Sesli filmin ortaya çıkışıyla sinemaya giren müzikli, danslı film türü değişik
bir gelişme göstermiştir. Müzikli filmin önce görünçlükteki müzikli oyunların
sinemaya aktarılması biçiminde ortaya çıkmış, opera ve operet sanatçıları
görünçlükteki başarılarını alıcı önünde yinelemeye çağrılmışlardır. Ayrıca büyük
bestecilerin yaşamöyküleri de, daha önce gördüğümüz yaşamöyküsel tür ve müzikli
filmin bir karışımı olarak izleyicilerin önüne çıkarılmıştır. Böylelikle,
müzikli film türünün bu ilk döneminde en büyük yeri operalar, operetler,
özellikle Viyana operetleri tutmuştur.
Sesli sinemanın ortaya çıkışından İkinci Dünya Savaşı arifesine kadar uzanan bu
opera ve operet salgınının yanında, Amerikan müzikhol Broadway tiyatrolarının
rövüleri de görüntülüğe aktarılmıştır. Sinemaya daha yatkın olan bu rövüler,
daha sonraları görüntülük için özel olarak hazırlanmış benzerlerine de yerini
bırakmıştır. Böylelikle varsıl (fakat kimi zaman bayağı) bezemler, ustaca (fakat
kimi zaman kalıplaşmış) koreografiler, yüzlerce figüranın aynı anda geometrik
biçimler içinde danslarının yer aldığı müzikli, danslı filmler ya da başka bir
adla Amerikan müzikali doğmuştur. Bu film çeşidine tanınmış caz orkestraları,
caz ustaları, caz şarkıcıları ve dans sanatçılarının baş köşeyi aldığı filmler
de katılmıştır.
Amerikan müzikali savaş içinde ve sonrasında, doğrudan doğruya sinemaya özgü bir
müzikli, danslı film çeşidi olarak gelişmiştir. Bu çeşit filmlerde, daha önceki
müzikli filmlerden yararlanılmakla birlikte, doğrudan doğruya sinemanın
özelliklerine göre düşünülmüş yapıtlar ortaya koymak kaygısı ağır basar. Caz
müziğinin, dansın, balenin, koreografinin büyük yer tuttuğu; bunlardan her
birinin bu alandaki ustalar eliyle hazırlandığı; bezem ve giysilerin büyük bir
beğeniyle kullanıldığı bu film çeşidi, müziğin, dansın sinemanın devinimi
verebilmekte, dizem ve tartım yaratmaktaki ulaşılmaz yeteneğine bağlı olarak
gerçekleştirilir. Bundan dolayı müzikli, danslı film türünün en başarılı
örnekleri de bu çeşit filmlerdir. Fakat, hemen her vakit üstünyapım olarak
çevrilen bu filmler, Hollywood’un üstünlüğünü yitirmesiyle birlikte gittikçe
azalmaya, hatta yitmeye yüz tutmuştur.
Müzikli, danslı filmlerde çerçeveleme, görüntü düzeni, alıcı devinimleri, bezem,
donatım, giysi, aydınlatma, renk, ses, kurgu büyük bir önem taşır. İzleğin
ikinci sıraya itilmesine karşılık, görüntünün bütün öbür öğeleri hemen hemen
aynı titizlikle kullanılmak gerekir. Bunlara ek olarak müzik, şarkı, dans
ustalığı katılır.
Kaynak
Nijat Özön
100 Soruda Sinema Sanatı, İstanbul, Gerçek Yayınevi, Nisan 1984, s: 145