa film yönetmenlerinin bir şey anlatma gibi bir
derdi yok. Kendilerine sorsan onlarda ne anlatmak istediğini anlatamaz. Eline
kamerayı alan film çekiyor, film çekmiş olmak için bir şey anlatmış olmak için
değil.”
Orda olan “ismi lazım değil” bir diğer kişi:
”Ben ucunda para olmayan hiçbir şeyle uğraşmam” diyor.
Ben kısa film para kazanılacak, para kazanmak için yapılacak bir iş değil diye
söze başlarken, az önceki ismi lazım değil kişi yeniden başlıyor..
“Biz yaptık.”
Ne yaptınız? Diye soruyorum.
Reklâm filmi mi çektiniz? Yoksa özel bir yarışma için çekilmiş bir filmi?
“Para kazanmak için kısa film. Mesela bütçesi iki milyar (iki bin ytl) olan bir
film çektik, on milyara yakın bir para kazandık.”
Bu sırada sohbeti noktalamak zorunda kalıyoruz.
Kısa filme genelde öğrenci filmi, hatta daha ileri gidenler tarafından, film
olsun diye çekilmiş öğrenci filmleri yakıştırması yapılır. Bazen de “bir şey
anlatma kaygısı olmayan yönetmenlerin çektiği filmler” yakıştırması. Bir şey
anlatma kaygısı olmayan filmlerin varlığı inkâr edilemez mutlaka. Bu gibi
filmlerin ve yönetmenlerin varlığı yadsınamasa da bunun faturasını yalnızca kısa
filme kesmeye çalışmak büyük bir yanlışlık olur. Bir şey anlatma kaygısı olmayan
hatta daha da ileri giderek olmuş olsun, olmuşken de biraz para bıraksın diye
çekilmiş onlarca uzun metraj film ismi sıralayabilirim buraya. Bu istisnaların
dışında kısa film, bir şey anlatma derdi olup ta bunu sinema yoluyla anlatmayı
seçenlere büyük bir özgürlük tanımaktadır. Bu açıdan bakıldığında alternatifi
olmayan bir türdür. Yapımcılığını da kendisinin üstlendiği yönetmenler
tarafından çekilen filmler dışında –ki bunu yapabilen yönetmenlerin sayısı
parmakla sayılabilecek kadar azdır.- film çeken yönetmenlerin büyük çoğunluğu
filmlerinde, yapımcının isteği doğrultusunda değişikliler yapmak ya da
yapımcının uygun görmediği sahneleri çıkarmak gibi zorunluluklarla
karşılaşırlar. Buna verilebilecek sayısız örnek içerisinden benim sizler için
seçtiğim Semir ASLANYÜREK’ in senaristliğini ve yönetmenliğini yaptığı “Şelale”
filmidir.. Yapımcılığını Ezel Akay’ın sahibi olduğu İstisnai Filmler’ in
üstlendiği filmin kurgusu, sırasında Semir ASLANYÜREK ve Ezel AKAY’ arasında
büyük anlaşmazlıklar çıkmış, Semir ASLANYÜREK bir açıklamasında “film artık
benim değil Ezel AKAY’IN filmidir” demiştir. Filmin tüm bütçesi yapımcı
tarafından karşılandığı için yönetmen yapılanlara ve istenilenlere boyun eğmek
zorunda kalmıştır. KISACAsı yönetmeninin de dediği gibi film onun olmaktan
çıkmıştır.
Kısa film üzerinde yapımcı kisvesi barındırmadığından, filmin yapımcısı filmi
çekenin kendisi olduğundan anlatmak istediklerini istediği şekilde
vurgulayabilecektir. Düşünce ve anlatım özgürlüğü konusunda herhangi bir sorunu
olmayan kısa filmin en büyük sorunu bütçe sorunudur. Bu da ona bağışlanan
özgürlüğün doğal sonucudur.
Kısa film yönetmeni: İki milyar bütçesi olduğunda bunu nasıl beşe katlarım diye
düşünen değil, elindeki kısıtlı imkânlarla, anlatmak istediğini en iyi şekilde
anlatmaya çalışan, bu yönde emek harcayan kişidir. Sinemayı reklâm filmi gibi
para getiren bir obje olarak görüp kısa film çekenler, bir yolunu bulup yönetmen
yokluğunda yönetmen olduklarında ortaya nasıl filmler çıktığı da malumdur.
Estetik kaygıdan yoksun, sinemasal anlatımın pekte önemli olmadığı, tek kaygının
gişe kaygısı olduğu filmler. Dünyayı Kurtaran Adam’ın oğulları, Çılgın
Dershaneler, Neşeli- Neşeli Gençler…
Burada yanlış anlaşılmaması ve aynı zamanda üzerine durulması gereken bir
noktaya değinmek gerek. Yukarıdaki paragrafta söylediklerimden ötürü yanlış
anlaşılabileceği üzere ve öyle olduğunu düşünenler için söylemeliyim ki kısa
film, uzun metraja geçiş aşaması değildir. Tabi ki her kısa film yönetmeni günün
birinde uzun metraj bir film çekmek isteyebilir. Bu noktada kısa film, uzun
metraja kurban edilmemelidir. “Güzel bir kısa film çekerim, birazda para
ayarlayıp içine de bir iki tanınmış yüz yerleştiririm, sonra geçerim yapımcının
karşısına bu kısa filmim bu da uzun metraj projem der desteği kaparım.” diye
düşünüp hareket edenlerde yukarıda ki paragraftakilerden pek farklı değillerdir.
Kısa film başlı başına bir alandır. “Deneysel sinemanın, yeni bakış açılarının,
değişik kamera hareketlerinin, çarpıcı seslendirme biçimlerinin sınanabildiği
yaygın üretim alanı olarak önemini her zaman koruyan kısa film, uzun metraja
uygun düşmeyen, kısa ama çarpıcı öykülerin, görsel belgelerin, animasyonların
yaratım ortamını oluşturmaktadır.”* Kavranması gereken uzun metraj ve kısa
metraj filmlerin ayrı kulvarlarda koştuklarıdır. Bir uzun metraj film yönetmeni
de yürüttüğü projelerinin yanı sıra kısa filmle ilgilenebilir, anlatmak
istediklerini kısa filmle anlatmayı tercih edebilir. Aynı dili konuşan fakat
söyledikleri birbirinden farklı iki kardeştir Uzun ve Kısa.
Kısa’dan hisse: “Kısa film; Hem ulusal hem de uluslararası boyutta sinemasal
yaşamdan gençlerin pay alabilmesini sağlamaktadır. Şunu unutmamak gerekir ki,
amatör sinemacı, kötü sinemacı demek değildir. Kuşkusuz içinde acemileri de
olacaktır. Ne ki onların da, kısa zamanda kendilerini yetiştirmemeleri için bir
neden yoktur.”**
Yıldıray YILDIRIM...
24 Aralık, 02:45
• * Hilmi Etikan “Kısa Film Üzerine Birkaç Söz” www.kisafilm.com
• ** Hilmi Etikan “Kısa Film Üzerine Birkaç Söz” www.kisafilm.com