Eline bir denge almış ipte yürüyor rahatça. Her şeyde bir denge arayarak… Ama
dengeyi nerede, ne kadar aramalı, mutlu olmak adına? Dengeyle yaşarsan bu denli
yıpranmazsın… O zaman dengeyi tutturmalısın… Dengeyle durmalısın… Dengesini
yitirmiş olmalı… Biraz dengeli ol… Ne dengesiz insan… Dengede duralım… Senin hiç
dengen yok mu?... Böyle dengesizce bir yere varamazsın… İlişkilerde dengeye
bakmak lazım… İşte böyle uzar gider, “denge” sözcüğü cümlelerimizin içinde yaşam
bulmaya çalışarak.
Denge değişik ölçüler arasında aranmalıdır. Resimde dengeyi dikey ve yatay
çizgiler kurar. Ayrıca salt çizgilerle değil, açık - koyu zıtlığıyla da
verilebilir. Denge yaşamda da aranmalıdır, sanatta olduğu kadar. Başarılı bir
düzenlemede kullanılan ögeler birbirleriyle karşılaştırıldıklarından genelde
denge hissedilmiştir. Tıpkı başarılı ilişkilerde olduğu gibi. Denge biçim, yön,
ölçü, aralık, doku, renk ile sağlanabilir, sanatsal tavırda. Ya davranışlarda
nasıl sağlanır? Siyah-beyazla mı, yoksa araya konan grilerle mi? Görsel
ağırlıkları olan öğelerin eşit dağılımının bir türü olan denge, tasarım
ilkelerinden biridir. Ve en önemlisidir belki de… Zıtlıkta denge, kurguda denge,
renkte denge,ilişkide denge…Yaşam güzelliğinin ilkesinde olduğu gibi. Denge
zıtlıkla koşulludur adeta. Yeryüzündeki her şey zıtlıklar dengesine dayalıdır.
Dolunun boşa, tüketimin üretime, sabrın isyana, gecenin gündüze, bitmenin
başlangıca... İnsanın yaşamı ve kendisi dengeye dayalıdır. Dengesizlik her şeyi
altüst edebilir. Çünkü dengesizlik bozukluk, yanlışlık demektir. Görsel
uyarıcılık, görsel tat, görsel irkiltme, görsel kirlilik dengedeki doğruluk ya
da rahatsız edicilik sonucu oluşur. Gerek görsel, gerek devinimsel, gerekse
sessel anlatımda dengenin sağlamlığı söz konusudur. Denge, formda, renkte,
harekette, açık-koyuda kendini gösterir. İki boyutlu düzenlemeye ait dengede,
ifadeyi sağ ve sol olarak ya da alt ve üst olarak iki bölüme ayıran düşey ve
yatay eksen aranır. Ya başka neler aranır?
Denge simetrik (bakışık) ve asimetrik denge (bakışımsız) olarak ikiye
ayrılır.
Simetrik denge, bir eksene göre öğelerin aynı durumda tekrar etmesiyle oluşur.
İnsan vücudunun doğal olarak simetrik dengeye sahip olması sanat gücünü - bilinç
altında - o yönde etkilemiştir. Kesin, kararlı, oturmuş bir kompozisyonu
oluşturur simetrik denge. Ancak fazla ilgi uyandırmaz. Durağanlık çağrışımıdır.
Tekdüzelik göstergesidir. Kütlenin, hareketsizliğin, ağırbaşlılığın dengesidir
simetriklik… Tabii öncelikle kendimizdenlik simetriye götürür bizi…
Asimetrik denge, eşit yada eşit olmayan görsel ağırlıktaki ve çekicilikteki
öğelerin düzenlenmesiyle oluşturulur. İlgi çekici olması yönünden kompozisyon
daha başarılı olur. Anlatımı oluşturan elemanların, benzerlik, zıtlık, üslup,
uygunluk ilişkileriyle renk, biçim, hareket, açık-koyu ile oluşan denge,
asimetrik dengeyi oluşturur. Davranışlardaki çeşitlilik, insanlardaki farklılık
birbirini tamamlayan ama aslında asimetri olan. Ve şaşırtan, beklenmedik olan.
Heyecan uyandıran. Yaşama hareket sağlayan, fışkıran, durağan
olmayan…Tahterevallide uca geçtiğinizde, tek taraftaysanız yani karşınızdaki yok
olmuşsa ansızın, sizi gökyüzüne sıçratan ama sonra toprağa yapıştıran. İki
tarafta olanla ise, zaman zaman simetriye ulaşan, tekrara dönüşen gelip
gitmeler, alçalıp, havalanmalar, içinde asimetriyi barındırmalar an an…
Denge yaşamdan taşan, kağıda bulaşan. Kağıttan, kilden, taştan, seramikten
fışkıran yaşamda can bulan… Sesten çıkan, gönülde yerleşen denge... Dengeniz
neyin içinde? Dengeniz nasıl bakışmış yaşama, ulaşmış insana, sanata, bilime ve
toprağa… Bulutlara yükselmiş hayallerde … Denge, herkese ne kadar katılmış
evrende?...